Davutoğlu: En Organik Birleşmeden En Esnek Formüle Kadar Biz Hazırız
Haber Merkezi - Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, katıldığı FOX TV canlı yayınında, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nin TBMM’de ortak grup oluşturma çalışmasına ilişkin, “Bizim DEVA Partisi’ne ilk götürdüğümüz şey, birleşme. Yani partinin organik birleşmesi, sadece bir grup kurma değil. Saadet Partisi’yle de bunu konuştuk. Genel başkanın kim olacağı tali bir konu. Bunların hepsine çözüm bulunabilir. Ama herkes kendi köşesine çekilirse milletin ümidi kırılır. Sayın Babacan, bu aşamada birleşme değil de grup kurmanın daha uygun olacağını söyledi. Buna da saygı duyarım. En organik birleşmeden en esnek formüle kadar biz hazırız. Yeter ki toparlayalım. Yeter ki kendi köşemize çekilip halkı umutsuzluğa boğmayalım” ifadelerini kullandı.
Ahmet Davutoğlu, bugün Fox TV’de gazeteci Ezgi Gözeger’in sorularını yanıtladı. Davutoğlu, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın Altılı Masa’ya yönelik eleştirilerine ilişkin şunları söyledi:
“Sayın Ümit Özdağ’ın bu ifadeleri dahi, Altılı Masa’yı küçük görme tarzında, genellikle iktidar kanadından gelen, ama bazı muhalefet kanadının da çok teşne olduğu bir yorum tarzı. Söylediklerinden şu çıkıyor; Altılı Masa’nın toplumda da olumlu yankı yapan 2 bin 300 maddelik Ortak Mutabakat Metni, ortak ilkeler metni, 84 maddelik anayasa değişikliği metni, ‘Bunların hepsini yok saysaydık ve Altılı Masa’yı fiilen lağvetseydik ve ben tek başına Kılıçdaroğlu’nu destekleseydim seçimi kazanabilirdik’. Çıkan tablo bu. Söylediklerinden şu çıkıyor; ‘Yanlıştı zaten Altılı Masa’. Yanlış mıydı? Hayır, bence doğruydu.
"Altılı Masa Türk siyasetini konsolide etme çabasıydı ve başarılı bir projeydi"
Sayın Kılıçdaroğlu’na gidip ‘Siz Altılı Masa’yı terk edin, birlikte ikili koalisyon yapalım, seçimi kazanır’ demesi normaldir. Ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun 1,5 yıllık bir süreçten sonra kendisini ortak aday takdim etmiş olan Altılı Masa’nın bütün müktesebatını terk edip Ümit Özdağ ile gitmesi demek, son 3-4 gün içinde aslında şu anda elde edilen yüzde 48,5’in bile hayal olduğu bir tablo demektir. Dolayısıyla ben, bu yorumu ciddiye almam. Ümit Özdağ’ı küçümsemek anlamında değil ama Altılı Masa, politik parçalanma engellenemediği için bizim yukarıda daha büyük bir birliktelikle Türk siyasetini konsolide etme çabasıydı ve başarılı bir projeydi.
"Avrupa’daki aşırı sağ temayülleri yansıtan argümanlarla halkın önüne gidilseydi herhalde yüzde 48,5 dahi alınamazdı"
Şunu söyleyenler de var; ‘İki seçim arası bu politik savrulma, yani özgürlükçü, demokrat, adalet odaklı ve insan hakları temelli Altılı Masa’dan daha dar kalıplara dayalı dışlayıcı, Avrupa sağını andıran şekilde bir dile savrulmamış olsaydı seçim kazanırdı’ diyenler de var. Siyaset, günlük piyasalarla oluşmuyor. Biz, altı lider daha kendi aramızda bakanlıkları konuşmamışken ki ben o dönemde bu bakanlıkların hepsini tanımlayalım ve kamuoyuna takdim edelim görüşündeydim, daha bunlar konuşulmamışken dışarıda bir siyasi partiye iki bakanlık verilmesi, bunların pazarlığının yapılması ilkesel olarak da yanlıştır. Özgürlükçü olmayan, insan haklarına dayanmayan, kamu vicdanından kopuk olan, Avrupa’daki aşırı sağ temayülleri yansıtan argümanlarla halkın önüne gidilseydi herhalde yüzde 48,5 dahi alınamazdı.”
Davutoğlu, seçimlerin kazanılamamasına ilişkin saptamalarına dair ise şu ifadeleri kullandı:
“İletişim stratejisi bağlamında bazı hatalar oldu. Bir de altı partinin ülkeyi birlikte yöneteceklerine dair, kamuoyunu ikna etmekte zorluklar çıktı. Bunu ben daha önce de zikretmiştim. Hatta şu teklifi yapmıştım; daha erken bir aşamada bütün bakanlarımızı takdim edelim. Diyelim ki Hazine ve Maliye Bakanı’mız, Ticaret Bakanı’mız… Bakanlıkların kimlerde olduğu da çok önemli değil. Kamuoyunda ‘bunlar bakanlıkları dahi tespit etmişler, uyum içinde çalışacaklar’ kanaati uyanırdı. Bunu daha çok Meclis tablosu oluştuktan sonra konuşalım gibi bir ilkesel kararımız vardı. Bir psikolojik harp uygulaması yaptı iktidar, özellikle terörle ilişkiler bağlamında. Bu konuda erken bir aşamada çok net bir tavır almalıydık. Montajlı videolar, Kandil’den gelen bazı açıklamaların iktidara yarıyor olması… Bütün bunlar, bir resim içinde bakıldığında muhalefetin, Altılı Masa’nın hareket alanını daraltan unsurlar oldu. Sanki seçimi kazanmış olmakla bütün bu yöntem meşrulaşmış oldu.”
Ahmet Davutoğlu, siyasette değişim tartışmaları ve Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Saadet Partisi’nin Meclis’te grup oluşturma çabalarına ilişkin de şunları söyledi:
“CHP’deki değişim tartışmaları CHP’de yeni bir parçalanmaya mı yol açacak, İYİ Parti içinde daha önce Özdağ ve Ağıralioğlu’na benzer tartışmalar mı yaşanacak, yoksa daha toparlayıcı bir çizgi mi oluşacak ve tabii bu tarafta da üç parti; Gelecek, DEVA, Saadet arasındaki müzakereler nereye gidecek? Eğer biz siyaseti toparlayabilirsek toplumsal barışa katkıda bulunur, siyasete bir umut aşılarız. Ama herkes kendi sahip olduğu konumu korumaya çalışırsa, siyasi vizyonu arka plana iterse hepimiz sıkıntı yaşarız. En büyük sıkıntıyı da artan ekonomik kriz karşısında alternatif arayan vatandaşlarımız yaşar.
"Kılıçdaroğlu'nun Türk siyasetini bir toplumsal barış düzlemine çekebilmek için gösterdiği çabayı küçümsemek doğru değil"
Sayın Kılıçdaroğlu, tahammül gösteren bir karaktere sahip; eminim bu eleştirileri dikkate alıp medeni düzeyde bu eleştirilere gereken cevabı verecektir. Ancak bazı eleştiriler, gerçekten objektif eleştiri standartlarını aşan unsurlar taşıyor. CHP, Altılı Masa gibi bir formasyon olmamış olsaydı ve CHP tek başına seçime girmiş olsaydı acaba oy oranı kaç olurdu? Altılı Masa yok, her parti kendi adayını gösterdi lider olarak; Sayın Kılıçdaroğlu kaç oy alırdı? CHP’nin oy oranını belki biraz daha yukarı çekerdi. Muharrem İnce’nin 2018’de aldığı oy oranına en fazla çıkabilirdi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bizlerle birlikte Türk siyasetini bir toplumsal barış düzlemine çekebilmek için gösterdiği çabayı küçümsemek, bunu eleştirmek doğru değil.
2021 Ağustos’unda Sayın Babacan’a, Sayın Karamollaoğlu’na, ‘Gelin, bu muhafazakar oyları çekecek, kazanımlarımızı kaybederiz korkusu taşıyan kesimlere güven telkin edecek bir ittifak oluşturalım’ dedim. Sonra da Altılı Masa içine geçtiğimizde de ittifak içi ittifak modelini gündeme getirdim. İttifak içinde bir ittifak modeliyle seçime gidelim ki CHP’ye oy vermeye eli gitmeyen AK Parti seçmeni bu alternatife oy versin, bu da mümkün olmadı. Olmuş olsaydı, bugün CHP tarafından bize yöneltilen eleştirilere bile gerek kalmazdı. Şimdi bizim yapmamız gereken; seçim sonrasında DEVA’dan, Saadet’ten, bizden arkadaşlar bir araya geldiklerinde yeni süreç başlatmak gerektiğini vurguladılar. Geçen hafta Sayın Ali Babacan’la bir akşam yemeğinde bir araya geldik. Sayın Temel Karamollaoğlu ile ayrı bir görüşme yaptım. Sayın Gültekin Uysal ile bir görüşme yaptım. Geçen hafta perşembe günü akşam, üç lider bir araya geldik. Bizim DEVA Partisi’ne ilk götürdüğümüz şey, birleşme. Yani partinin organik birleşmesi. Sadece bir grup kurma değil, organik birleşme. Saadet Partisi’yle de bunu konuştuk. Genel başkanın kim olacağı tali bir konu. Bunların hepsine çözüm bulunabilir. Ama herkes kendi köşesine çekilirse milletin ümidi kırılır. Sayın Babacan, bu aşamada birleşme değil de grup kurmanın daha uygun olacağını söyledi. Buna da saygı duyarım.
En organik birleşmeden en esnek formüle kadar biz hazırız. Yeter ki toparlayalım. Yeter ki kendi köşemize çekilip halkı umutsuzluğa boğmayalım. Bu psikolojik karamsarlık ortamını dağıtmak, bunun için de her siyasi partinin kendi içinde bir araya gelebildiği, gerekirse makamlardan fedakarlık yapabildiği ve bir sürecin başladığı dönemi yönlendirmek... Bunu yapabilirsek yerel seçimler öncesinde siyasi tablo daha da netleşir ve yerel seçimlere her politik kesim güçlü adaylarla çıkar.”
Davutoğlu, Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 15’e çıkarmasını da şöyle değerlendirdi:
“650 baz puan artış ne demektir biliyor musunuz? Cumhuriyet tarihinin en yüksek faiz artışı bir seferde. Peki bu, piyasaları memnun etti mi? Etmedi. Çünkü TÜİK’in saptırılmış rakamlarına göre bile yüzde 40 enflasyon varsa sizin politika faizini yüzde 15’te tutmanız, hâlâ çok ciddi bir açık olduğunu gösteriyor. Dün bu karardan sonra Türk lirasının değer kaybı yüzde 7.”
Bunlar da ilginizi çekebilir