CHP Parti Meclisi Üyesi Ali Abbas Ertürk hakkında CHP Aksaray İl Başkanı olduğu dönemde bir televizyon programında AK Parti Milletvekili İlknur İnceöz hakkındaki yolsuzluk iddiasıyla ilgili sözleri nedeniyle cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla dava açıldı. Bugün Aksaray Adliyesi'ne gelen CHP PM Üyesi Ali Abbas Ertürk, CHP İl Başkanı Bilal Özdemir ve avukatlar, konuya ilişkin açıklama yaptı.
“Siyasi bir partinin il başkanı, iktidarı eleştirdiği için dava ediliyorsa hukuk devletinin geldiği nokta vahimdir”
CHP Aksaray İl Başkanı Bilal Özdemir, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 25. maddesi düşünce özgürlüğünü teminat altına alır. Türkiye'de düşünmek özgür ve serbest. İfade özgürlüğüne uyması gereken yargı mensupları, cumhuriyet savcıları ki umarız hakimler daha duyarlı davranır, açılan davadan sonra temel hak ve özgürlükleri dikkate alır. Sonuçta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmış özgürlükten dolayı sadece siyasi bir partinin il başkanı olduğu için, iktidarı eleştirdiği için bir kişi hakkında dava açılıyorsa gerçekten hukuk devletinin geldiği nokta hepimiz için özellikle basın mensupları için gerçekten vahimdir” dedi.
“Siyasi pislikleri ve yolsuzlukları aklayan İlknur İnceöz’e diyet borcunuzu ödemeye devam ediyorsunuz”
Aksaray’da il başkanı olduğu dönemde büyük bir yolsuzluk dosyasını ortaya çıkardığını belirten Ali Abbas Ertürk ise şunları ifade etti:
“TMSF tarafından el konulan bir çiftliğin ve çok sayıda büyükbaş hayvanın bulunduğu tesise, AK Parti'nin o dönemki milletvekili İlknur İnceöz tarafından el konulduğunu ve gasp edildiğini bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurmuştuk. Konuk olduğum bir ulusal televizyon kanalında canlı yayında Cumhurbaşkanı’na seslenerek, ‘Sizin milletvekilinizi doyuramıyoruz, milletvekiline nasıl bir diyet borcunuz var da bu kadar yolsuzluğa rağmen buna sahip çıkıyorsunuz’ ifadelerini kullanmıştım. Buradan Sayın Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum, bol miktarda avukat temin etsinler. Çünkü bu tür eleştiriler dava konusu olacak. Sayın İlknur İnceöz 17-25 Aralık'taki yolsuzluk aklama komisyonunun üyesidir. 4 bakanın suçüstü yakalandığı, Cumhurbaşkanı’nın oğluyla ‘Paraları sıfırla’ diye konuştuğu ve ülke tarihine en büyük yolsuzluk dosyası olarak geçen olaylarda aklama komisyonu üyesi olarak ismi geçen İlknur İnceöz, daha açık ifade ile o komisyonda siyasi pislikleri ve yolsuzlukları aklayan İlknur İnceöz'e diyet borcunuzu ödemeye devam ediyorsunuz. O gün canlı yayında dile getirdiğimiz her cümlenin arkasındayız. Hiçbir iddiamız bizim asılsız çıkmamıştır ki o günkü açıklamamızdan sonra çiftliğin mağdur vatandaşını aradım ve çiftliği zararıyla birlikte devraldığını öğrendim. Dolayısıyla o açıklamamız o kadar haklıydı ki milletvekili gasp ettiği çiftlikten çekilmek zorunda kalmıştır."
“Bir ülkenin adliye koridorlarında muhalif siyasetçiler dolaşıyorsa ülkedeki rejimin adına kimse demokrasi diyemez”
Açılan davanın hukuki değil siyasi bir dava olduğunu vurgulayan Ertürk, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve yerel siyasetçilere açılan davalar gösteriyor ki siyaset hukukun üstüne çökmüştür. Eğer bir ülkede adliye koridorlarında muhalif siyasetçiler, gazeteciler, muhalif düşünen vatandaşlar dolaşıyorsa o ülkedeki rejimin adına hiç kimse demokrasi diyemez. Böylesi rejimler dikta rejimidir, Orta Doğu'da örneklerine çokça tanıklık ettiğimiz Baas rejimidir” diye konuştu.
“Bir kelime eksik söylemeyeceğiz, bir adım geri atmayacağız, bir santim eğilmeyeceğiz”
Bu tür davalardan korkmadıklarını, sinmeyeceklerini ve geri adım atmayacaklarını söyleyen Ertürk sözlerine şu şekilde devam etti:
“Doğru bildiğimizi savunmaya, Aksaray halkı ve Türk halkının çıkarlarını savunmaya, ana muhalefet partisi ve CHP'li olarak bedeli bize ne olursa olsun duruşumuzu sürdürmeye devam edeceğiz. Genel Başkanımız Özgür Özel'in de söylediği gibi bir kelime eksik söylemeyeceğiz, bir adım geri atmayacağız, bir santim eğilmeyeceğiz. Bir yerde karanlık ne kadar koyu ise aydınlık o kadar yakındır. Şu an enkazında boğulan hükümet, muhalefeti susturarak bu tip pislikleri gizleme yoluna tenezzül ediyor ise bu durum çok vahimdir. Bizim ortaya çıkardığımız yolsuzluk iddiaları sonunda bizi haklı gören adalet, yolsuzluğa maruz kalan mal sahibine mallarını verirken malını almaya geldiğinde jandarmanın müdahalesiyle karşılaşıyor. Haksız hukuksuz bir şekilde rant sağlamak için milletin çocuğu olan jandarmayı, vatandaşla karşı karşıya getirmeyin diye bir cümlem var. Bu dava aslında ilk önce şahsıma Jandarma Genel Komutanlığı tarafından açıldı. Türk ordusunu aşağılamak ve hakaret etmek suçundan, daha sonra sanırım 'buradan bir şey çıkartamayız’ denilerek aynı dava cumhurbaşkanına hakaret davasına çevrildi. Bu iddianameyi hazırlayan savcının hukuk fakültesini bitirip bitirmediği, derslerine devam edip etmediği, hukuk bilgisinin olup olmadığının araştırılmasını istirham ediyorum. Bu durum cezaya suç uydurma davası. Biz bunu önemsemiyoruz ama ülkemizin içinde bulunduğu duruma üzüntü duyuyoruz."