Çiğdem Toker, T24'te yayımlanan yazısında, Agrobay Seracılık şirketinin dava sürecini ve Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğünün içinde bulunduğu şartlar açısından nasıl önem taşıdığını kaleme aldı.
"Aslında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararını, yalnızca beni değil, bir bütün olarak gazetecilik mesleğimizi ilgilendirmesi nedeniyle daha önce zaten yazacaktım.
Sadece gazeteciliği ilgilendirdiği için de değil üstelik. Davanın açıldığı 2017 yılından bu yana, çok sayıda meslektaş, gazetecilik diğer sahalardaki meslek örgütleri ile milletvekillerinin duruşmalara bizzat gelerek izlemeleri, destek vermeleri dolayısıyla da sonucu kamuoyuna duyurma borcum vardı.
Agrobay'ın benden 1,5 milyon TL talep ettiği davada Yargıtay aşamasında da basın özgürlüğü lehine karar verilerek kesinleşen bu karar, geçen yıl sonu alınmış. Fakat karar sürecinin tamamlanması uzun sürmüş olmalı ki bana iki ay önce avukatım Sayın Evrim İnal tarafında bana iki ay önce ulaştırıldı. Seçim ertesi ülkenin gündemi bambaşka alanlara kaydığı için de önceliklerim arasına giremedi.
Gelin görün ki son haftalarda sendikal çalışmalara katıldıkları gerekçesiyle işten çıkarılan, direnişleri sırasında güvenlik güçlerince darp edilen, gözaltına alınan Agrobay Seracılık çalışanlarının direnişlerini ve ilgili haberleri okuyunca daha fazla gecikmek istemedim."
Yazının devamını okumak için tıklayınız.