Çok yaratıcı, yapıcı değerli insanlar yaşıyor çevremizde. Çok ünlülerini tanıyoruz hep. Ama mütevazi, gücünü yaptıklarından alan, değer takdiri beklemeyen sessiz kahramanları farketmiyoruz bile…
İçimizde öyle bilgili, donanımlı, yaptığını çok iyi yapan, ülkesine ve insanına birşeyler katmaya çalışan gerçek değerler var ki, hangisini sayacağımı şaşırıyorum doğrusu. Hepsini saymaya kalksam aylarca uğraşmam gerek. Bodrum ve Marmaris’te yaşayanlardan birkaçını anlatabilirim ancak. Örneğin Turgutreis’li Yalı imamının oğlu Numan Pekdemir. Katıksız Bodrum’lu, klasik müzik üstadı bir kontrbas virtüözü. 2000’den fazla konserde çalmış. Ömrünü sanata adamış 72 yaşındaki bu sanatçı, Bodrum’a bir senfoni orkestrası kurmak için yıllardır çırpınıp duruyor. Emekli olup oturmamış, canını dişine takarak Bodrum Oda Orkestrasını hayata geçirmiş. Yetinmemiş, devletin yapamadığı konserleri, dünyanın ve ülkemizin önemli sanatçılarını Bodrum’lulara dinletmiş. Hala müthiş konserler organize ediyor ve Heredot Kültür merkezinde yapılan bu konserleri izlemek, bir kültür madalyası gibi yapışıyor sanatseverlerin yüreğine.
Cebinden harcıyor, bilet paraları yetmiyor konserlere ama pes etmiyor. Geçenlerde Pekdemir’in düzenlediği Türk-Alman oda orkestrası ve korosunun muhteşem konserini izledim. Gurur duydum Pekdemir’le, üstün çabalarının karşısında saygıyla eğildim. Bir yandan bunlarla uğraşırken, diğer yandan da gazinoya dönen antik tiyatroyu kurtarmaya çalışıyor Pekdemir. İstiyor ki Bodrum’a iki-üç bin kişilik bir konser salonu yapılsın. Ayrıca klasik müzik konservatuarını da Bodrum’a kazandıracak. Çalmadığı kapı, Ankara’da zorlamadığı makam kalmıyor. İnanıyorum ki hepsini başaracak. Yeter ki, ona destek olalım ve omuz verelim.
Bir Erman Aras’ı var Bodrum’un. Proje üreticisi, Era Yelken Kulübünün kurucusu, bütün dünyanın takdirle izlediği Uluslararası Yat yarışları (Bodrum-Cup)’un babası, Bodrum okul gemisinin yaratıcısı ve hamisi, ünlü Bodrum mandalinasının koruyucusu, kabuğundan reçel, özünden gazoz, lokum yapıcısı. Hangi birini sayayım ki..Diplomat-Çiftçi merhum Ömer ağabeyimiz ile ünlü Şekercinin kızı Yadigar ablamızın hepsi de birbirinden değerli 4 evladından biri.. ODTÜ mezunu, tırnaklarını hayata geçirmiş, doğup büyüdüğü Bodrum’una değer katmak için çırpınan bir savaşçı. Yelken kulübünde (daha doğrusu oraya akademi demek lazım) binlerce denizci çocuğumuz yetişiyor. O kurslara ve derslere katılanların içinde çok sayıda Türkiye, Balkan hatta Avrupa birincileri var.
35 yıldır yapılan Bodrum-Cup ve denizin ortasında onlarca teknenin oluşturduğu sevgi çemberi, Erman Aras’ın eseridir. O çember, dünya yelken yarışlarının, televizyonlarının simgesi haline gelmiştir. Her yılın Ekim ayının üçüncü haftasında yapılan Bodrum kupası yarışları, tam bir şölen olup, Türkiye’nin spor ve turizm tanıtımında da önemli rol oynuyor. Ya okul gemisine ne demeli? Bugün Türkiye’nin ve Bodrum’un böyle bir okul gemisi varsa ve tüm zorluklara rağmen hala hayattaysa,genelde Erman Aras’ın emekleri sayesindedir. Elimde imkan olsa, heykelini sahilin bir köşesine şükranla yerleştiririm.
Durun daha bitmedi. Bir de Aksona’mız var bizim. Bodrum süngerciliğinin yaşayan efsanesi Aksona Mehmet (Baş).Mavi suların derinliklerinde yarım asırdan fazladır süngercilik yapan Aksona Mehmet, UNESCO’nun yaşayan insan hazinesine de aday.50 sene önce o çok genç bir süngerci, ben de çok genç bir gazeteci iken birlikte dalışa gitmiş, günlerce denizde kalmış ve yaptığım röportajı dünya gazetesinde yayınlamıştım. Hey gidi günler hey.. Aksona Mehmet de iftihar ettiğimiz, varlığıyla onur duyduğumuz Bodrum’un önemli değerlerinden biri olup, mangal gibi yüreğiyle tüm insanları sevgiyle sarıp sarmalar. Harika da şiirleri vardır.
Kürek sporunun profesörü Celal Şengör de Bodrum’da yaşıyor ve unutulmaya başlanan kürekçiliği tekrar canlandırıyor. Galatasaray’da başladığı kürek hayatına çok sayıda altın madalya sığdıran Celal Hoca, sadece Türkiye’de değil Almanya’da da uzun yıllar antrenörlük yaparak, Alman milli takımını bile çalıştırmış. İki lisan bilen bu inşaat mühendisi spor adamımız Türkiye’ye dönüşünde kürekçiliğin kitaplarını yazmış olup, ileri yıllarda yerleştiği Bodrum’da Halikarnas kürek kulübünü kurarak, yüzlerce kürekçi yetiştirdi. Bugün Bodrum’da kürekçilik sporu var ve hızla yayılıyorsa, bunda Celal Hoca’nın büyük emekleri ve altında imzası var.
Değerlerimize mutlaka sahip çıkmalıyız. Tecrübeli denizcimiz, tekne tasarımcısı ve iç mimar Yücel Köyağası’nı nasıl unuturuz? Orman yangınlarına, ormanları katleden girişimlere fedakarca müdahale eden Bodrum ve Marmaris’li gerçek çevrecileri takdir etmemek, şükranla yadetmemek mümkün mü? Marmaris’in sanat profesörü Umur Özlüer, Muğla’ya turistik bir kitap kazandıran, Çomakdağ bebeklerini dünyaya tanıtan Brigitte-Salih Kozan çifti, Hisarönü hayvan barınağı gönüllüleri unutulur mu hiç..
Yeri geldikçe, fırsat buldukça hep yazacağım, alkışlayacağım mütevazi kahramanlarımızı. Yaşayanların da, göçüp gidenlerin de kıymetini bilmeliyiz. Bakın Sadun Boro’muzu unuttuk neredeyse. Mezarına bir uğrayın, içiniz parçalanır. Bu kadar vefasız nasıl olunur? Çıkıkçı Kemal’i vardı Marmarisin. Doğuştan ortopedi profesörü gibiydi. Hastanelerin yapamadığı ameliyatları, sihirli parmaklarıyla kansız-bıçaksız bitirirdi. İnanılacak gibi değil ama, öyleydi işte. Mekanları cennet, ruhları şadolsun hepsinin.