Esin Özdemir

Su sorunu ile mücadele eden Türkiye, tarımda en zor dönemini yaşıyor. Türkiye'nin en verimli ovaları arasında yer alan -başta Çukurova ve Söke Ovası olmak üzere- birçok kentte su krizinin ortaya çıkardığı sorunlar, çiftçiler için yakıcı bir hal aldı. 

Seyhan Sol Sahil Sulama Birliği, resmi yazı ile çiftçileri güz döneminde sebze ekimi yapmamaları konusunda uyardı. Öte yandan, Sökeli çiftçiler de suyun yönetilememesinden dert yandı. Türkiye'nin "pamuk ambarı" Aydın Söke Ovası'nda, 25 bin dönüm pamuk ekili alan susuz bırakıldı. 

Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, tarımda yaşanan su krizini 24 Saat’e değerlendirdi.

Su yönetimi alanındaki problemleri çözmek için kısa ve orta vadeli tedbirlere ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Yıldız, "Kuraklığın çiftçilerimiz ve tarımsal üretimimiz üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için kısa vadeli önlemler olarak 'tarımda iklim değişikliğine uyum fonu' oluşturulmalıdır. Ayrıca düşük gelirli çiftçilere iklim değişikliğine uyum desteği sağlanmalıdır" dedi. 

"Kurumlar arası koordinasyon zayıf"

Türkiye’nin su yönetiminin kurumsal olarak çok başlı, çok parçalı, koordinasyon eksikliği içinde bir yapı olarak tanımlandığını belirten Yıldız, yaklaşık 10 yıl önce başlatılan Su Yasası Taslağı hazırlama çalışmalarının hala sonuçlanmadığını kaydetti.

Bununla birlikte, çeşitli kurumlarca ayrı ayrı üretilen su politikaları ve yatırım programlarının mükerrer uygulamalara ve kaynak israfına neden olduğuna dikkat çeken Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında  DSİ Genel Müdürlüğü ile Su Yönetimi Genel Müdürlüğü arasında yetki çakışmaları bulunmaktadır, Su kaynaklarının korunması ile ilgili toplumsal farkındalık yeterli değildir. Kurumlar arası koordinasyon zayıftır. 30 kanun ve ikincil düzenlemeden oluşan su mevzuatının sadeleştirilmesi gereklidir. Uzun zamandır  hazırlığı yapılan Su Kanunu Taslağı, TBMM’den hala geçirilememiştir. Türkiye’nin su kaynakları geliştirilmesine ve su hizmetleri yönetimine uygun bir finansman modeline ihtiyaç vardır. Ayrıca 2019 yılında yayınlanan Ulusal Su Planı'nda belirtildiği gibi Türkiye’nin su politikalarını etkin bir şekilde havza ölçeğinde uygulamaya geçirecek güçlü, etkili bir kurumsal altyapı ihtiyacı da vardır."

Su verimliliğinde 3K prensibi

Marmara Denizi'nde müsilaj alarmı: "Denizin atık yükü azaltılmalı" Marmara Denizi'nde müsilaj alarmı: "Denizin atık yükü azaltılmalı"

Yıldız, Su Politikaları Derneği olarak su verimliliği için 3K prensibini savunduklarını da ekledi. 3K prensibinin; su havzalarını ve su kaynaklarını Koruma, suyu en verimli şekilde Kullanma ve su yönetiminde Kapasiteyi geliştirme olarak sıralanabileceğini söyleyen Yıldız, yaklaşım doğrultusunda su verimliliği için yapılması gerekenleri özetledi: 

"Koruma ve kullanma konusunda yasal eksikliğin tamamlanması, toplumsal bilincin artırılmasına yönelik eğitim ve bilinçlendirme çabaları gereklidir. Bunun yanısıra suyun katılımcı bir anlayışla ve daha verimli yönetilebilmesi için kurumsal kapasitenin geliştirilmesi de önem taşımaktadır. Ayrıca bu kapsamda uzaktan algılama sistemleri, yapay zekâ uygulamaları ve nesnelerin internetinin su yönetiminin bütün bileşenlerinde kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

Bu nedenle Su Yönetiminde Kurumsal Kapasiteyi Geliştirme Eylem Planı hazırlanmalıdır. Bu plan kapsamına Büyükşehir Belediyelerinin Su ve Kanalizasyon İdareleri Genel Müdürlükleri de dahil olmak üzere, DSİ, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Ziraat Odaları, Sulama Kooperatifleri, Sulama Birlikleri de alınmalıdır."

Üreticileri nasıl bir süreç bekliyor?

Çiftçilerin önünde tarımın yapısal sorunları, yüksek girdi maliyetleri, çiftçilikle uğraşan nüfusun yaşlanması ve iklim değişikliği etkisi gibi bir dizi sorun bulunduğunun altını çizen Yıldız, üreticileri nasıl bir süreç beklediğini aktardı:

"Bunlardan özellikle iklim değişikliği sadece yağışlarda azalma değil aynı zamanda yağışlarda ve sıcaklıklarda  mevsimsel kaymalar gibi olağandışı meteorolojik koşullar yaratarak ürün verimliliğini büyük oranda düşürmektedir. Çiftçimizin önündeki en önemli sorunlardan biri  iklim değişikliğinin ortaya çıkarttığı belirsizlikler ve bunun sonucunda artan ekonomik risklerdir. İklim bilimciler önümüzdeki dönemde özellikle Akdeniz ve Kıyı Ege bölgelerinde meteorolojik ve hidrolojik kuraklığın artabileceğini belirtiyorlar. Bu da bağlantılı olarak tarımsal kuraklığa dönüşerek çiftçileri olumsuz etkileyecektir."

"Önlem alınmazsa, 2030'da su açığı oluşacak!" 

Uzmanlar tarafından yapılan bilimsel çalışmaların özellikle Ege ve Akdeniz bölgesine işaret ettiğini belirten Yıldız, bu bölgelerin yağışlarda azalma ve sıcaklıklardaki artıştan daha fazla  etkilenebileceğini ifade etti.

Son olarak, Trakya, Güney Marmara, Orta Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinin de 25-30 yıllık bir gelecekte su sıkıntısı çekecek bölgeler olarak görüldüğünü kaydeden Yıldız, sözlerini şöyle bitirdi:

"İklim değişikliği etkileri artarak sürer ve gerekli önlemler alınmazsa ilgili kamu kurumlarının yöneticilerinin de  belirttiği gibi bazı nehir havzalarımızda  2030 yılında su açığı oluşacaktır. Art arda gelen kurak dönemler ve aşırı sıcaklar tarımsal üretimde verimi ve kaliteyi düşürecektir. Özellikle kuru tarım ürünlerinin üretimi iklim değişkenliğinden çok daha fazla etkilenecektir. Kuru tarım arazilerinde çimlenme ve gelişme problemi, zararlılarda artış ve toprak verimliliğinde azalma yaşanacaktır. Tarımsal üretimde ve verimdeki kayıplar  gıda enflasyonunu arttıracak, çiftçilerin, tüketicilerin ve ülkenin ekonomisi zarar görecektir."

Ne olmuştu? 

Seyhan Sol Sahil Sulama Birliği, resmi yazı ile çiftçileri güzlük soğan, patates, sarımsak ve çeşitli sebzelerin ekilmemesi konusunda uyardı.

Seyhan Sulaması Rotasyon Programı Hakkında konulu yazıda yer alan ifadeler şöyle:

“ 12.07.2024 tarihi itibariyle Seyhan Barajında 357.31 hm3(hm3, hektometre küp demek. 1 hektometre küp 1 milyon metreküpe eşit) sulamada kullanılabilir su bulunmakta olup bu miktarın ancak çok yıllık bitkilerin (Narenciye, Her çeşit meyve bahçesi, her çeşit Fidan vb.) su ihtiyaçlarını karşılayabileceğinden, güzlük ekim (Soğan-sarımsak. Patates, Her çeşit sebze vb.) yapılması halinde çok yıllık bitkilere su verilmemesi riski oluşacağından, kendi imkanı ile sulama yapabilecek çiftçiler haricinde (Dere yatağı ve drenaj kanalından sulama yapanlar hariç) güzlük ekim için su verilmesi mevcut su bütçesi ile mümkün görülmemektedir.

Bu kapsamda güzlük ürün ekilmesi durumunda mevcut su bütçesi ile su verilemeyeceği

konusunun mahalle halkına duyurulması hususunda;

Bilgilerinizi ve gereğini arz/rica ederim.”

Editör: Esin Özdemir