Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinde kaybolduktan 19 gün sonra 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan soruşturma kapsamında açılan davanın ilk duruşması başladı.
Duruşmayı takip etmek için adliye önüne gelen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyeti açıklamada bulundu. Heyette yer alan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ayşe Serra Bucak Küçük, Narin Güran şahsında katledilen bütün çocuk ve kadınlar için burada olduklarını söyledi.
Çocuklara ve kadınlara yönelik şiddetin durdurulması için harekete geçilmesi gerektiğini aktaran Eş Başkan Küçük, şunları söyledi:
''Duruşmayı takip etmek ve bu dosyanın arkasında olduğumuzu, şeffaf, adil, bağımsız bir yargılama açığa çıkana kadar ve sonuçlanan kadar, failler cezalarını buluna kadar bu davanın peşinde olduğunu açıklamak için ve Narin şahsında katledilen tüm çocuklarla, genç kadınlarla dayanışma içinde olduğumuzu, onların yaşam hakkını savunduğumuzu haykırmak için buradayız. Elbette bu cinayetler Narin ile son bulmadı. Maalesef Narin’den sonra, Rojin Kabaiş, Şirin Elmas’ı kaybettik. Bunun devamı gelecek. Bunun devamının gelmemesi için bizlerin bir araya gelmesi gerekiyor. Kadınlar toplumun yarısıdır. Kadına yönelik şiddetle mücadele, kadın cinayetlerini durdurma bunların hepsi hem yerel yönetimlerin hem de milletvekillerinin en büyük sorumluluğudur. Hep birlikte hareket edeceğiz, eylem planlarımızı açığa çıkaracağız. Şiddetsiz bir toplum yaratmak iddiamızı buradan yenilemek istiyorum.''
''Bu iktidar bloğu çocukları korumuyor''
Eş Başkan Küçük’ün ardından söz alan DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş ise, çocuk ve kadın cinayetlerine dikkati çekerek, Türkiye’nin çocuk mezarlığı olma yolunda ilerlediğini söyledi. Beştaş, ''Narin için, çocuklar için buradayız. Ama bu ülke tıp ki kadın mezarlığına dönüşen bir coğrafya gibi, şimdide çocuk mezarlığı olma yolunda hızla ilerliyor. Bu iktidar bloğu çocukları korumuyor. Koruyamıyor demiyorum, Narin örneğinde olduğu gibi 19 gün boyunca aradıkların iddia ederek, delillerin karartılmasına ve Narin’i kimlerin öldürdüğünü ortaya çıkarmak yerine kamuoyunda günlerce tartışma yürüterek, aslında esas failleri gizlemek istediler. Ama hakikatler tabii ki inatçıdır. Bu hakikatleri er veya geç Türkiye kamuoyu çocuk haklarından, adaletten yana olan toplum bunu ortaya çıkaracaktır. Çocuk yararının, çocuk hakkının olduğu bir yerde hiçbir şeyin önemi yoktur” diye konuştu.
''Davanın son anına kadar takibini yapacağız''
Narin Güran cinayetinde yürütülen soruşturmaya da tepki gösteren Beştaş, şunları kaydetti:
Dostlukları tanımıyoruz, dostlukların çocukların yaşam hakkı karşısında ifade edilmesi bile aslında büyük bir utanmazlıktır. Biz dostlarımız için siyaset için, biz birilerini korumak için, biz başka düşüncelerin ortaya dökülmesin diye, Narin gibi çocukları kimlerin öldürdüğünü saklıyorsak, bu toplum var olan durumdan çok daha ağır bir tabloya dönüşecektir. Evet, bu iktidar aileyi kutsayarak, aileyi koruyorum diyerek, çocuklara çocuklarımız güzellemesi yaparak, toplumsal çürümeyi her geçen gün derinleştirmektedir. Biz bunun karşısında her zaman mücadele ettik, mücadele etmeye devam edeceğiz. Narin sadece Narin değildir. Türkiye’de katledilen bütün çocukların, istismara, tecavüze uğrayan bütün çocukların aslında temsili bir ismi haline gelmiştir. Bugün buradayız çünkü Narin dosyası soruşturma aşamasında olduğu gibi kapatılmak istenmesine izin vermeyeceğiz. Bunu sadece üç kişilik mahkeme heyeti ve savcının inisiyatifine bırakmayacağız. O delilleri bizler de didik didik inceledik. Neler yapılmış, bir gözaltında telefonu bile vermeyen emniyet, jandarma suç aleti olan arabayı aramadan iade etmiştir. Tek bir örnek veriyorum. Bu, delilleri karartın demektir. Delilleri karartıyoruz demektir. Bu nedenle bize, büyük laflarla çocuklarımız diye karşımıza çıkmalarını kabul etmeyeceğiz. Buradaki birçok kurumla birlikteyiz. Bu davanın son anına kadar takibini yapacağız. Bütün Türkiye’ye çağrımız çocuklara, onların dediği gibi çocuklarımız demeyeceğim, altını çizerek söylüyorum, çocuklara sahip çıkalım. Bu ülkeyi karanlığa terk etmeyelim. Çünkü aydınlık gelecek bundan geçiyor.''