CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, iktidarın ekonomi politikasını eleştirerek, “KOBİ’lerin kredi borçları 4 trilyon lirayı aşarken, çiftçinin borcu ise 768 milyar liraya yükseldi. Ekonominin bel kemiği esnaf ve çiftçi borç yükü altında adeta iflasın eşiğine getirilmişken, hükümet yalnızca seyrediyor. Vatandaş bankaların karını artırmaktan başka bir şey yapamıyor. Bu düzenin adı 'Halka yük, zengine servettir'” dedi.

CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, iktidarın uyguladığı ekonomi politikaları ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Genç, küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) kredi borçlarının 4 trilyon lirayı aştığını, tarım sektörünün ise bankalara olan borcunun 768 milyar liraya yükseldiğini belirterek esnaf ve çiftçinin iflasın eşiğine getirildiğini ifade etti. Genç’in açıklaması şöyle:

"Enflasyon beklentileri aşmış durumda, halkın cebindeki yangın büyüyor"

''Ekonomideki tablo, eylül ve ekim aylarındaki enflasyon verilerinin de gösterdiği gibi giderek kötüleşiyor. TÜİK’e göre, eylül ayında enflasyon yüzde 2,97 oranında artarak yıllık yüzde 49,38 seviyesine ulaştı. Ekim ayında ise TÜİK, enflasyonun aylık %2,88 artarak yıllık %48,58 olduğunu açıkladı. Her iki ayda da enflasyon beklentileri aşmış durumda ve halkın cebindeki yangın büyüyor. İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı ücretliler geçinme endeksi ve yıllık enflasyon verileri gösteriyor ki, halkın maaşları enflasyon karşısında eriyor.

"Her geçen gün alım gücü düşüyor, maaşlar eriyor, faturalar kabarıyor"

ENAG verileri ise çok daha çarpıcı. Eylül ayında enflasyon yüzde 5,34 artarken yıllık bazda yüzde 88,63’e ulaştı. Ekim ayında ise ENAG, enflasyonun yüzde 5,57 artarak yıllık yüzde 89,77’ye yükseldiğini bildirdi. TÜİK yüzde 48,58 derken, ENAG yüzde 89,77 diyorsa burada gerçeklerin saklanmaya çalışıldığını görmek zor değil. Resmi ve bağımsız veriler arasındaki uçurum, halkın yaşadığı enflasyonun boyutunu gözler önüne seriyor. Her geçen gün alım gücü düşüyor, maaşlar eriyor, faturalar kabarıyor.

"KOBİ’lerin borcu 4 trilyon liraya, çiftçinin borcu ise 768 milyar liraya yükseldi"

Küçük ve orta boy işletmelerin (KOBİ) kredi borçları 4 trilyon lirayı aşmış durumda, tarım sektörünün bankalara olan borçları ise 768 milyar liraya yükseldi. Ekonominin bel kemiği olan esnaf ve çiftçi bu borç yükü altında adeta iflasın eşiğine getirilmişken, hükümet yalnızca seyrediyor. Vatandaş borç, enflasyon ve geçim derdine mahkum edilmiş durumda. Bireysel kredi ve kredi kartı borçları 3,6 trilyon lirayı buldu, Ocak-Eylül döneminde bu borçlara ödenen faiz yüzde 200’e yakın artarak 605,9 milyar liraya çıktı. Halk, yalnızca yaşamak için bankaların insafına bırakıldı. Borç üzerine borç biniyor, vatandaş bankaların kârını artırmaktan başka bir şey yapamıyor. Bu düzenin adı ‘Halka yük, zengine servet’tir!

"KKM, yalnızca sermaye sahiplerini koruyor, vatandaş ise kuru soğana muhtaç bırakılıyor"

‘Kur Korumalı Mevduat’ (KKM) politikasının maliyeti devlet hazinesine ağır darbe vurdu. 2024 yılında getirdiği yük hala gizlenen bu sistem, Hazine’yi ve Merkez Bankası’nı felç etmiş durumda. Dövize dayalı bu mevduat sistemine rağmen, döviz kuru hız kesmiyor; TL’nin değeri erimeye devam ediyor. Bu sözde koruma, yalnızca sermaye sahiplerini koruyor, vatandaş ise kuru soğana muhtaç bırakılıyor. Bu düzen, doların yükselmesine karşı duramadığı gibi, Türk Lirası’nın değerini erimekten de koruyamıyor.

"7,7 milyon yeni icra dosyası açıldı"

Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Sorokin, Türkiye'nin enerjide merkez ülke olmasının önemini vurguladı: Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Sorokin, Türkiye'nin enerjide merkez ülke olmasının önemini vurguladı:

İcra dairelerinde milyonlarca dosya birikti, 2024 yılı başından bu yana 7,7 milyon yeni icra dosyası açıldı. İnsanların evlerine, maaşlarına haciz geliyor; borç içinde kıvranan milyonlar icra dairelerinin kapısında çaresizce bekliyor. Bu tablo, halkın geçim mücadelesinde nasıl yalnız bırakıldığını, iktidarın bu acı tabloya nasıl sessiz kaldığını göstermiyor mu?

"Toplam mevduatın yüzde 76’sı milyonerlerin elinde"

Türkiye’deki toplam mevduatın yüzde 76’sı yalnızca milyonerlerin elinde. Bu ne demek? Bu, halkın alın terinin, geçim derdinin bir avuç zengine akması demek. Vatandaş mutfakta yangınla uğraşırken, milyonerlere servet katmak hangi vicdana sığar? İktidar bu tabloya göz yummuş, halkı bir avuç zenginin çıkarları için gözden çıkarmıştır."

Editör: Ziya Burak Erol