CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, TÜİK'in açıkladığı enflasyon verilerini değerlendirdi.
CHP İstanbul Milletvekili Toprak, haftalık değerlendirme raporunda şunları kaydetti;
"Cumhurbaşkanlığının 2025 Yıllık Programı, sosyal güvenlik sisteminin iflas eşiğine getirildiğini kanıtlıyor. Mevcut tabloda SGK’nın emekli aylıklarını, sağlık giderlerini ödemesi olanaksız görünüyor. SGK’ya 2025’te bütçeden transfer edilecek tutar 2,2 trilyona yükselirken, bütçe gelirlerinin yüzde 20’si SGK’ya aktarılacak. Resmi verilerle teyit edilen, gizlenemez hale gelen bu tablo, iktidarın 22 yıllık icraatlarıyla sosyal güvenlik sistemini felce uğrattığını, SGK’yı inkar edilemez biçimde batırarak iflasa ve milyonlarca emekli dul, yetimi düşük maaşlara mahkum ederek sefalete sürüklediğini kanıtlayan tablodur
AKP’nin altın yıllar diye nitelendirdiği süreç, seçilmişlerin yerine kayyum atamalarıyla siyasi komediye dönüşürken, gerçek niyetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeniden adaylık kapısını açmak olduğu anlaşıldı. Trump’ın altın çağ vaadi ise otokrasi ve faşizmin güçlenmesi, demokrasinin gerilemesi anlamına geliyor. İktidarın altın yıllar söyleminin altından kayyum politikaları ve seçimli demokrasiyi yok sayma, atanmışlarla otoriterliği pekiştirerek Türkiye’yi yönetme zihniyeti ortaya çıkarken, Trump'ın ABD için vaat ettiği altın çağ da dünyada demokrasilerin geriletildiği otoriterlik ve faşizmin öne çıktığı bir kabus dönemini başlatabilir."
"Zararların bedeli seçim sonrası yapılan yüksek zamlarla millete ödetiliyor"
Kamu İktisadi Teşebbüslerinin (KİT) 2023 yılında 180 milyar liraya yaklaşan görev zararlarının iktidarın seçim kampanyasının KİT’ler üzerinden ve halkın cebinden finanse edildiğini açığa çıkarttığını dile getiren Toprak, şöyle konuştu;
"Tarım Kredi Kooperatifleri ile bol keseden düşük faizli kredi dağıtan kamu bankalarının görev zararı rekor kırdı. 2019’dan itibaren KİT’lerin görev zararının katlanarak artması gerek TVF çatısı altındaki gerekse TVF dışındaki KİT’lerin hizmetlerinin ve kaynaklarının iktidarın siyasi çıkar ve hedefleri için keyfi şekilde hesapsızca kullanıldığını gösteriyor. Halkın ödediği vergilerle bütçe ve hazineden karşılanan bu zararların bedeli ise seçim sonrası yapılan yüksek zamlarla millete ödetiliyor."
"İğneden ipliğe zam fırtınası estirecek"
Yeniden Değerleme Oranı (YDO) 2025 yılı için yüzde 43,93 olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çalışanlara enflasyona ezdirmeme sözünde samimi ise bugüne kadar kullanmadığı gelir vergisi dilimlerinin YDO oranının yüzde 50 üzerinde artırma yetkisini kullanmak zorundalığını dile getiren Toprak, şöyle devam etti;
"Çalışanlara, memur ve işçilere, asgari ücretlilere, emeklilere TÜİK'in kağıt üzerinde düşük çıkarttığı TÜFE artışı bahanesiyle yüzde 20-25’lik zammı yeterli gören iktidar, yüzde 44’e yaklaşan YDO ile bunun iki katına yaklaşan bir artışı cezalarda, vergilerde, harçlarda uygulamaya koyarak iğneden iplige zam fırtınası estirecek. TÜİK’in aylık yüzde 2,88, yıllık yüzde 48,58 olarak açıkladığı ekim ayı resmi enflasyon verileri gerek Orta Vadeli Program’ın (OVP) gerekse Merkez Bankası’nın (MB) yıl sonu enflasyon hedeflerinin tutmayacağını gösterdi. 1,5 yıla yakın süreden bu yana uygulanan ekonomik program, enflasyonla mücadelede başarısız oldu. TÜİK'in İTO ve ENAG’ın çok altında açıkladığı Ekim ayı tüketici enflasyon oranlarıyla iktidarın ilan ettigi yıl sonu hedeflerinin tutmayacağı, aşılacağı neredeyse kesinleşti. Buna rağmen iktidar, sadece kendisinin inandığı ve başarılı bulduğu bu enflasyon oranlarını bahane ederek yılbaşında düşük maaş zamlarına, yüzde 25’i bile fazla gören asgari ücret artışına zemin hazırlama, kamuoyunu enflasyonun düştüğüne inandırmak istiyor.
2025 bütçesinde çok düşük destekleme ödeneği ayrılan tarımda kayıtlı çiftçi sayısı ve istihdam hızla azalırken, üretimde büyük düşüş yaşanıyor. Gıdaya erişim daha pahalı ve daha zor hale geldi. Yıllar sonra ilk kez maliyetleri ve düşük taban fiyatları protesto için üreticiler ürünleri tarlada bırakarak eyleme geçti. İklim krizi, tarım alanlarının yapılaşması, su kaynaklarının tüketilmesi, ağır maliyetler nedeniyle giderek yaygınlaşan üretimden kopuş kırmızı alarm veriyor. Önümüzdeki dönemde ağır bir tarım, üretim ve gıda krizinin, yokluk ve kıtlığın sinyalleri bügünden kendisini gösteriyor."