Eygi'nin ailesi ABD'den bağımsız soruşturma talep etti Eygi'nin ailesi ABD'den bağımsız soruşturma talep etti
Hrant Dink Vakfı’nca tasarlanan KarDes, üç şehrin çokkültürlü mirasını ve çokkatmanlı yapısını keşfetmek isteyenlere yol gösteriyor ATİYE EREN İstanbul, Ankara ve İzmir’in çokkültürlü mirasını ve çokkatmanlı yapısını keşfetmek isteyen kullanıcılar için Hrant Dink Vakfı tarafından 2020 yılında kullanıma açılan KarDes ile bu üç şehirdeki 2000’e yakın cami, kilise, sinagog, okul ve mezarlık gibi yapılardan oluşan kültürel miras envanterini keşfedebiliyor veya çokkültürlü mirası görünür kılan rotalarda yürüyerek şehirlerin saklı hikâyelerini tanınmış sanatçıların seslerinden dinleme fırsatı sunuyor. Toplumsal belleğe ışık tutan, Türkçe ve İngilizce dillerinde kişisel gezi rehberi olarak tasarlanmış olan mobil uygulamada yer alan keşfet özelliği sayesinde kullanıcılar, kültürel miras yapılarının konumuna, inşa tarihine ve bazıları hakkında kısa bilgilere de erişebiliyorlar. İstanbul’daki 900’e yakın çokkültürlü yapının yapının yerini ve tarihini keşfetme, hafıza turları ile semtlerde yürürken orada yaşamış kişilerin hikâyelerini dinleme, semtlerin ve mekânların eski fotoğraflarını görme imkânı tanıyan uygulama, kadınların var olma mücadelesi verdikleri ve dönüştürdükleri hikâyelere de odaklanıyor. Aliye Berger’den Madam Anahit’e, İraida Barry’den Zaruhi Kavalcıyan’a, Kohen Kızkardeşler’den Sapfo Leondias’a; İstanbul’un hafızasında yer etmiş kadınların hayatlarına oyuncu Nur Sürer’in sesi eşlik ediyor. Yaşamlarıyla iz bırakmış kadın hikâyelerinin yer aldığı turdaki bazı hikâyeleri sizler için kısaca derledik. Denizkızı Eftelya… Konuklarına saz çaldığı zamanlarda şarkılar söyleyerek müzik yaşamına başlayan Eftalya, gerçek ismi Atanasia Yeorgiadu, Galata semtinin çalgılı kahvelerinde sahneye çıkan bir müzisyendi. KarDes gezi rehberi uygulamasında kendisinden şöyle söz ediliyor: “Özellikle 1950’lerde musiki ustaları ve en iyi alaturka icracıların sahne aldığı Büyükdere’nin açıklarında, billur gibi bir kadın sesi yankılanırdı. Denizin üstü kayıklarla dolar, insanlar onun sesini dinlemek için sahillere toplanırdı. Zamanla kendisine ‘Deniz kızı’ ismi yakıştırılan Eftalya Hanım’ın gerçek adı Atanasia Yeorgiadu’dur. Jandarma yüzbaşısı olan babası Yorgaki Efendi ile birlikte şarkılar söylerler, birlikte sandal gezilerine çıkarlardı. Hatta ‘Deniz kızı’ lâkabı öylesine benimsendi ki, yıllar sonra Kıbrıs’ta bir konsere çıktığında dinleyicilerden kimileri, karşılarında gerçek bir deniz kızı göremeyince konserden çıkıp biletlerini iade etmeye çalıştı.” Hastaneye çevrilen Yeşilköy İlkokulu… Yeşilköy Rum İlkokulu, Balkan Savaşı dönemine denk gelen kolera salgını boyunca oldukça önemli olaylara tanıklık ediyor. “Gezi Rehberi” uygulamasında, savaş kargaşası içerisinde Yeşilköy’ü terk etmeyerek birçok hayatın kurtarılmasına vesile olan iki kadından (İsviçreli Alt ve Avusturyalı Schneider), şöyle söz ediliyor: “Tüm bu kargaşa içerisinde Yeşilköy’ü terk etmeyerek birçok hayatın kurtarılmasına vesile olan İsviçreli Alt ve Avusturyalı Schneider’ın hikâyeleri yıllar içerisinde unutuldu. O dönem Yeşilköy’de ikamet eden iki kadın kendi gayretleriyle Rum İlkokulu’nu hastaneye çevirdiler ve sonrasında kendilerine katılan doktor ve gönüllerin de yardımıyla 600’e kadar askeri tedavi etmeyi başardılar. İkisinin cesareti ve fedakârlığı o dönem Yeşilköy’ü ziyaret eden yabancılar tarafından da büyük bir takdirle karşılandı.” “Kantoncu kadınlar ve Adile Naşit” Tiyatroyla tanışması küçük yaşlarda başlayan Adile Naşit de, çokkültürlü bir ailede büyüyor. Küçük yaştan itibaren tiyatronun içinde büyüyen Naşit’e, rehber uygulamasında şöyle yer veriliyor: “Adile Naşit, 1930 senesinde, sonradan Turan ismini alacak olan babasının çalıştığı Şehzadebaşı’ndaki Millet Tiyatrosu binasının üstündeki dairede dünyaya geldi. Bu nedenle bir görüşmesinde ‘tiyatronun içine doğmuşum’ demişti. Erken cumhuriyet Türkiyesi’nde, çok kültürlü bir ailede büyüyen Adile Naşit’in tiyatroyla tanışması oldukça küçük yaşlarda başladı. Kendisinden iki yaş büyük ve kendisi gibi ünlü bir oyuncu olan abisi Selim Naşit ile birlikte küçüklükten itibaren babasının tiyatrosunda zaman geçirdi. Henüz çocukken, babalarının oynadığı karakterleri evde taklit eden Naşit kardeşler, babalarının sağlığının kötüleştiği bir dönemde kaldıkları halalarının Suadiye’deki köşkünde, birlikte bir tiyatro sahnesi kurdular. Burada, babalarının meşhur tiplemelerinden Sürpik Dudu’yu oynayan Adile Naşit, böylelikle ilk tiyatro deneyimlerinden birini yaşadı.” KarDes gezi rehberi uygulaması ile ilgili detaylara buradan ulaşabilirsiniz. Link: https://hrantdink.org/tr/bolis/faaliyetler/projeler/kulturel-miras/2174-kardes-mobil-uygulamasiyla-istanbul-u-kesfedin

Editör: Ahmet Ertüm