Haber Merkezi - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seöim çalışmaları kapsamında Karabük ve Çankırı'da gerçekleşen mitinglerinde konuştu. İlk olarak Karabük'e giden Erdoğan, Karabük'ün geçtiğimiz mayıs ayında yapılan seçimlerde Cumhur İttifakı'na milletvekilliğinde yüzde 62'yi aşan, cumhurbaşkanlığında ise yüzde 64'e varan oranlarda destek verdiğini hatırlattı. Halka verdikleri destek için teşekkür eden Erdoğan, "Bilhassa çalışanlarımızın ve emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıların çözümü boynumuzun borcudur. Sırtlarında yumurta küfesi olmayanlar diledikleri gibi atıp tutabilirler" dedi.
Erdoğan'ın sözleri, şu şekilde devam etti: "Bunlar meydanlarda söz verip göreve gelince unutmayı iyi bilirler. Biz ise bir şeyi söylediğimiz zaman yapmakla mesulüz. Bunun için önce tüm hazırlıklarımızı tamamlayacağız. Ondan sonra da çıkıp sözümüzü söyleyeceğiz. Aksi takdirde ötekilerden bir farkımız kalmaz. Ülkemizin son 10 yıldır yaşadığı badireleri biliyorsunuz. Hepsinin üzerine bir de asrın felaketi 6 Şubat depremleri bindi. Depremin ekonomimize getirdiği ilave fatura 104 milyar dolardır. Sadece bu yıl için deprem bölgesine bir trilyon liradan fazla kaynak aktardık. İstanbul başta olmak üzere risk altındaki şehirlerimizin süratle depreme hazırlanmaları gerekiyor. Önümüzdeki en büyük problem olan enflasyon Allah'ın izniyle yılın ikinci yarısından itibaren düşmeye başladığında bunların hepsi için daha geniş bir hareket alanına sahip olacağız. İşte o zaman ülkenin imkanlarını, milletimizin tüm kesimlerine yansıtarak son dönemde yaşanan refah kayıplarını fazlasıyla telafi edeceğiz."
Erdoğan, seçimlerin aynı zamanda kimin kiminle yol yürüdüğünü, kimin nerede durduğunu görmeye vesile olan tarihi ve milli bir sınama olduğunu söyledi. Siyasetlerinin milletin birliği, vatanın bütünlüğü, devletin bekası çerçevesinde şeffaf ve erdemli bir tarzda şekillendiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçtiğimiz mayıs ayında karşımızda kurulan ittifakı hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi nerede bunlar? Altılı masa ne oldu? Parlamentoda bunlardan bir kişi yok, hepsi gitti. Tüm suçu bay Kemal'in sırtına yükleyip, hepsi de şimdi kendi keyfine bakıyor. 'Altılı masa' dediler, 'On altılı masa' dediler, birileri de masanın altına girdi, şimdi bizim Karadeniz'in çayını demliyorlar. Bu ucube ittifaktan geriye kala kala masanın gizli ortağı DEM'le, bir türlü adını koyamadıkları, millete çıkıp ne olduklarını anlatamadıkları tuhaf bir ilişki kaldı. Sorsan 'ittifak yapmadık' diyorlar ama pek çok yerde ortak belediye başkan adayı, ortak belediye meclis üyesi listesi çıkartıyorlar, belediye bürokrasisi pazarlığı yapıyorlar. DEM'in hiçbir söz hakkı olmayan tabanının iradesini tek parti faşizminin günümüzdeki temsilcisi CHP'yle pazarlık masasına sürdüler. Bedeli hala bilinmeyen bu kirli pazarlıkların gerisinden hangi pis kokular, hangi menfaat paylaşımları, hangi hain taktikler çıkacak inşallah hep birlikte göreceğiz. Şu anda yargı bunları takip ediyor. Şimdiden bazı emareleri ortaya çıkmaya başladı."
Erdoğan, ülkenin gündeminin muhalefetin umurunda olmadığını ifade ederek, "Ülkenin gündemi deprem, bunların umurlarında değil. Hatta depremzedelere hakaret ederek gerçek karakterlerini sergiliyorlar. Ülkenin gündemi sınırlarımızın terörden arındırılması ama bunların umurlarında değil. Hatta ortaklarına yaranmak için terör örgütüne militan yazılıp ideolojik eğitime girecekler. Ülkenin gündemi çalışanların refah kaybının telafisi ama bunların umurlarında değil. Hatta istismar kabilinden ettikleri üç, beş lafı saymazsak buradan kendilerine çıkacak siyasi rantı düşünüp el ovuşturuyorlar. Şimdi bir de ortaya deste deste, valiz valiz para görüntüleri çıktı. Dolar mı dersin, avro mu dersin şimdi bunlar var. Türk siyasetini bu kadar kirletmeye, kendilerine oy verenler başta olmak üzere insanımızı bu kadar utandırmaya kimsenin hakkı yok, olmamalı. Nereden nerelere geldik hale bakın. Tabii bunun için kızarmasını bilen bir yüz, utanmasını bilen bir yapı lazım. Allah'tan korkuları var mı bilmeyiz ama kuldan utanması olmayanlardan uzak durmak lazım. Bunun adı siyaset değil. Ortada eser ve hizmet namına zaten bir şey yok. İstanbul'da en ufak bir şey var mı? İstanbul'un karışını bilirim. İstanbul'da doğdum, orada büyüdüm, orada belediye başkanlığı yaptım, ondan sonra İstanbullu aldı beni Başbakanlığa gönderdi, sonra da Cumhurbaşkanı oldum. Tam tersi kendilerini hiçbir iş yapmamakla, hiçbir proje sahibi olmamakla övünecek kadar sefil bir duruma düşürmüş haldeler. Hiç değilse kabahatlerini kabul edip bir kenara çekilme erdemini gösterebilseler, maalesef bunlarda o da yok" dedi.
Karabük mitingi sonrası Çankırı'ya geçen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ''31 Mart çok ama çok önemli. Sizlerden 31 Mart'ta birkez daha destan yazmanızı bekliyorum. Ülkemize ve milletimize hizmet için gece gündüz koşturuyoruz. Mart ayı başından beri 23 farklı ili ziyaret ettim. Bizim gündemimizde deprem bölgesi, içinde bulunduğumuz asra Türk mührünü vurmak, ülkemizin ekonomisini güçlendirmek, Türkiye'yi dünyanın devler ligine yükseltmek var. Bölücü terör örgütleri mensupları için hiçbir yer güvenli değil. Sınırlarımızın 300-350 kilometre ötesinde teröristleri tespit ediyor, ummadıkları anda etkisiz hale getiriyoruz. Devletimize kastetmenin bedelini çok ağır bir şekilde bu katil sürülerine misliyle ödetiyoruz. Savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar durmayacağız, yolumuzdan geri dönmeyeceğiz" dedi.
CHP Genel Baikan Özgür Özel'e tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi: "Muhalefet bavullar taşına başya balya paralar dışında elle tutulutr hiçbir işleri yok. Dolarlar avrolar çantalarda bavullarla nereye kadar böyle gideceksiniz? 31 Mart'a kadar. 31 Mart'ta milletim sizi sandıklara gömecek. Bir büroda 5-6 kişi toplanıp şaibeli paralarla saatlerce kule yapıyorlar. Açıkla deyince sağa sola saldırıyorlar. Son seçim yenilgisinin ardından değişim diye bir şey başlatmışlardı. Sonuç tam fiyasko oldu. Genel başkanlık koltuğunda oturan kişi değişti ama CHP'nin cuntacı, darbeci, vesayetçi kodlarında zerre miskal dönüşüm olmadı. CHP'nin yeni genel başkanı tıpkı selefi gibi darbesever çıktı, öyle ki televizyonda gülerek darbenin faziletlerinden bahsediyor. Neymiş; belli yaşında altındakiler milli iradeye kastederse bu Türkiye için iyiymiş, doğruymuş, faydalıymış. Kafaya bak ya...
Sözünün nereye gittiğin bilen genel başkanlar böyle şeyler söylemez. Özgür efendiye şu gerçeği hatırlatmakta fayda görüyorum; Türkiye'de darbeler dönemi açık ve net artık tamamen kapanmıştır. Her kim milletin iradesine kastederse karşısında bizi bulur 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi 85 milyonu bulur. Siyasette değişim olacaksa bunu yolu sandıktır. Özgür efendinin darbelerde acı çekenler, işkence görenler, hayatları kararanlar başta olmak üzere tüm Türkiye'ye bir özür borcu vardır. Kendisi hiç vakit kaybetmeden çıkıp milletimizden, Meclisimizden ve istismar ettiği gençlerimizden özür dilemelidir. Demokrasimiz adına biz bunun takipçisi olacağız. Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde ekranlarda darbe güzellemesi yapan ana muhalefet yöneticisine rastlayamazsınız.''