Erzurum'da takla atan otomobildeki 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı Erzurum'da takla atan otomobildeki 1 kişi öldü, 3 kişi yaralandı
SERKAN AKDEMİR / BİTLİS Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (International Labour Organization - ILO) çalışmaları kapsamında son 20 yıldır dünya genelinde, çocuk işçiliğini azaltma konusunda istikrarlı bir durum söz konusuydu. Ancak, küresel ölçekte yaşanan kriz, savaş ve yaşanan Covid-19 salgınının sebep olduğu yoksulluk, çocuk işçi sayısını da artırdı. ILO, son açıklamasında, çocuk işçiliğinin arttığına dikkat çekerek, hükümetleri önlem almaya çağırdı. Çocuk işçilerinin sayısının arttığı ülkelerden biri de Türkiye. Kayıt dışı ve güvencesiz çalışan çocukların fazlalığı sebebiyle çocuk işçilere ait verilerin güvenli olmadığı biliniyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son açıklamasına göre, 720 bine yakın çocuk işçi bulunuyor. Verilere göre, ülkemizde çocuk işçilerin yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi ve yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe çalışıyor. Kimi kurumlara göre ise bu rakamlara eklenmeyen 2 milyonun üzerinde çocuk var. Okullaşma oranı azalıyor Çocuk işçiliğinin artmasıyla ortaya çıkan en temel hak ihlallerden biri eğitim hakkı. Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre, 2012-2013 yılında ilkokulda okullaşma oranı yüzde 98 civarındayken, 2021-2022’de bu oran, yüzde 93’e geriledi. Anayasa uyarınca zorunlu ve parasız olan eğitim hakkının, fiiliyatta değiştiğine dair bu veriler artan nüfus da dikkate alındığında çok sayıda çocuğun temel eğitimden mahrum kaldığına dair kaygıları getiriyor. Eğitimde maliyetin sürekli artması, ailelerin yoksullaşmasının da tetiklediği sebeplerden dolayı çocuk işçi sayısı daha da artıyor. 10 yılda 616 çocuk hayatını kaybetti Yasalara göre “14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi” çocuk işçi; “15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi” genç işçi olarak tanımlanıyor. Yasa gereği, 14 yaş ve altının çalışması yasak. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre, son 3,5 yılda 194, son 10 yılda 616 çocuk çalışırken yaşamını yitirirken, bunların 210’u 14 yaş ve altı. Çocuk işçiliğiyle mücadele Çocuk işçiliğini artıran sebeplerin başında yoksulluk geliyor. Çocuk işçiliğiyle mücadelenin ileriye taşınması için toplumsal refahın yükselmesi gerekiyor. Yanı sıra, çocuk işçiliğinin kaldırılması, eğitimden sağlığa kadar, çocuk haklarının korunduğu, kalıcı ve yeni sosyal politikalara bağlı. Eşitsizlik ve yoksulluk, çocuk işçiliğini tetikliyor Çocuk işçiliğinin en fazla olduğu şehirler, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi sanayi kentleri. Nüfusa oranla çocuk işçiliğinin en çok bulunduğu ama en az dile getirildiği kentlerin başında ise Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki şehirler geliyor. Bitlis ve ilçelerinde son zamanlarda tarımda, merdiven altı atölyelerde, küçük işletmelerde ve sanayi sitelerinde, açlık sınırının altında, 5-17 yaşları arasında bulunan çocuk sayısı bir hayli artmış durumda. Bu artışın en önemli sebepleri arasında sosyal politikaların yetersizliği, yoksulluk ve sınıfsal eşitsizlik gibi nedenler yer alıyor. “Eve ekmek lazım” Bitlis Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) neredeyse her dükkânda çocuk işçilere denk gelmek mümkün. Yüzü ve tırnakları araba yağıyla kaplanmış 14 yaşındaki bir çocuk, “Eve ekmek lazım ekmek” diyerek şunları söyledi: “İlkokul 3’e kadar okuyabildim, sonra bırakmak zorunda kaldım. İşim zor ama eve ben ve babam bakıyorum. Çalışmak zorundayım. İleride kendi dükkânımı açmak istiyorum. Benim geleceğe dair tek hayalim bu. Benim gibi burada çalışan çok arkadaşım var. 3 yıldır çalışıyorum, okulda ne öğretiyorlar bilmiyorum.” “Araba doktoruyum” Makina seslerinin yoğunca hissedildiği bir dükkânın önünde 15 yaşındaki bir başka çocuğa, “çalışmak yerine okumak isteyip istemediği” sorumu, “Hangi çocuk okumayı istemez ki? Ama ben okuyamadım. Okuma-yazma öğrendim okuldan çıktım. Doktor olmak isterdim. İnsanları iyileştirmeyi, onlara yardım etmeyi seviyorum. Burada da tamiri iyi yapınca mutlu oluyorum. Bana ‘Araba doktoru’ diyor abilerim. Ben araba doktoruyum. Sabah 10’da işe geliyorum, akşam çıkıyorum. Eve gidince hemen uyuyorum. Bir gün tatilim var, onu da dışarda arkadaşlarımla geçiriyorum” şeklinde cevaplıyor. Hiç okulla tanışamamış Biraz ileride bir başka dükkânın önünde su bidonlarını taşıyan 2 çocuğa denk geliyorum. 17 yaşında olduğunu öğrendiğim çocuk, “Ben hiç okula gitmedim. ‘Okul nasıl bir yer’ bilmiyorum. Yoksulluktan dolayı hep çalışmak zorunda kaldım. Önce ayakkabı boyacılığı yaptım, sonra çekirdek satmaya başladım, bir yıldır da burada çalışıyorum. Okula gitmek istedim ama ailem beni göndermedi. 7 kardeşiz sadece bir ablam okula gidiyor” diye anlatıyor durumunu.

Editör: Ahmet Ertüm