Demokrasi reçetesi
Mehmet Necati GÜNGÖR
AKEPE Tepesinden Türkiye’de demokrasinin nasıl kurulacağına dair reçete:
“Ulucanlar Müzesindeki darağacı orada boş durmasın. Getirin, Kızılay Meydanı’na kurun, ibret olsun diye Kılıçdaroğlu’nu orada asın.
Yetmez;
O Meral var ya, o Meral; O’nu da derhal içeri tıkın.
Bu da yetmez;
Bütün HDP’lileri imha edin.
Geleceğiniz son nokta da şu olmalı:
Şu Temel’in sakalını ve bıyığını tıraş edin. Onlar bizimkilerin simgesidir. Kimse bizi taklit etmeye kalkışmasın.”
Hakikaten, bakıyoruz da,
Kılıçdaroğlu fitne üretmeye devam ediyor. Kalkmış sendika kongresinde işçilere sendikalı olmalarını öğütlüyor. Haklarını aramasını söylüyor.
Yahu arkadaş, Türkiye’de sendika mı yok? Bak, hepsinin güzel güzel binaları var, odaları var, altlarında son model arabaları var. İşçinin derdine koşturup duruyorlar.
Sendikalaşın demek de neyin nesidir?
Bir de.. Diline Palet fabrikasını dolamış. 50 milyonu ben vereyim diyor. Paran varsa önce kaybettiğin davaların cezasını öde.
“Sevdalıma laf söyletmem!”
Bir de bu kadın çıktı.
Kadın haline bakmadan erkeklere meydan okuyor. “Gelmezseniz namertsiniz, içeri atmazsanız namertsiniz” gibi ölçüsüz ifadelerle hepimizi kızdırıyor.
İçeri atalım da görsün dünyanın kaç bucak olduğunu.
Öyle esip gürlemekle olmuyor.
Bu daha iyi günleri. Yakında çok kötü günler yaşacak.
Bir yandan da Meral hanımın partisine gönül vermiş olanlar ellerini ovuşturuyorlar:
“Keşke içeri atsalar da, oradan lider olarak çıksa. Artık önümüzü tutamazlar.”
Gelelim şu hainlere:
Onları da tek tek imha etmeli. Siz kim, demokrasi kim? Ayrıca çok da nankörsünüz. Bu hükümet rahatça seçim yönetesiniz diye bütçesinden tamı tamına 97 trilyon lira verdi. Yine de utanıp arlanmıyorsunuz.
Ye bu Temel’e ne demeli?
Adam kalkmış kendi kökünden gelenleri tenkit ediyor. Kendi kökünü içeriden vuruyor. O zaman şu sakalını bıyığını kes de öyle çık karşılarına.
Dedikleri şu Akepelilerin:
“Bize benzeyerek bizi vuramazsın, ey Temel. Kes şu sakalını!”