DEM Parti Tunceli Milletvekili Ayten Kordu, TBMM Genel Kurulu’nda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın bütçe görüşmelerinde İliç'te yaşanan maden faciasını hatırlatarak, "İlk ÇED raporunda sorumlu bulunan bugün burada oturan Bakan dahi sonrasında 'sorumluluğu olmadığı ve soruşturmaya yer olmadığı' gerekçesiyle yargı tarafından aklanmıştır" dedi. DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü ise Bakan Murat Kurum'a, "İstifa etmeniz için kıyametin kopması, sûrun üflenmesi mi gerekiyor" diye sordu.
TBMM Genel Kurulu, Sırrı Süreyya Önder başkanlığında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçelerini görüşmek üzere toplandı.
"Bakan yargı tarafından aklanmıştır"
DEM Parti Tunceli Milletvekili Ayten Kordu, yaptığı konuşmada; Erzincan'ın İliç'te 9 işçi toprak altında hayatını kaybettiği olayı hatırlatarak, "9 işçinin siyanürlü liç yığını altında kalarak can verdiği İliç faciası gözler önündeyken, metrelerce yakınında bir çok kaynağı besleyen Fırat zehirle akarken, İliç'teki atığın dahi nasıl saklanıp bertaraf edileceği belirsizliğini koruyorken, ilk ÇED raporunda sorumlu bulunan bugün burada oturan Bakan dahi sonrasında 'sorumluluğu olmadığı ve soruşturmaya yer olmadığı' gerekçesiyle yargı tarafından aklanmıştır" diye konuştu.
DEM Parti Bingöl Milletvekili Ömer Faruk Hülakü de konuşmasına Çevre ve Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a, "İstifa etmeniz için kıyametin kopması, sûrun üflenmesi mi gerekiyor" diye sorarak başladı. Hülakü, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerine değinerek, "Sizin açıklamanıza göre bu ülkede son bir asırda 130 bin kişi deprem sebebiyle hayatını kaybetmiş, Ya bu insanların yarısından fazlası sizin bakanlığınız döneminde can verdi. Yarısı, yarısı. Hangi yüzle orada oturuyorsunuz" dedi.
“Depremden mi korkalım sizden mi korkalım?"
Hülakü, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"1999’da Gölcük Depremi, 2003’te Bingöl Depremi, 2011’de Van Depremi, 2017’de Ege Depremi, 2020’de Elazığ Depremi son olarak 2023’te Maraş merkezli depremi yaşadık. Bugün İstanbul için, Bingöl için çok büyük deprem uyarıları yapılmaya devam ediliyor. Depremden mi korkalım sizden mi korkalım? Niye bu soruyu soruyorum, çünkü deprem vergisi diye topladığınız milyarlarca lirayı utanmadan duble yollara harcadığınızı itiraf ettiniz. Çünkü denetim yapmıyorsunuz, rüşvete, ranta göz yumuyorsunuz. Dükkan genişletmek için kolon kesenleri takip etmiyorsunuz.
En önemlisi işte bu adına 'İmar Barışı' dediğiniz ölüm belgesini her seçim öncesinde oy için yürürlüğe sokuyorsunuz. Ne diyor Sayın Bakan bu metinde, 'Vatandaşımızla devletimizi helalleştiriyoruz.' Yurttaşına tuzak kurmanın adı helalleşme olmuş. İşte AKP iktidarı budur. O yüzden depremden değil sizden korkuyoruz. 4 yıldır evine, ahırına ahır hasarlı raporu verilen Bingöl’deki yurttaşlar, Hatay’da, Adıyaman’da, Maraş’ta, Malatya’da, Elazığ’da çamurun içinde yaşam mücadelesi veren yurttaşlar, Van’da 12 yıldır evleri teslim edilmeyen 70’ten fazla aile, depremden çekmediğini sizden çekmiştir. Akşam bu kürsüye gelip 'Türkiye Yüzyılı' tekerlemesini söylemeye devam edeceksiniz. Ama hayaller Türkiye Yüzyılı, gerçekler Sefalet Yüzyılı."
"İktidar iklim krizi konusunda da ikiyüzlü davranıyor"
DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın ise iklim krizine şu değerlendirmelerde bulundu:
"İklim krizine çare bulunamazsa tüm gezegen yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacak. Bu mücadele ciddiyet ister, tutarlılık ister, samimiyet ister. Ama tutarlılık, ciddiyet ve samimiyet sözcükleri ile AKP iktidarını bir arada telaffuz etmek mümkün değil. İktidar, diğer konularda olduğu gibi iklim krizi konusunda da ikiyüzlü davranıyor. Yürütülen politikalar, iklim krizi sorununu çözmekten uzak. Bu iktidarın icraatları iklim krizini çözmek bir yana daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor. Aslında bu iktidar, krizin kendisi."
Akın, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın iklim krizine karşı önlem almadığını öne sürdü. Akın, "Termik santraller havamızı kirletmeye devam ediyor. Sera gazı emisyonu artarak devam sürüyor. Kuraklık kapıya dayanmış durumda. Türkiye hızla su fakiri ülkeler grubuna ilerliyor. Akbelen’de Kaz Dağlarında, Şırnak’ta ormanlar yok ediliyor. Şirketler doğayı yok ediyor" dedi.
"Depremin üzerinden 2 yıla yakındır süre geçmesine rağmen Adıyaman’da hala 115 bin vatandaş konteyner kentlerde kalmaktadır"
DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar, depremzedelerin yaşadığı sorunlara değinerek, şöyle konuştu:
"Kamusal fayda gözetilerek, kentlerin dönüştürülmesi anlamına gelen kentsel dönüşüm, iktidar için en büyük rant alanına dönüşmüştür. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adıyaman Temsilciliği’nin raporunda yer alan verilere göre, bugün itibarıyla 22 bin 758 konutun kurası çekilmiş, teslim edilen konut sayısı sadece 3 bin 647’dir. Yüzde 16'sı yapılmış. Depremin üzerinden 2 yıla yakındır süre geçmesine rağmen Adıyaman’da hala 115 bin vatandaş konteyner kentlerde kalmaktadır. Şehir merkezinde hala yıkılmayı bekleyen yüzlerce bina var. Yapımı biten köy evleri halka teslim edilmiyor. Yapımı bitmiş bir eve bir aileyi yerleştirerek bunu Adıyaman üzerinden genellemek büyük bir haksızlıktır. Vicdansızlıktır. Aksini söyleyen varsa buyur Adıyaman’a gitsin. Gerçekleri gözleriyle görsün. Depremde yıkılan kentleri güya bir senede inşa edecektiniz, deprem bölgesi için verdiğiniz sözlerin hiçbirini zamanında yerine getirmediniz. Halk size güvenmiyor.
Şenyaşar'dan kayyum tepkisi
Önce köylerde yaşayan çiftçiyi bitirdiniz; barajlar ve maden ocakları yaparak ekosistemi bozdunuz, meraları yasakladınız, tarım arazilerine inşaat yaptınız. Bir yandan demokrasi diyorsunuz bir yandan da, kenti yöneten seçilmiş belediye eş başkanları yerine kayyım atıyorsunuz. Sonra da milli iradeden bahsediyorsunuz. Erdoğan halkın yüzde 52 oyla seçildi diyorsunuz. Halkın yüzde 62 oyu ile seçilen Batman Belediye Başkanı Gülistan yerine kayyım atıyorsunuz. İşinize geldiği ölçüde demokrasi var. Kendi kendinizi işe alarak, her bir yakınınıza 3-4 maaş bağlayarak, binlerce işsiz üniversiteli yarattınız. Şimdide insanlar sizin yüzünüzden ülkeyi terk ediyorlar. Vatandaşlar vize kuyruklarında. Giden binlerce doktorun, mühendisin yaşattığı kaybın telafisi yok. Bütçesinin ülkemize hayırlı olsun demesini isterdim; ama bu bütçe emekçinin, çiftçinin halkın bütçesi olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu bütçenin son bütçeniz olmasını temenni ediyorum."