CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan “Yenidoğan Çetesi”ne ilişkin soru önergelerine yanıt alamadığını belirterek "Tüm boyutlarıyla kamu yararına geniş bir araştırma gereklidir. Hayatını kaybeden bebeklerin ailelerine ve tüm yurttaşlarımıza bunu borçluyuz. Yenidoğan Çetesi skandalı, sağlık sistemindeki çürüme ve çöküşün yol açtığı çeteleşmeyi açık olarak ortaya koymuştur" dedi.
CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na “Yenidoğan Çetesi”ne ilişkin verdiği soru önergeleriyle ilgili yazılı açıklama yaptı.
Pala, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği ilk soru önergesinde, iddianamede adı geçen 19 özel hastaneye hangi tarihlerde ruhsat verildiği, bu hastanelerin denetim mekanizmalarının nasıl işlediği, bebek ölümlerine ilişkin daha önce soruşturmaların olup olmadığı ve işlenen suçlara 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarının karıştığı iddialarını sormuştu. Pala, “Bu iddialar, sadece bir hastanede yaşanan münferit bir olay değil. 19 özel hastanenin isimleri geçiyor. Öyleyse bu skandalın boyutu çok daha geniş olabilir. Bakanlık, söz konusu hastaneleri ne ölçüde denetlemiştir” değerlendirmesini yapmıştı.
Sağlık Bakanlığı, Pala'nın 28 Ekim 2024 tarihli yazıyla iletilen soru önergesine 17 Aralık 2024’te yanıt verdi. Ancak yanıtta, iddianamede zikredilen 19 hastaneden bazılarına ruhsat iptali uygulandığı, Bakanlık Teftiş Kurulu aracılığıyla bir inceleme/soruşturma yapıldığı, söz konusu hastanelerden bazılarının ruhsatlarının iptal edildiği bildirildi. Fakat iptal tarihleri, iptale gerekçe teşkil eden somut bulgular, kaç bebeğin hangi koşullarda öldüğü gibi sorular yanıtsız bırakıldı.
Pala’nın aynı gün "Yenidoğan Çetesi" ile ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na da bir önerge sundu. Pala; suç örgütünün bebekleri “ağır hasta” olarak gösterip SGK’ya yüksek tutarlı faturalar gönderdiği, hatta sahte belge düzenleyerek dolandırıcılık yaptığı, kayıt dışı ilaçların satışıyla kamu fonlarının istismar edildiği iddialarını Bakan Işıkhan'a sordu ancak bakanlıktan herhangi bir yanıt alınamadı.
"Soru önergelerimize yanıt verilmiyor"
Pala, konuyla ilgili açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Yapılan açıklamada tek somut eylem olarak ruhsat iptalleri var, o da hangi tarihte ve hangi bulgulara dayanılarak alındı belli değil. 10 bebeğin ölümünden söz ediyorsak, ki bugüne kadar ortaya çıkan bulgu ve iddialar bu sayının çok daha fazla olabileceğine ve yalnızca bebek ölümleriyle sınırlı olmadığına işaret ediyor, bu kamu adına dehşet verici bir tablo. Sahte belgeler, nitelikli dolandırıcılık, hasta yakınlarından ek para alma gibi suçlamalar var. Bu kadar ağır iddialar olmasına karşın, soru önergelerimize yanıt verilmiyor maalesef, her iki bakanlık da bu skandalın arkasında yatan gerçeklerin ortaya çıkmasından endişe duyuyor anlaşılan.
"Sağlık sisteminin çeteleşmeye yol veren özellikleri titizlikle incelenmeli, sorumlular kesinkes cezalandırılmalı"
Özel hastanelerin mevzuata aykırı olarak birimlerini başka şirketlere kiraya vermesi, 112 Acil çalışanlarının suç örgütüyle el ele çalışması gibi iddialar ortadaysa, buradaki denetim boşluklarını görmek zor değil. Üstelik bu hastanelerden birinin ortağı da AKP’nin eski Sağlık Bakanlarından Dr. Mehmet Müezzinoğlu. Çalışma Bakanlığı ise hiç sesini çıkarmayarak suça konu SGK ödemelerindeki zaafı aydınlatmıyor. Hayatını kaybeden bebeklerin aileleri acı içinde, yurttaşlar özel sağlık kuruluşlarına karşı derin bir güvensizliğe itiliyor. Vaka dosyaları iddianamede var ama bakanlıklardan gelen bilgi yok denecek kadar az. Gelinen noktada iki bakanlık da sorumluluktan kaçınan, eksik bilgilerle konuyu örtbas etmeye çalışan bir tutum sergiliyor.
"Kamucu ve ücretsiz sağlık sistemine ihtiyaç var"
Bir yanda bebeğini kaybetmiş aileler, diğer yanda haksız kazançla dolandırılan SGK, ortada yüzlerce belgede sahtecilik iddiası, 112 acil çalışanlarının dahli gibi vahim durumlar var. Böyle bir olayda bakanlıklar sorumluluklarından kaçamaz. İhmal ve kayıtsızlık da kamu kurumlarının hesap vermesini gerektiren olaylardır. Tüm boyutlarıyla kamu yararına geniş bir araştırma gereklidir. Hayatını kaybeden bebeklerin ailelerine ve tüm yurttaşlarımıza bunu borçluyuz. Yenidoğan Çetesi skandalı, sağlık sistemindeki çürüme ve çöküşün yol açtığı çeteleşmeyi açık olarak ortaya koymuştur. Komisyon toplantılarında elde edilen bilgiler çeteleşmenin yalnızca Yenidoğan çetesi olarak adlandırılan suç örgütüyle sınırlı olmadığını da göstermektedir. Bu skandalın arkasında AKP tarafından 2003 yılında uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Programının sağlık sistemini ticarileştirmesinin büyük payı bulunmaktadır. Sağlık sisteminin çeteleşmeye yol veren özellikleri titizlikle incelenmeli, sorumlular kesinkes cezalandırılmalıdır. Ülkemizin kamucu, eşit, ücretsiz, erişilebilir ve nitelikli bir sağlık sistemine ihtiyacı vardır.”