Genel

Cinsiyet eşitsizliği ve istismarın görünmeyen yüzü: Erken yaşta evlilikler

Abone Ol

Türkiye’de son beş yılda 80 bine yakın çocuk evlendirildi. Sosyolog Tuğrul, erken yaşta evliliklerin çocuk hakkı ihlali olduğuna dikkat çekerken Psikolog Altepe, çocuklara cinsiyet rolleri atfedilerek çocukluklarının ellerinden alındığının altını çizdi

Furkan Tunçdemir Ataerkil sistemin dayattığı cinsiyet rolleri, toplumda kadın-erkek eşitsizliği şeklinde ortaya çıkarken bununla bağlantılı olarak; erken yaşta evlendirilen çocukların cinsiyetlerine göre evlendirilme sebepleri ve sonuçları üzerinde de farklılık yaratıyor. Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ne göre, 18 yaşından küçük her birey, çocuk olarak tanımlanır. Türkiye’de evlenme yaşı her ne kadar yasal olarak 18 olsa bile, 17 yaşına basan çocuklar ailelerinin veya yasal vasilerinin izniyle evlendirilebiliyorlar. 16 yaşındaki çocukların ise “istisnai durumlarda ve hayati önem arz eden bir gerekçenin olması şartıyla” mahkemeden alınan özel izinle evlendirilmeleri mümkün. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de son beş yılda 79 bin 748 çocuk resmi olarak evlendirildi. Bu sayının yüzde 95’i kız çocuklarından oluşuyor. Uzmanlara göre, bu rakamların yanı sıra çok sayıda çocuk yaşta evlilik de kayıtlara geçmediği için bilinmiyor. Erken yaşta evlendirilen kız çocukları ile ilgili birçok kurum ve kuruluşun faaliyetleri son yıllarda yaygınlaşırken erkek çocuklar özelinde yapılan çalışmalar daha sınırlı. Karar vericiler ise bunun bir istismar biçimi olduğunun farkında değil. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (United Nations International Children’s Emergency Fund - UNICEF) tanımına göre bu durum; kız çocuklarına yönelik cinsiyet kalıp yargılarını pekiştiren ve onların eğitimlerine engel olan, sağlıklarını tehlikeye atan, onları şiddet ve yoksulluk riskine maruz bırakan toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir yansıması. Erken yaşta evlendirilen erkek çocuklar ise gerek medyada gerekse uluslararası kuruluşların çalışmalarında daha az görünür durumda. Kız ve erkek çocukların, karar vericiler tarafından evlendirilmelerinin farklı ekonomik, sosyal ve kültürel sebepleri olduğuna işaret eden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Sosyolog Yasemin Tuğrul, kız çocuklarının evlendirilmesinde temel etkenin, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, erkek çocukların evlendirilmesinde ise ekonomik kaygıların daha fazla ön plana çıktığının altını çizdi. Erken yaşta evlendirilen erkeklerin evlilik deneyimleri ile ilgili akademik çalışma yapan Sosyolog Tuğrul, erken yaşta evliliklerin çocuk hakkı ihlali olduğuna dikkat çekti. [caption id="attachment_311148" align="alignright" width="324"] Yasemin Tuğrul[/caption] Erken yaşta evlilik, bir istismar Kadınların yok sayıldığı bir dünyada yaşadığımızı vurgulayan Tuğrul, kız çocuklarının evlenip gidecekleri evde iş gücü olarak görüldüklerini belirtti. Bununla birlikte evlendirilme sebebi olarak, “yoksulluk, klasik namus algısı” gibi etkenlerin de önemli olduğuna dikkat çeken Tuğrul, çocuk yaşta evliliklere ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Ataerkil ve geleneksel bakış açısı, kız çocuklarını bir fazlalık olarak görüyor. Bazen de başlık parası ile kısa süreli bir ekonomik kazanç haline getiriyor. Diğer bir sebep ise, küçük yaşta evlendirilen kız çocuğunun, ‘Gideceği evin yapısına daha kolay adapte olur, eğitilir’ düşüncesi. Yani bir nevi yatırım aracı olarak görme söz konusu. Çocuk yaşta evlilik, bir istismar biçimi… Çocukta rıza aramamalıyız. Çocuk bunun bilincinde değil ki rıza arayalım. Evlilik adı altında olunca sanki istismar olmuyormuş gibi düşünülüyor. Karar vericilerin bunun farkına varması gerekiyor.” Geçimi, erkek sağlamalı Erkek çocuklar özelinde yapılan çalışmaların kız çocuklarına oranla çok daha az olduğunu kaydeden Tuğrul, “Bu durumda erkek çocukların da travmaları olduğunu söylemek lazım. Yaptığımız saha çalışmalarında duygusal boşluğa düşen, intihar etmeyi düşünen, travmalar sonucunda alkol ve madde bağımlılığı yaşayan erkekler ile karşılaştık. Aile bağı kurma noktasında zorlandığını söyleyenler oldu. Genel olarak gelenekler ve karar vericilere bir öfke hali söz konusu” diye konuştu. “Evin geçimini, erkeğin sağlaması gerektiği” gibi bir bakış açısı olduğuna anlatan Tuğrul, bu bakış açısının erken yaşta erkek çocukların evlendirilmelerine olanak sağladığını belirtti. Erkek çocukların genelde ailelerine katkı sağlamak için ekonomik işlerde çalıştıklarını anımsatan Tuğrul’a göre, bu durum, “erkeğin başını bağlama” düşüncesi ile birleşince çocuk yaşta evlendirme durumları yaşanabiliyor. Çocuk yaşta bir erkeğe yetişkin sorumluluğunu yüklemenin çeşitli sorunlara yol açabileceğini belirten Tuğrul, sözlerini şöyle tamamladı: “Çocuk, erkekliğini nasıl inşa etmesi gerektiğini o evlilik içerisinde öğreniyor. Yani o evlilikle çocuk da olsa ‘Sen evin reisisin, evin geçimini sen sağlayacaksın, sen çocuklarını koruyacaksın, erkeksin, iktidarsın, otoritesin evin içindeki rollerin bunlar, evin dışındaki rollerin şunlar’ gibi yönlendirmelere maruz kalıyor. Erkek buradan oturtabiliyor toplumsal cinsiyet rollerini.” Çocuklukları ellerinden alınıyor Türkiye gibi ülkelerin, birçok farklı coğrafyalar ile kültürel etkileşimde bulunduğunu vurgulayan Psikolog Yusuf Altepe, bu etkileşimin bazen toplumsal cinsiyet rolleri anlamında sorunlar yaratığına ve beraberinde çocuklara cinsiyet yüklenmesine neden olduğuna dikkat çekti. 18 yaşına kadar her bireyin, kız veya erkek olarak ayırt edilmeksizin çocuk olarak tanımlandığını hatırlatan Psikolog Altepe, erken yaşta evlendirmelere ilişkin şunları söyledi: “Çocuklara cinsiyet rolleri atfederek, çocukluklarını ellerinden alabiliyoruz. Erkek ve kız çocukları birbirinden daha farklı haklara sahip değiller, sadece çocuk gözüyle bakmak gerekiyor. Ülkede eğitim seviyesinin ve sosyoekonomik düzeyin düşük olduğu yerler başta olmak üzere, çoğu yerde erkek çocuğa, çocuk olarak değil de bir erkek olarak bakıyoruz. Bu nedenle hemen iş hayatına atılsın, hemen evlensin, sorumluluk alsın mantalitesiyle düşünüyoruz. Aslında erkek çocukları bir çocuk olma noktasından uzaklaştırarak bir cinsiyet yüklüyoruz, sonuç olarak çocuk hakları ihlaline sebebiyet verebiliyoruz.” Erken yaşta evlendirilen çocukların fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimlerinin olumsuz etkilendiğini ifade eden Altepe, “Genel olarak erken yaşta evlendirilen çocukların gelişim düzeylerinde aksamalar olabiliyor. Örneğin eğitimlerini yarıda bırakarak ailelerini geçindirmek için çalışmak zorunda kalabiliyorlar. Bir çocuğa ekonomik sorumluluklar yüklemek strese ve beraberinde gelen panik ataklara, ciddi kaygı bozukluklarına sebep olabiliyor” dedi.