CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Sivas Katliamı’nın 31'inci yıl dönümü olduğunu anımsatan Başarır, "31 yıl önce Madımak da büyük bir insanlık suçu işlendi. Adalet istedik, adaleti bekledik ama maalesef ki 31 yılın sonunda Sivas davası zaman aşımı sebebiyle düştü. Biz bir insanlık suçu olduğunu söyledik ama Sivas'ın sanıklarının, gerçek faillerinin büyük çoğunluğu mevcut iktidar döneminde bir anlamda aklandı. Mevcut benzer birçok dava insanlık suçu sebebiyle zaman aşımına uğramazken, Sivas davasını zaman aşımından düşürdüler. CHP olarak adalet tecelli edinceye kadar, 'Cumhuriyet burada kuruldu, burada bitecek' diyen bu barbarları cezalandırıncaya kadar bu mücadelemiz sürecek, bu işin peşini bırakmayacağız" dedi.
"Bu davada tetikçilerin değil, arka plandaki siyasetçilerin ve faillerin yargılanmasını istiyoruz"
Öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in davaya çelik yelekle katılmak zorunda kaldığını belirten Başarır, "Ankara'nın göbeğinde bir akademisyen, bir siyasetçi planlı ve tasarlanarak öldürüldü. Dün ilk davayı gördük. Yaklaşık olarak 16 ay sonra iddianame, 19 ay sonra ilk mahkemeye çıktılar. Sinan Ateş'in eşi, çocukları mahkeme salonuna çelik yelek giyerek gelmek zorunda kaldılar. Bu, ülkenin geldiği noktayı gösteriyor. Bu bir utanç meselesidir. Davada konuşulanlar, ifadeler, sanıkların ifadesine baktığımız zaman sıradan bir cinayet gibi mahkemeye, Türkiye'ye anlatılmak isteniyor. Oysa herkes biliyor ki, bu bir siyasi cinayet. Biz bu davada tetikçilerin değil, arka plandaki siyasetçilerin ve faillerin yargılanması, cezalandırılmasını istiyoruz, onların ortaya çıkmasını istiyoruz" ifadelerinde bulundu.
"Mahkeme bir anlamda İŞİD'i akladı"
10 Ekim Ankara Garı katliamı davasında insanlık suçundan sanıkların beraat etmesine tepki gösteren Başarır, "Bir anlamda bu mahkeme ve bu anlayış IŞİD'i akladı. Bu davanın, bu dosyanın, bu faillerin, bu suçun eyleminin insanlık suçu olduğu konusunda dünyada ve ülkemizde hiçbir tartışma yok. Ama utanarak, üzülerek, gerçekten bu kararı kınayarak söylüyorum; burada insanlık suçundan beraat kararı verilmesi, tüm ülkenin, tüm yurttaşlarımızın, kaybettiğimiz yurttaşlarımızın ailelerinin adalet ve vicdanını zedelemiştir" değerlendirmesinde bulundu.
Başarır, kabinedeki iki bakanın değişmesine ilişkin ise şunları kaydetti:
"Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki gitti, siyaseti bırakıp aile vakfında çalışacağını söyledi. Aslında çok zorlanmayacak yeni işinde, zaten bir anlamda aile vakfı gibi görülen bir kabinede görev yapıyordu. Ama yerine kim geldi? Joker Bakan Murat Kurum geldi. Peki, bu Murat Kurum gitti geldi, gitti geldi... Kim bu Murat Kurum? Kanal İstanbul'un en coşkulu savunucusu; Salda Gölü'ne iş makinelerini sokan bakan, Kuzey Ormanlarını imara açan bakan ve imar affını bu ülkeye getirerek depremin en büyük sebeplerinden bir tanesi. Şimdi bu bakanı getiriyorsunuz, İliç faciasının bize göre en büyük faillerinden bir tanesi, hâlâ toprak altında işçilerimiz var ve onlar oradayken bunun sebebi olan bakanı tekrar göreve getiriyorsunuz. Bunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyoruz. Hiçbir şeyi başaramamış, hep kaybetmiş, hep kaybetmiş, yeteneksiz ve bu ülkenin çevresine, doğasına, insanına zarar vermiş bir bakanı tekrar göreve getiriyorsunuz. Mehmet Özhaseki geliyor, sonra yerine Murat Kurum geliyor, Sonra Murat Kurum gidiyor, tekrar Özhaseki geliyor, sonra o gidiyor, Murat Kurum geliyor... Şimdi dönüşümden anladıkları bu mu? Bizim dönüşümden anladığımız, kentsel dönüşüm, binaların yenilenmesi. Ama Cumhurbaşkanı herhalde dönüşümden bu bakanların birini getirip, birini götürüp, birini getirmesi. Akıl karı bir şey değil... Yine Sağlık Bakanı gitti. Bu iki bakanın ortak özelliği -herhalde üç hafta önce burada sizinle paylaşmıştık- jetgiller ailemizin iki tane kıdemli üyesiydi, ikisini kaybettik, ikisi ayrıldı, yerine başka bir bakan geldi. Ama son olarak şunu söyleyeyim. Bu bakanlar ya da diğer gidecek olan bakanlar; kim gider kim gelir bilmem ama bu sistem devam ettiği sürece çok bakan gider, o tek adam orada kalır, bu huzursuzluklar, yanlışlar devam eder."
"Bu ülkede çarşıya, pazara gidiyor musun?"
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "Türkiye’de asgari ücret düşük değildir. Biz AK Parti hükümetleri döneminde asgari ücreti büyümenin üzerinde arttırmışız" sözlerine tepki gösteren Başarır, şunları söyledi:
"Mehmet Şimşek çıkmış, 'asgari ücret yüksek' demiş. Kimse kusura bakmasın, sert konuşacağım. Utanmaz adam! 17 bin 2 lirayla gel bakalım bir ay yaşa. Yaşayabilir misin? Bu ülkede çarşıya, pazara gidiyor musun? Ev kirasını biliyor musun? Daha yeni elektrik faturasına yüzde 38 geldi. Enflasyon oranlarını biliyor musun? ‘Asgari ücret yüksek...’ E düşür o zaman, düşür! Anlamakta güçlük çekiyoruz. Arkadaşlar biz çağrı yapıyoruz: Gelin bu temmuzda emekliye ve işçiye zam yapalım, açlık sınırının üzerinde zam yapalım; bu insanlar temmuzu, ağustosu, yazı ocağa kadar ayları sefalet içerisinde geçirmesin; pişkince bu ülkenin bakanı çıkıyor, 'asgari ücret yüksek' diyor. Utanç vericidir. Ben 85 milyona havale ediyorum kendisini" şeklinde konuştu.
"Bayraklarımızın sistematik olarak bazı karanlık el ve gruplar tarafından alçakça saldırıya uğraması kabul edilemez"
Kayseri’de yaşanan çocuk istismarı nedeniyle gerilimin arttığını, Suriye’de de sistematik saldırıların başladığına işaret eden Başarır, şunları dile getirdi:
"Kayseri'de maalesef çok üzüntü verici bir olay yaşadık. Suriyeli bir şahıs, küçük bir çocuğa tacizden gözaltına alındı ve Kayseri'de bu olayla ilgili halkın tepkisiyle karşılaştık. Valilik, Kayseri Valisi yaptığı açıklamada küçük çocuğun da Suriyeli olduğunu söyledi. Öncelikle valiye şunu söylemek isterim: Sayın Vali, burası Türkiye Cumhuriyeti. Burada tacize uğrayan bir çocuğun uyruğu tartışılmaz. Hangi uyrukta olursa olsun bir çocuğu taciz etmek suçtur, ahlaksızlıktır, alçaklıktır. Ama bu ülkede bir valinin bunu söyleyebilmesi utanç meselesi. O vali istifa etmeli. Bu olaylardan sonra bu olaylara tepki veren yurttaşlarımızı, ki ben CHP Grubu olarak onları sağduyuya davet ediyorum, CHP Grubu olarak sığınmacıların büyük bir sorun olduğunu ve bu sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğini ve çözeceğimize de söz veriyorum ama sağduyu çağrımızı yeniliyoruz. Ancak bu olaylardan sonra Suriye'nin kuzeyinde bayraklarımızın sistematik olarak bazı karanlık el ve gruplar tarafından alçakça saldırıya uğraması kabul edilemez. Kıbrıs olaylarından bugüne kadar böyle bir şeyi gördüğümüzü hatırlamıyorum ben. Siz kimsiniz? Biz bu grubu eleştirdiğimiz zaman, bunları beslemeyin, Suriye'yi karıştırmayın, bunları eğitmeyin, bunlara güç vermeyin dediğimiz zaman bu ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne demişti? ‘Onlar Kuvayi Milliye ruhuyla toplanan gruplardır’ demişti. Sayın Erdoğan; Kuvayi Milliye bu ülkenin bayrağı için canını vermiştir. Kuvayi Milliye grupları bu ülkede Kurtuluş Savaşı'nı vererek bu bayrağı, bu sınırları, Misak-i Milli sınırlarını oluşturmuştur. Senin maalesef ki Kuvayi Milliye'den anladığın bu. Onlar bu bayrak için canını vermiştir, senin beslediğin gruplar benim bayrağımı yırtmıştır. Çıkıp bunun hesabını vermelisin. O gün bunları söylediğimiz için biz suçlu, hain ilan edildik. Ama o gün senin desteklediğin bu gruplar bugün bayrağı yırtıyor, bayrağı yakıyor, kamyonlarımızı kundaklıyor ve şoförlerimizi yaralıyor. İşte bu ülkede sayısını bile bilmediğimiz milyonlarca sığınmacı hemen Suriye'nin kuzeyinde en küçük olayda şoförlerimizi, bayraklarımızı, araçlarımızı kundaklayan ne olduğu belirsiz bir grup ve buna seyirci kalan bir Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı... Kuvayi Milliye, bayrak, asker, şehit kelimesini alırken bir değil bin kez düşünmeniz gerekiyordu. İşte 2024'te o gün söylediğimiz her şey gerçek oldu. Bu utancı bu ülke hak etmiyor. Bu ülkenin bayrağına açıkça müdahale ediliyor, yırtılıyor, yakılıyor, arabalar yakılıyor, şoförlerimiz, vatandaşlarımız darp ediliyor, canını zor kurtarıyor; Dışişleri Bakanı elinden gelse bunu yapanları koruyacak bir sakinlikte açıklama yapıyor... Yazıklar olsun, yazıklar olsun!"
Türkiye’nin bu yaşananları hak etmediğini kaydeden Başarır, "Daha acı bir olayla karşılaşıyoruz; bir yerde bayrağımız yırtılıyor, bir yerde insanlarımız, şoförlerimiz, yurttaşlarımız darp ediliyor, bir anlamda saatlerce rehin alınıyor. Bugün büyük, önemli bir milli maç var, Avusturya ile oynuyoruz -ki milli takımımıza yürekten başarı diliyorum CHP Grubu olarak- Kayseri'de, Konya'da birçok yerde toplu halde milli maç izlenmesi yasaklanıyor. Neden? Neden?.. Kimse merak etmesin, 85 milyon barbar değildir. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları bayrağını eline alır, o maçı seyreder, medeni bir şekilde kutlar" ifadelerine yer verdi.
Yurttaşların sakin olması gerektiğini dile getiren Başarır, "Bu sebeplerden dolayı bir kez daha yurttaşlarımızı sakin olmaya davet ediyoruz, sığınmacı sorununu seçim olduğu tarihten hemen sonra çözmeye, emin adımlarla çözmeye söz veriyoruz" diye konuştu.