Denge siz misiniz?
Emel ZALALTUNTAŞ Hayatınızda denge sorunu varsa, etrafınıza dikkatlice bakın. Muhtemelen birini, yanlış bir yere koymuşsunuzdur. Jean Christophe Grange ...
Emel ZALALTUNTAŞ
Hayatınızda denge sorunu varsa, etrafınıza dikkatlice bakın. Muhtemelen birini, yanlış bir yere koymuşsunuzdur.
Jean Christophe Grange
Denge de olmak sanırım son zamanlarda çoğumuzun olmak isteyip de olamadığı bir hal değil mi? Neden bu kadar huzursuz hissediyoruz ki? Nerede hata yapıyoruz acaba? Bizler hayatı dış bükey yaşıyoruz yani dışarda olan bitene çok anlam yüklüyoruz. Oysa insan dengeye ancak içe döndükçe gelebilir. Dışarda oldukça gürültülü bir hayat var ve biz orda olan her şeyi, kendi algımız boyutunda yorumlayarak, var olan gerçekten uzaklaşabiliyoruz. İşin içine yorumlarımız, ön yargılarımız, egomuz girdikçe, işler göründüğünden daha karmaşık bir hal alarak bizi sıkıntıya düşürebiliyor. Aldığım eğitimlerde şunu anladım ki bizler basit bir kelimeyi bile tarif ederken birbirinden farklı tanımlar yapıyoruz. Örneğin sizin sevgi tanımınız ile benimkinin aynı olmaması gibi. Yeryüzünde sevginin tanımını farklı farklı yapacak milyarlarca insan var. Sevgi dili dokunmak, temas etmek olan bir insana, sevgi sözleri söylemek ne kadar etkili olur bir düşünün bakalım. Bunu duyduğumda çok gülmüştüm ama bizler kendi istediğimiz gibi sevilmek, sayılmak, değer görmek veya anlaşılmak istiyoruz. Okuyunca ne kadar garip geliyor değil mi ancak bunu çoğumuz yapıyoruz. Dışarda olanı kabul etmeyerek, içerde kendimizle savaşıyoruz. Dışarda aradığımız çok şey var, bulamadığımız da çok şey var. Çünkü sistem dışarda aradığını sana buldurmayacak şekilde çalışmaktadır. Dışarda aradıklarımız, içerde var olanı görmeyip dışardan tamamlamaya çalıştıklarımızdır. Öz sevgi eksikliği yaşayan birinin karşısına neden onu sevmeyen insanlar çıkar? Eninde sonunda kendisini sevmesi ve var olduğunu sandığı boşluğu başka bir insanın dolduramayacağını anlaması için olabilir mi? Kendini değersiz hissetmeyi, bir insan nasıl öğrenir? Kendi kendine mi öğrenir, yoksa dışardaki bir kişinin davranışlarını, kendi algısıyla yorumlayarak, kendini buna inandırarak mı? Bizler buraya kendimizi anlamak için geldik fakat yanlış yere odaklandığımız için kendimizi dengede hissedemiyoruz. Bir takım insanlarla yaşadığımız olaylar sonucunda kendimizi çoğu zaman cezalandırıyoruz. Oysa onların bizimle ilgili düşüncelerini ve duygularını değiştirme şansımız yok belki de sınırlarımızı o kadar zorluyoruz ki sonrasında kendimizle aramızı bozuyoruz. Karşımıza çıkan her insan bize bir şeyler öğretiyor. Öğrenmen gerekeni görmeye çalış; bu kişi yada bu olay sana neyi hatırlatmak için yoluna çıktı. Hayatınızı gözden geçirdiğiniz zaman, sizi sıkıntıya düşüren insanları ve olayları düşünerek bir değerlendirme yapmanızı tavsiye ederim.Örneğin sürekli zorba insanlarla karşılaşıyorsanız bunu sebebi ne kadar güçlü olduğunuzu görebilmek için olabilir mi? Aslında her insan bize unuttuğumuz veya kabul etmediğimiz bir parçamızı hatırlatmak için karşımıza çıkıyor. Tıpkı bir puzzle gibi kayıp parçalarımızı buldukça tamamlanıyoruz ve ortaya büyük resim çıkıyor. Büyük resimde gerçekten kimsen o var ve senin bu dünyadaki amacın o kişiyi bulmak çünkü sen o halinle bu sisteme hizmet edebilirsin. Her şey uyum halinde iken sisteme direnenler, anlamayı reddedenler işte o dengeyi yakalamayanlardır. Sistemle uyumlu olmak, iç bükey yaşamak, kendi duygusunu ve düşüncesini dışardan bir gözlemci gibi değerlendirebilmek ve bu değerlendirmeyi yaparken egonun tuzağına düşmemek dengeye ulaşmanın şartı olabilir mi?