Ahmet Çağatay Bayraktar - Gazeteci Hilal Solmaz, yönetmenliğini üstlendiği 'Cumhuriyet'in Yüzleri' belgeseli kültür tarihimizde önemli izler bırakmış isimleri bir araya getiriyor. Cumhuriyet'in 100'üncü yılına ithaf edilen belgeselde Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Devlet Opera ve Balesi'nin ilk kadın genel müdürü Meriç Sümen, sanat tarihçisi Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Mimar Dr. Doğan Hasol, Ressam Mehmet Güleryüz, Müzisyen İlham Gencer gibi Cumhuriyet'in ‘eğitimde fırsat eşitliği’ ilkesinden yararlanıp bursla yurt dışında eğitim gördükten sonra Türkiye'ye katkı sunan kültür insanlarına odaklanılıyor. Belgesel İBB Kültür YouTube hesabından izlenebiliyor.
"Atatürk en zor zamanda bile kitap okumuş"
Belgeselde yer alan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın üniversite öğrencilerinden Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin ilk kadın mezunlarından olan Muazzez İlmiye Çığ, Cumhuriyetin 100. Yılını görmenin mutluluğundan bahsederken cumhuriyetin ilk 10 yılına da değiniyor: “Benim hayatımın en muazzam zamanları üniversite yıllarımdı. Kadın ve erkeğin eşitliğinin yaşadığı, kültür sanat etkinliklerini birlikte takip edildiği yıllardı. Maalesef genç kızlığımda yaşadıklarımı, çocuklarıma yaşatamadım! Cumhuriyetin 10. Yıl kutlamaları muazzamdı. İnsanın okudukça açıldığına inanıyorum. Düşünün Atatürk en zor zamanlarda bile hep kitap okumuş. Her devrimin bir karşı devrimi oluyor. Ancak hiç kimsenin karşı devrimi yapmaya gücü yetmeyecektir. Cumhuriyet ve onun yetiştirdiği çocuklar, yoluna devam edecek. Güzel günler göreceğimize inanıyorum.
Cumhuriyetin Yüzü: Meriç Sümen
İsmet İnönü’nün bale temsillerini sürekli izlediğini aktaran Türkiye'nin ilk devlet sanatçısı unvanı alan ve Rusya'nın tarihi sahnesi Bolşoy'da sahneye çıkan ilk Türk balerini, Devlet Opera ve Balesinin ilk kadın Genel Müdürü, koreograf Meriç Sümen, “İsmet Paşa’nın ilk gelişinde yanına doğru giderken, gelmeyin işareti yaptı. Allah Allah yanlış bir şey mi yaptık diye düşünürken yanımıza geldi, “Hiçbir zaman, bir sanatçı kimsenin ayağına gitmez, bunu hiç unutmayın” dedi. O günden sonra mecbur kalmadıkça gitmedim, hep bana geldiler. Çok mutluyum. Yurt dışı temsillerinde ‘Atatürk’ün kızı, ‘Cumhuriyetin yüzü’ derledi bana” sözleriyle cumhuriyet sevgisini ifade etti.
Atatürk Türkiyesi'nin üreten ekonomisi
“Atatürk döneminde harcamalarda hiç israfa gidilmemiş, tutumlu ve çok planlı, programlı bir yol izlenmiştir” sözleriyle “Atatürk Türkiyesi”nin planlamaya verdiği önemi vurgulayan Mimar Doğan Hasol, “Üretime yönelik sanayi atılımlarını yollar, köprüler ve demiryolları izlemiştir. Silah ve uçak sanayileri kurulmuştur. Bütün bunlar bir plan ve program içinde yalnızca 10 yılda gerçekleştirilmiştir. Eğitim, kültür ve ekonomi yapıları, ciddi mimarlık projeleriyle ele alınıp, yapıldı Atatürk döneminde. Sanayi yapıları kuruldu. 1937’de uçak üreten fabrikamız var. Orada yapılan uçak İtalya’ya ihraç edildi, Köy Enstitülerinin büyük değerler yetişti. Pek çok sanatçı Halkevleri’nde eğitim gören sanatçıların günümüzde başarılarıyla anılıyor” şeklinde anlatıyor Cumhuriyetin önemini.
Güleryüz: Biz Cumhuriyete yaranmaya çalıştık
Kazandığı devlet bursu ile resim ve Lithografie ihtisası yapmak üzere gittiği Paris’e giden, yüksek resim ve taş baskı alanında kendini geliştirdikten sonra öğrendiklerini aktarmak üzere 1975 yılında Türkiye’ye dönen Mehmet Güleryüz, ikinci aşkı olarak tanımladığı tiyatro olan ilişkisini şu sözlerle anlatıyor. “Çok erken yaşta başlayan bir tiyatro deneyimim var. Arena Tiyatrosu bir devrim tiyatrosuydu, daha sonra Ankara Sanat Tiyatrosu’na dönüştü. Başta Asaf Çiyiltepe, Tolga Aşkıner, Tuncer Necmioğlu, Ani ve Çetin İpekkaya, Genco Erkal, Şevket Altuğ, Umur Bugay ve Başar Sabuncu gibi Türk Tiyatrosu’nun çok önemli isimler vardı. Buradaki tavır, tiyatro edebiyatında düşünce bazlı yazarların oyunları oynamak. Fansız yazar Alfred Jarry'nin dünyaca ünlü oyunu “Übü” ile başladık. Darbe yapan Übü, orduyu, ahlakı, adaleti ve bütün değerleri kanalizasyona atıyor. O günün demokratik şartları içinde bu oyunu oynayabildik. Bugün bu oyunu oynamayanayız. Bütün tiyatronun kostümlerini ben yapardım. Böyle bir tiyatroydu bizimkisi, hepimiz aynı maaşı alırdık. Orada resim sanatındaki tıkanıklığın nedenlerini de anladım. Hiçbir resim hocası bir akımın temel nedenlerini, oturup doğru dürüst anlatmamıştır. Çünkü her birinin arkası sosyopolitiktir. En önemli mesele nedir? Onu da tiyatrodan öğrendim. Neden şikâyetçisin, en fazla neden konuşmak istiyorsun? Bütün hayatımın dayanak noktası, yaptığım işlerin enerjisi ve heyecanı da oradan geldi. Bütün gaye kendi işini gerçek arenada denemen ve bir ömür boyu seçeceğin bu yolu bulmandır. Kendi içinde, kendini aydınlatmalısın ki etrafa o ışık yayılsın. O Cumhuriyet olur. Ne mutlu ki biz Cumhuriyete yaranmaya çalıştık.”
24 Mayıs’ta hayatını kaybeden İlhami Gencer ile yapılan son söyleşiyi ve sanatçının Cumhuriyetin 100. Yılı için bestelediği marşı da izleyicilere sunan belgesel, aralarında Haldun Dormen, Ayla Algan ve Seha Okuş gibi önemli isimleri de ağırlayacak.