Barış Durukan
2025 yılı ülkemizin Kore Savaşı’na destek verişinin 75. Yılı olmakla beraber 2027 yılında Diplomatik ilişkilerinin 70. yılını kutlayacak olan Türkiye ve Kore Cumhuriyetleri’nin yıllardır süre gelen samimi ve sıcak dostluk ilişkileri çerçevesinde bu konserin gerçekleştirilmesi önem kazanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası en son 1993 yılında konser vermek üzere gittiği Güney Kore Cumhuriyeti’ne 31 yıl sonra onur konuğu olarak davet edilmekten, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla 31 Ağustos 2024 - 5 Eylül 2024 tarihleri arasında düzenlenen ve ülkelerarası kültürel işbirliği adına büyük önem arz eden bu organizasyona katılmaktan ve bu vesile ile ülkemizi uluslararası alanda temsil etmekten onur duymaktadır. Konserin yapılması için Kültür Bakanı Sayın Mehmet Nuri Ersoy’un da ciddi katkısı olmuştur ve orkestra kendisine bu konuda müteşekkirdir. Konser 4 Eylül 2024 tarihinde, Chuncheon Kültür ve Sanat Merkezi Konser Salonu’nda, Cemi’i Can Deliorman yönetiminde gerçekleşecek “Kore-Türkiye Dostluk Konseri” nde Güney Kore’nin genç yeteneklerinden, 2019’da Hong Kong Uluslararası Piyano Yarışması’nda 1.’lik ödülü ve daha birçok uluslararası yarışmada da ödüller kazanan Honggi Kim solist olarak yer alacaktır. Konser, Türk besteci Ferit Tüzün’ün “Çayda Çıra” Bale Süiti ile başlayacak ve sonrasında P.I. Tchaikovsky’nin 1. Piyano Konçertosu, piyanist Honggi Kim solistliğinde icra edilecektir. Konserin ikinci yarısında A.Dvorak’in ünlü 9.Senfoni'si, “Yeni Dünya”dan Kore’li sanatseverlerle buluşacaktır. Bu konser sonrasında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası aynı programdan Türk izleyicileri mahrum bırakmamak adına 6 Aralık 2024 tarihinde, Ankara CSO Ada’da konserin tekrarı yapılacaktır.
Ülkemiz uluslararası arenada spor ve kültür faaliyetleri ile adını duyurmak için çok çaba sarf etmekte ve bu konuda ciddi girişimlerde bulunmaktadır. Ancak ve maalesef ülkemizin zaten bir markası olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestramıza bu tür organizasyonlarda istendiği kadar çok dahil edilmemektedir. Bu konuda Kültür Bakanlığımız daha aktif olarak organizasyonlar düzenlemeli ve orkestranın yurtdışında daha görünür ve tanınır olması için olanaklar oluşturmalıdır. Orkestra tarihi oldukça eski olmakla beraber yakın gelecekte 200. yaş gününü kutlayacaktır. Bu kadar köklü bir tarihi ve kurumsal geçmişi olan bir kurumun çok daha tanınır ve iyi yerlerde olması gerekirken, hak ettiğinden daha az görünür ve tanınır olması ülkemizin bir ayıbıdır. Bu konuda çeşitli olanaksızlıklar ve göz ardı edilmeler olduğu bir gerçektir. Orkestranın konser verdiği CSO Ada binası oldukça yeni ve modern bir binadır. Ancak sadece binanın iyi olması ve göze güzel görünür olması tabi ki yeterli değil. Salonlarda halen ciddi akustik problemi mevcut ve özellikle sahnede orkestra çaldığı eseri duymakta zorlanıyor, ki bu durum hem sanatçıların hem de orkestrayı yöneten yurtdışından gelen şeflerin dahi en şikayetçi olduğu konudur. Sanatseverlerin bildiği üzere hemen her hafta bir yabancı konuk şef ve solist sanatçı ağırlanmakta ve beraber konser verilmektedir. Bu sanatçıları ağırlayacak, onları havaalanından transfer edecek, şehirde ulaşımlarını sağlayacak orkestraya ait bir makam aracı halen yoktur. Orkestra yönetimindeki sanatçıların kendi araçları ile bu ihtiyaç giderilmektedir, bu gerçekten bir ayıptır ve ivedilikle düzeltilmelidir.
Yine sanatçıların maaşları, diğer kurumlarda çalışan uzmanlar ile bile karşılaştırıldığında komiktir. Sanatçı, kendi entelektüel ihtiyaçlarını karşılayacak ve bu kültürü yaşatmak için gerekli bir sosyal hayatı yaşayacak bir gelire sahip olmalıdır. Şahsen biliyorum ve üzülerek söylüyorum ki, katılmaları gereken “masterclass”lara maddi olanaksızlıklar sebebiyle katılamıyorlar, izlemek istedikleri birçok konsere gidemiyorlar ve birçoğunun enstrümanları olması gerekli kalitede değil. Ancak enstrümanı değiştirecek maddi imkanları yok. Halen kira, ev kredisi, araba vs. gibi insani gereklilikleri ancak karşılayabildikleri bir maaş almakta oldukları için bu tür sanatsal gereksinimlerini karşılayamıyorlar. Bu bir sanatçı için benim kanaatime göre hakarettir ve ülkemizin ayıbıdır.
Burada anlatamadığım, söyleyemediğim ve yazamadığım daha bir sürü sıkıntı ve eksiklik maalesef mevcuttur.
Orkestranın ülkemizi yurtdışında gururla ve en iyi şekilde temsil etmesi övünülecek bir şeydir. Ancak bu birkaç gün medyada yer alacak ve geçip gidecektir. Biz ülke olarak dünyada marka değeri olan orkestramıza halen hak ettiği değeri vermiyoruz. Bu kadar imkansızlıklar içinde halen bu kadar başarılı olmaları tamamen sanatçıların bireysel yetenek, yeterlilik ve özverileri ile sağlanmaktadır. Tabi bununda bir sınırı var. O sınır da bence zaten çoktan aşıldı. O yüzden hem sanatseverlerin daha çok ilgi göstermesi ve sanatçılara hak ettikleri saygıyı duyması hem de gerekli yetkili kurumların yukarıda bahsettiğim bu eksiklikleri ivedilikle tamamlaması gerekmektedir.
Ben kendi adıma orkestramızla gurur duyuyorum. Bu tür organizasyonlarda CSO’nun daha sıklıkla ve aktif olarak olması gerektiği inancındayım.