Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda; "Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin görüşmelerinde yaptığı konuşmada, 28'inci maddede yer alan, iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolu için prim oranlarının belirlenmesi yetkisinin cumhurbaşkanına devrinin anayasal ilkelerle çeliştiğini belirtti.
"Yasama yetkisinin yürütme organına devri ciddi sorunları beraberinde getirir" diyen Genç, sosyal güvenlik prim oranlarının artırılmasının gerekçesini sordu.
Düzenlemenin daha şeffaf bir şekilde ele alınması gerektiğini vurgulayan Genç, "İş kazaları ve meslek hastalıkları işçilerin yaşamlarını ve sağlıklarını doğrudan etkileyen ciddi konulardır ve bunları çözmek adına atılan adımların da adil ve makul olması gerekmektedir. Sigorta prim oranlarının artırılması istihdamı olumsuz etkileyebilecektir. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için bu tür prim artışı büyük maliyetler doğurabilir" dedi.
CHP'li Genç'in konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
“İş kazası ve meslek hastalığı sigortası prim oranının yüzde 2'den yüzde 2,25'e çıkarılmasını öngören bu düzenlemenin gerekçesi açık bir şekilde belirtilmemiştir. Anayasa Mahkemesi’nin sosyal güvenlik hakkına yönelik sınırlamalarının kamu yararına ve ölçülü olması gerektiğine dair kararını dikkate aldığımızda bu prim artışının neden gerekli olduğuna dair bir açıklama yapılmamıştır. Sigorta prim oranlarının belirlenmesi devletin yükümlülüğü ve sorumluluğundadır ancak bu oranların artırılması ya da azaltılması yetkisinin cumhurbaşkanına devredilmesi sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
"Tedbirler ve denetimlerin artırılması gerekiyor"
Bu teklifle iş kazası ve meslek hastalığı sigortası prim oranının artırılması işverenler üzerinde ek bir mali yük getirecektir. Bu yükün işletmeler üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulmalı daha kapsamlı analizlerle hareket edilmelidir. Ayrıca, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi için devletin alacağı tedbirler ve denetimlerin de artırılması gerekmektedir.
"İktidarın işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki sorumsuz tutumunu defalarca gördük"
Burada asıl endişemiz, iktidarın popülist ve keyfî uygulamalarının devam ediyor olmasıdır. Cumhurbaşkanına verilen bu sınırsız yetki yasama organının etkisizleştirilmesi anlamına gelmektedir. Halkın temsilcisi olan bizlerin yetkilerinin bu şekilde gasp edilmesi demokrasimiz açısından da sıkıntılı bir durumdur. Bu tip çalışmalarda iktidar gücünü daha da merkezîleştirerek denetim ve denge mekanizmalarını zayıflatmaktadır. İktidarın işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki sorumsuz tutumunu defalarca gördük: Soma'da, Ermenek'te, Torunlarda. Bu kazaların ardından yapılan göstermelik açıklamalar gerçek çözümlerden ne kadar uzak olunduğunu gözler önüne sermektedir. Daha üç gün önce 15 yaşında bir evladımızı iş kazası sebebiyle kaybettik.
"Düzenleme daha şeffaf ve adil bir şekilde ele alınmalı"
Teklifin gerekçesinin daha net bir şekilde açıklanması ve prim oranlarının belirlenmesi sürecinde yasama organının yetkisinin korunması gerekmektedir. Ayrıca iş güvenliği politikalarının etkinleştirilmesi ve denetimlerin artırılması, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi için hayati öneme sahiptir. Anayasa'ya aykırı olan bu düzenlemenin daha şeffaf ve daha adil bir şekilde ele alınması hem işverenlerin hem de çalışanların haklarının korunması açısından büyük önem arz etmektedir.”