Çoklu kavga...
Hakan ŞANLITÜRK
Türkiye öyle bir memleket ki gündemin hızına yetişmek mümkün değil.
Gündemdeki konulardan biri, kamuoyunun ‘çoklu baro’ diye bildiği düzenleme. İktidar hem muhalefetle hem de avukatlarla bu yüzden kavgaya tutuşmuş vaziyette.
Kanun Teklifi Ak Parti ve MHP milletvekillerinin imzasıyla Meclis’e sunuldu. İktidar bu girişimin gerekçesini, “Baroların, Anayasa'da ve yasada belirtilen görevleri dikkate alındığı zaman ihtiyaçları günümüz koşullarında karşılayamadıkları ve hakkıyla yerine getirmedikleri ortadadır. Artan avukat sayısı nedeniyle başta avukat stajyerlerinin mesleğe hazırlanması ve eğitim konusunda baroların, görevlerini gerektiği gibi yerine getirmemelerine, avukat stajının sembolik ve şekli anlamda prosedürel bir işleme dönüşmesine neden olmuştur” şeklinde izah ediyor.
Avukatlar Perşembe günü düzenleme Adalet Komisyonu’nda görüşülürken toplantıya katılmak istediler ama TBMM’ye sokulmadılar.
Adalet Komisyonu'nda görüşülen kanun teklifi kısaca ne getiriyor?
Üye sayısı 5 binden fazla olan yerlerde yeni barolar kurulmasına imkan sağlıyor. Her baronun, Türkiye Barolar Birliği’nde üç delege ve bir başkanla temsil edilmesi öngörülüyor.
Avukat sayısı 5 binden fazla olan tüm illerde, en az 2 bin avukat bir araya gelerek yeni bir baro kurabiliyor.Bu değişiklikten şimdilik İstanbul, Ankara ve İzmir baroları etkileniyor. 50 bin üyeli İstanbul'da, 20 bin üyeli Ankara'da ve 10 bin üyeli İzmir'de en az beş yeni baronun ortaya çıkabileceği belirtiliyor.
Avukatlar neden karşı çıkıyor?
Barolar ve hukukçular, teklifin Türkiye’deki yargı sisteminde adaletsizlik ve düzensizlik yaratabileceğini, etnisitenin devreye gireceğini savunarak teklife karşı çıkıyor.
Konuyu saygın bir isim olan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Nuri Okutan’la konuştum. Okutan, seçim sisteminin değiştirilmesi ve illerde ‘çoklu baro’ kurulması yönündeki bu girişimin, hukuk devleti ve adaletin sacayaklarından biri olan baroların bağımsızlığına zarar vereceği düşüncesinde.
Okutan, baroların Cumhuriyetin bir kazanımı olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olduğuna vurgu yaparken “Etkisiz yahut işlevsiz hale getirecek, parçalayacak ve hatta yok edecek bu düzenlemeler Cumhuriyetin kuruluş felsefesine de aykırıdır. Avukatlık Kanunu’nun 1.maddesinde belirtildiği üzere; ‘yargının kurucu unsuru olan avukat, bağımsız savunmayı temsil eder.’ Barolar, demokratik hukuk devletinin, ülkemizde mevcut olmasa da hukukun üstünlüğünün, adil yargılanma ve savunma hakkının yegâne ve vazgeçilmez unsurlarıdır” değerlendirmesini yapıyor.
Okutan’ın barolarla ilgili diğer iddiası ise bunun bir ‘FETÖ projesi’ olduğu yönünde. Okutan şöyle diyor:
“Hatırlatmak isterim ki, bu husus daha önce de ortaya atılmış bir FETÖ projesiydi. O zaman belirli değişikliklere göz yumarak ülkemizde vahim hadiseler yaşanmasına sebep olanları uyarıyoruz. İYİ parti olarak, bu değişikliklerin tam da karşısındayız! Ülkemizde barolar, kanunların kendilerine verdikleri yetkiye dayanarak; işkenceyle, insan hakları ihlalleriyle, çocuk istismarıyla, maalesef çağdaş ve günümüze uygun bir düzenlemesi bulunmayan hayvan hakları ihlalleriyle, kadına şiddetle ve bunun gibi hükümetin hiçe saydığı birçok hukuka aykırılıkla mücadele etmektedir.
Hükümetin baro yapısını değiştirme planı bizlere, baroların bu mücadelesinden rahatsız olduklarını düşündürüyor. Baroların yapısında yapılacak değişikliğin yalnızca avukatları değil, bütün vatandaşlarımızı ilgilendirdiği hususunu kamuoyuna hatırlatıyor; son yıllarda neredeyse tamamen ortadan kaldırılan ‘bağımsız ve tarafsız yargı erkinin’ son ayağı olan baroların, bu şekilde bir değişiklikle tek adam sistemine uyarlanmaya çalışılmasına karşı sonuna kadar itiraz ediyoruz.”
Avukatların ayağa kalktığı düzenleme için muhalefetin bakışı böyle. Hatta 'bölünmedik bir baro kalmıştı' diyenler de var.
Sizi bilmem ama ben Sayın Nuri Okutan’ın görüşlerine itibar ediyorum…