Güncel

CHP'nin 'değişim' rüzgarı, geçmişin özlemini yeniden mi canlandırıyor?

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 4-5 Kasım’da gerçekleşen 38. Olağan Kurultayı parti içi siyasette ve Türkiye siyasetinde muhtemel değişiklikler bakımından önemli gelişmelere sahne oldu. Uzmanlar, kurultay sayesinde Türkiye'de katılımcı ve demokratik siyasetin önünün açılabileceğini söylerken 'değişimin' genel başkan seçimi ile sınırlı kalması halinde seçmendeki duygusal kopuşun giderilemeyeceği görüşünde.

Abone Ol

Haber: Erva Gün

Cumhuriyet Halk Partisi’nin 4-5 Kasım’da gerçekleşen 38. Olağan Kurultayı parti içi siyasette ve Türkiye siyasetinde muhtemel değişikliklerin önünü açması bakımından önemliydi. Kurultayda ‘değişim’ söylemi ile öne çıkan Özgür Özel ve 13 yıldır genel başkanlık görevini yürüten Kemal Kılıçdaroğlu adaylık yarışındaydı. Parti delegelerinin oylama sonucunda Özgür Özel’i yeni genel başkan seçmesi iki açıdan önem arz ediyor: Birincisi parti içi tartışmalarda tabanın da rol alması, ikincisi ise seçmenin ‘değişim’ talebinin parti içinde karşılık bulması.

Özel’in değişim siyaseti ile CHP içerisinde tüzük, parti programı ve teşkilatlanmada yeni açılımların yaşanması bekleniyor. Yerel seçimlere az bir süre kalmışken Türkiye siyasi hayatında da hem seçmenin hem de siyasi partilerin bu değişim rüzgarından nasıl etkileneceklerini uzmanlar yorumladı.

Özgür Özel'in liderlik ettiği 'değişimcilerin' galibiyetini ve parti siyasetinde nasıl bir değişim beklendiğini Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun ve Sosyolog/Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ahmet Özer, 24 Saat'e değerlendirdi. 

“Özel, kurumsallaşma sayesinde seçildi”

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, ‘kurumsallaşma’ vurgusunu yaparak CHP kurultayının önemine değindi. Tosun, “Kurultay delegelerinin tercihiyle yeni bir genel başkan seçilmesi CHP'nin Türkiye’de siyasi partiler arasında kurumsallaşma düzeyinin en yüksek olan partilerden biri olduğunu göstermiş oldu” dedi. Tosun, “Kurumsallaşma dediğimiz zaman herhangi bir örgütte liderin, üst yöneticinin tasarruflarına bağlı kalmadan çalışanların ya da üyelerin örgüt lehine, yararına karar alma tasarrufudur” diye konuştu.

“Küskün seçmene yoğunlaşılması gerekiyor”

CHP’deki değişim, ilk olarak genel başkanlık seçimi olarak tecelli etse de bu değişimin süreç içerisinde birtakım gelişmelere ve partiye yönelik toplumsal desteğin genişlemesine katkıda bulunabileceğini aktaran Tosun, “CHP seçmeni, parti içerisindeki düzenin değişmesini istiyordu. Sonrasında da bu değişimin mevcut iktidarın değişmesi yönünde kar topu etkisi yapması bekleniyor. Bu lider değişimini parti kendi iç dinamikleriyle gerçekleştirdi ve artık bir umut doğmuş oldu” ifadelerini kullandı.

Küskün seçmenle temasın yeniden yoğunlaşması gerektiğini vurgulayan Tosun, “Başkan değişimi ötesinde özellikle toplumda güven verici siyasal aygıta dönüşmesi için öncelikle bu kitleyle temasın yoğunlaşması gerekiyor” dedi.

CHP’de seçilmiş vekillerin yıllardan beri siyaseti bir profesyonel meslek olarak gördüğünün altını çizen Tosun, "Siyasette gönülden emeklilik diye bir kavram yok, bir süre sınırı yok. Oysa ki CHP'nin elit değişimine, elit yenilenmesine sosyal demokrat partilerin özü gereği en yatkın parti olması gerekir. Yani vekillerin üç-dört-beş dönem görev yapmaları halkta CHP’de politika yapma kanallarının kapalı olduğu şeklinde bir algıya yol açıyordu. Bu yüzden gençler de CHP’ye ilgi göstermiyordu. Bu görev süreleri kısıtlanırsa CHP adına bir kazanım olur. Özgür Özel kurultay konuşmasında buna değindi" dedi.

CHP’nin kendi sınıfsal konumundan zayıf bir destek aldığına dikkat çeken Tosun, “Emeği ile geçinen, mavi yakalı, beyaz yakalı yani kol ve zihin emeği ile çalışanlardan az destek alan bir partiydi. Bu kesimlerin sorunlarını içeren birtakım politikalar üretmesi bu süreçte partinin doğal tabanını genişletici bir etki yapabilir” değerlendirmesinde bulundu.

CHP’nin elit değişimi yoluyla partinin gençleşme ve yenilenme imkanının açıldığını dile getiren Tosun, “Maalesef CHP'nin gerek yerel teşkilatlarında gerekse ulusal düzeyinde politika birimlerinde genellikle kapalı devre işleyen bir siyaset yapma biçimi vardı. İşte o kapalı devreyi kırma, çözme konusunda kurultayda atılım yapılmıştır. Bu da CHP açısından bence olumlu bir gelişme” dedi.

CHP’deki hem genel başkan değişimi hem de Parti Meclisi’ndeki değişimlerin parti siyasetine etkisi tartışılırken bir yandan da bu etkinin Türkiye siyasetinde olası yansımalarının ne olacağı ise merak konusu.

CHP’nin Türkiye'de 22 yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi karşısında bir iktidar üretme potansiyelinin artık söz konusu olduğunu söyleyen Tosun, “CHP eliyle bir iktidar alternatifi ortaya çıkabilir ama bu sadece genel başkan değişimiyle değil. Özellikle toplumun iktidardan bıkmış insanları için ne tür alternatif politikalar üretebilirler? Nasıl bir pratik siyaset yapma tarzı geliştirecekler? Yani yoksulluğu önlemeden, özellikle eğitimli kitlelerin istihdam edilmesine, insan hakları, demokratikleşme sorunlarına kadar nasıl alternatif çözüm önerileri iletilecek? Bu anlamda bunları başarırsa Türkiye siyaseti için bir iktidar alternatifi olabilir” açıklamasında bulundu.

Sosyal demokrasi ve laiklik vurgusu

 Özgür Özel kurultaydaki ilk konuşmasında sık sık geçmiş dönem parti genel başkanlarına ve özellikle de Bülent Ecevit’e atıflarda bulunarak partinin eski dönemlerini anımsatmaya çalıştı. Özel’in aynı zamanda sosyal demokrasi ve laiklik kavramlarına yaptığı vurgular ise değişim politikasının temel argümanı olarak dikkat çekti. Özel’in bu konuşmasından sonra değişim söylemi ile ‘geçmişin özlemini yeniden canlandırmak mı istediği’ bir soru olarak yerini aldı.

 Özgür Özel’in konuşmasını değerlendiren Tosun şu ifadeleri kullandı:

“Partinin kurucu değerleri, diğer tarafta evrensel sosyal demokrasiyi harmanlamak suretiyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin geleceği için çağdaş sosyal demokrat bir parti olma yolunda bir söylemde bulundu. Geçmişten aldığı güçle, sosyal demokrasinin evrenselliğini birleştirerek yoluna devam etme, ideolojik kimliğini en azından kitleler nezdinde güçlü bir şekilde netleştirmiş oldu bu konuşmasıyla.”

“Seçmendeki duygusal kopuş giderilmeli”

Sosyolog ve Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ahmet Özer, CHP’deki değişim siyasetini üç başlık altında değerlendirdi. Özer, bu üç başlığı şu şekilde açıkladı:

“Birincisi, kurultaydan sonra bütünlüğün sağlanması ve korunmasıdır. İkincisi değişimin gereğinin yerine getirilmesi ve yapılmasıdır. Üçüncüsü de yerel seçimlerde başarı elde etmektir.”

Geçtiğimiz seçimlerde muhalif seçmende değişime yönelik bir umut oluşturulduğunun altını çizen Özer, “Fakat günün sonunda seçim kaybedilince bir kesim seçmende öfke birikti ve bu öfke giderek kızgınlığa ulaştı. Kızgınlık ise giderek bir duygusal kopuş meydana getirdi. Bu duygusal kopuş giderilmediği takdirde yerel seçimlerde sandığa gitmemek şeklinde tezahür edebilir” dedi.

Genel başkan ve kadro değişiminin kopuşu tümden ortadan kaldırmasa da belli bir oranda sönümlendirdiğini aktaran Özer, “Değişimin kendi zaten başlı başına bir yeniliktir. Her yenilik de yeni bir umuttur. Bu da duygusal kopuştaki kitleye iyi geldi diyebiliriz. Yani bir değişimin olması bu duygusal kopuşu kısmen gidermesine rağmen başka bir sıkıntının potansiyel olarak ortaya çıkmasına neden oldu” ifadelerini kullandı.

Kurultayda Kılıçdaroğlu ve Özel’e oy veren delegelerin ikiye bölündüğünü belirten Özer, “Bu oylama ile örgüt delegasyonunun ortadan ayrıldığını, başa baş bir yarış olduğunu gösteriyor. Örgütün yarısı Özgür Özel’e oy vermedi. O duygusal kopuş giderilse bile yeni sıkıntılar ortaya çıkabilir” diye konuştu.

“Bal demekle ağız tatlanmaz”

Özgür Özel’in konuşması sırasında partinin geçmiş yıllardaki çalışmalarına vurgu yaparak salondaki partililere hitap etmesi, ‘değişimin’ kaynağı olarak partiyi merkez olarak görmesi şeklinde de yorumlandı. Özel’in bu konuşmasından sonra değişim söylemi ile ‘geçmişin özlemini yeniden canlandırmak mı istediği’ sorusunu değerlendiren Özer, Özgür Özel'in partinin eski genel başkanlarını hatırlattığı konuşmalara dikkat çekerek “değişim başkalarının adını anmak veya hamasetle yapılacak iş değildir” ifadelerini kullandı.

Değişim gereğinin yerine getirilmesini söyleyen Özer, “Anadolu’da bir laf vardır. ‘Bal demekle ağız tatlanmaz’ derler ve değişim demekle değişim olmaz. Değişimin içinin doldurulması gerekir” açıklamasında bulundu.

CHP’nin en büyük probleminin geçmiş ile hesaplaşmak olduğunu vurgulayan Özer, “Tekrar eski fanilere dönerek geleceği inşa edemezsiniz. Parti programında Atatürkçülük var ama 1920’lerin programını bugüne taşıyarak mı Türkiye’yi yönetecekler? CHP, elbette geçmişten kopmadan kendi tabanını da genişletmelidir. Yıllardır CHP yüzde 25 bandında dolaşıp duruyor. Gelir ve eğitim seviyesi bakımından Türkiye ortalamasının üstünde olan, bölünme ve şeriat endişesi yaşayan kesim, solculuğu yaşam tarzına indirgemiş kesim, kıyı şeridinde birikmiş insanlar bu yüzde 25’lik kesimi oluşturuyor. Bu tabanı kaybetmeden genişletmesi gerekiyor asıl değişim budur” değerlendirmesinde bulundu.

“Türkiye’de sağ soldur, sol sağdır”

İdris Küçükömer’in sözüne atıfta bulunan Özer, “Türkiye’de sağ soldur, sol sağdır” diyerek yoksul kesimlerin oyunun alınması gerektiğini vurguladı.

Özer, devamında şu değerlendirmelerde bulundu:

“CHP’nin yerel yönetimlerde başarı elde etmesi gerekir. Bu yerel seçimlerde aynı zamanda Özgür Özel de oylanacak. 2024 Yerel Seçimleri aynı zamanda 2028 Genel Seçimleri'nin anahtarı olacak. Burada da önemli olan İYİ Parti’den ziyade HEDEP ile olan ilişkilerdir. Özgür Bey'in şu an ki avantajı değişim rüzgarını arkasına alıp sürükleyebilir ve bu Türkiye’ye sirayet edebilir. Dezavantajı ise zaman darlığıdır.”