CHP Kahramanmaraş Milletvekili Öztunç, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, 6 Şubat depremlerinde toplumun her kesiminden olduğu gibi çok sayıda polis ve askerin de yaşamını yitirdiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş Edirne'den, Tokat'tan, Trabzon'dan deprem bölgesinde, Adıyaman'da, Hatay'da, Maraş'ta görev yapıyor bu insanlar ve deprem olmuş yaşamını yitirmişler. Bu askerlerimiz maalesef şehit olarak kabul edilmiyorlar. Polis Kahramanmaraş'ta, Hatay'da tatil için mi bulunuyordu? Turistik gezi için mi bulunuyordu? Zevkine mi gelmişlerdi? Hayır. Görevli gelmişlerdi. Görev yapıyorlardı. Bu insanları şehit olarak kabul etmeyeceğiz de kimi kabul edeceğiz Allah aşkına? AK Parti sıralarında polis kökenli, emniyet kökenli, asker kökenli milletvekilleri var. Ya Allah aşkına bari sizler silah arkadaşlarınıza sahip çıkın. Deprem nedeniyle yaşamını yitiren polislerin, askerlerin şehit kabul edilmesi gerekmektedir. Bir madde ilave edin buraya, bunu çıkartalım. Ya da hani sürekli siz torba yasa getiriyorsunuz, bir torba yasanın içerisine koyun. Hep birlikte bunu çıkartalım ve bu mağduriyeti giderelim."
"Bir buçuk yıldır faiz işlemeye devam ediyor"
Öztunç depremden sonra canını kurtarmak için bölgeden kaçmaya çalışan yurttaşlara trafik cezaları kesildiğini anlatarak, şunları söyledi:
"6 Şubat depreminde yaşamını kurtaran, çoluğunu çocuğunu bir şekilde arabaya bindirip deprem bölgesinden kaçmaya çalışan on binlerce, yüz binlerce yurttaşımız vardı. İnsanlar o anda 'acaba radara girer miyim, trafik cezası yer miyim, trafiğe dikkat edeyim' derdine düşmedi. Çünkü her yer yıkılmış. Anası babası ölmüş, Maraş'tan Kayseri'ye, Ankara'ya, İstanbul'a, İzmir'e nereye kendilerini atabildilerse attılar. Bir buçuk yıl sonra ne oldu biliyor musunuz? Bu insanlara trafik cezası geldi. Bir buçuk yıl sonra faiziyle hala geliyor. Ya vicdan olmaması gerekiyor. Bu konuda da bir düzenleme yapılması gerekiyor. Bu mağduriyeti de gidermemiz gerekir."
"Sağlam binalar neden yıkılıyor?"
Öztunç deprem bölgesinde hasar almayan ve güçlendirme çalışmalarının yapıldığı binaların rezerv alan sebebiyle yıkılmaması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Depremden sonra ilk zamanlarda gelindi bakıldı el fenerleriyle. Ağır hasar, orta hasar, az hasarlı raporlar verildi. Sonra birtakım düzeltmeler yapıldı. Orta hasarlı mal sahiplerine devlet ‘siz burayı güçlendirin ve oturun içerisine' dedi. Vatandaş gitti borç harç, zaten her şeyini kaybetmiş kredi çekti, orta hasarlı evinin tamiratını yaptırdı, tadilatını yaptırdı. Aradan birkaç ay geçti, şimdi diyor ki devlet, ‘hayır kardeşim yıkacaksın.' Etmeyin, eylemeyin. Madem bu evi yıkacaksınız, niye yaptırdınız? Niye güçlendir dediniz? Bürokrasi mi bunu belirliyor, bürokrasi mi bunun kararını veriyor. Bu mağduriyetin de giderilmesi gerekiyor.
Yüz apartman var 95’i yıkılmış, 5'i sağlam. Az hasarı bile yok. Milli servet, niye yıkıyorsun? Yıkma bunu kardeşim, kalsın. 20-30 daire var, dükkan var. Zaten yıkılmış her taraf bari bu kalsın. Yan taraflarını yap. Eyvallah. Hayır diyor. ‘Biz rezerv alanı ilan ettik bu yıkılacak.’ Adamını bulan geliyor. İl, ilçe başkanı AK Parti'den. Gidiyor devreye adam sokuyor, kendi binasını kurtarıyor. Yatay geçiyor, bir bina rezerv alanında öbür bina rezerv alanının dışında. Niye? Rezerv alanının dışına çıkarttılar. AK Parti ilçe başkanının yeğeninin, akrabasının ya da başka türlü halledilmiş işlerle dönüyor. O yüzden bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor."
