CHP’li Başarır, randevularını iptal eden Adalet Bakanı Tunç'a tepki gösterdi
Haber Merkezi - CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP İzmir Milletvekili Deniz Yücel, CHP Muğla Milletvekilleri Gizem Özcan, Cumhur Uzun, CHP İzmir Milletvekili Gökçe Gökçen, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’den oluşan CHP heyeti, hapse girmesi söz konusu olan gazeteci Barış Pehlivan’ın durumunu görüşmek üzere Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan randevu aldı. Ancak bugün için verilen randevu Bakan Tunç tarafından iptal edildi.
Konuya ilişkin TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Başarır, Tunç’ın görüşmeye yarım saat kala randevuyu iptal ettiğini belirterek şunları söyledi:
“Sebebini anlamadığımız bir şekilde, görüşmeye dakikalar kala çok önemli bir işi olduğunu söyleyerek Adalet Bakanı görüşmeyi iptal etti. Biz kendisiyle gazeteci Barış Pehlivan’ın durumunu, onun uğramış olduğu adaletsizliğini ama onun özelinde birçok yurttaşımızın uğrayacağı bir adaletsizliği konuşacaktık. Ama sebepsiz devlet nezaketine uymayan bir şekilde sayın bakan görüşmeyi iptal etti. Bugünkü görüşmenin konusu adalet arayışıydı. Ben buradan sormak isterim, sayın Adalet Bakanı’na. Adaletten daha önemli ne gibi bir işi vardı? Bizzat CHP’nin grup başkanvekili olarak Bizzat CHP’nin grup başkanvekili olarak kendisini aradım, durumu anlattım ve randevu istedim. O da telefonu kapatmadan randevusuna bakarak, çarşamba saat 12:00’de arkadaşlarımızla birlikte görüşebileceğini söyledi. Biz de o saatte hazır olduk ve 30 dakika kala randevu iptal oldu.
Yola çıkmış olsak, Adalet Bakanlığı’nın kapısında, 6 milletvekili kapıya bakarak geri dönecektik. Bu olmamalı. Eylem yapanları eleştiriyorlar, terörist oluyor. Adaletle ilgili çok teknik bir konuda, Türkiye’yi ilgilendiren bir konuda istişare etmek istiyoruz, durumu anlatmak istiyoruz, kapılar kapanıyor. Muhalefet ne yapacak? Ben bunu 85 milyona sormak istiyorum.”
Pehlivan’ın dosyası hakkında bilgi veren Başarır, Pehlivan’ın infazını dışarıda geçirmesi için yaptığı başvuruya infaz hakimliğinin bu hakkı olumsuz yanıt vermesini eleştirdi. Başarır, koronavirüs pandemisi süresinde yapılan infaz düzenlemesiyle bazı mahpusların dışarıya çıkarıldığını ve bu dışarıya çıkışlar konusunda da infaz hakimliğine taktir yetkisi verildiğini ifade ederek, bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu ve hakime bu kadar geniş taktir hakkı verilemeyeceğini belirtti. Başarır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yasa, covid sebebiyle denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanan, yani bir anlamda tahliye edilen, infazını dışarıda geçirecek olan yurttaşlarımıza, hakkında bir dava açıldığı taktirde hakimin uygulamaya bileceğini, böyle bir taktir hakkını getirdi. Bugün Barış Pehlivan özelinde bir gerçek ortaya çıktı. Sadece Barış Pehlivan değil, 3 ay sonra da Murat Ağırel’in böyle bir durumu gelecek. Biz Adalet Bakanı’na şunu söyledik, ‘Hakimlere böyle bir konuda böyle bir taktir hakkı veremezsiniz.’ Masumiyet ilkesine aykırıdır. Herkesin anlayacağı şekilde şöyle açıklayım: 6 ay cezası kaldı. Denetimli serbestlik hükümleri onun için bir hak, covid tedbirlerinden dolayı. Ama hakkında bir dava açıldığı için, sen ona bunu ‘Uygulamıyorum’ dedin ve 6 ay cezaevine aldın. O yargılandığı davadan da 1 yıl sonra beraat etti. Ne olacak bunun durumu? Özür dileyecekler, çünkü özür dilemeye yargı konusunda çok alışkın bir iktidar var. Olacak şey mi bu? İşte biz bu yüzden Anayasa Mahkemesi’ne götürdük. Bu konunun düzeltilmesi, bu konunun büyük sıkıntılar yaratacağı için Adalet Bakanın randevu aldık. Tüm taleplerimizi görmezden geldiler. Şimdi 15 Ağustos’ta Barış Pehlivan cezaevine girecek. Ben buradan karar verecek infaz hakimine, Adalet Bakanı’na, adalete bir parça inancı olan tüm hukukçulara sesleniyorum. Bu yanlış bir karar. Hakime kimin cezaevine girip girmeyeceğini, kimin denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı konusunda taktik hakkı verirseniz, işte nasıl uygulandığını görürsünüz.”
Başarır, FETÖ’den yargılanan Ergenekon davasının hakimlerinden Hasan Hüseyin Özese’nin 10 yıl ceza alasına karşın 7 yılını yattıktan sonra tahliye edildiğine dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Bir örnek vermek istiyorum, nasıl uygulanıyor. Ergenekon kumpasında 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olan Hasan Hüseyin Özese 10 yıl ceza alıyor. Nisan ayında tahliye için başvuruyor bu haklardan yararlanmak için reddediliyor ama bir bakıyoruz bugün tahliye kararı veriyor. Yani Ergenekon gibi Türk hukuk tarihine kara bir leke olarak geçen, FETÖ ile beraber bu ülkenin kahraman askerlerine, milletvekillerine, aydınlarına, gazetecilerine kumpas yapan bir hakim 10 yıl ceza alıyor, o dışarıda ve Barış Pehlivan cezaevine giriyor. Tam da bunu anlatmak istiyorum. Ceza yargılamasında hakime taktir hakkı veremezsiniz. Bir kararı herkese eşit ve aynı uygulamak zorundasınız. Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, demokratik bir devlette böyle bir madde ve böyle bir karar olmaz.
Bizle görüşmeyen Adalet Bakanı’na bir kez daha sesleniyorum. ‘Bizimle görüşüp, görüşmemen önemli değil. Biz senden randevu aldık milletvekilleri olarak. Madem görüşmedin, mevzuata bak. 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanının durumuna ve Barış Pehlivan’ın durumuna bak. Daha sonra Murat Ağırel gelecek ve belki yüzlerce, binlerce vatandaşın durumu gelecek. Bunların durumuna bir bak. Ne yapacağınıza karar verin. Bir dosya için hakimle görüşmesi için filan oraya gitmedim. Yanlış olan bir madde var, bunun sakıncaları ortaya çıktı. Bunu ne yapacaksak, Meclis işte toplanabiliyor, gelin düzeltelim. Bu saçmalık yani, denetimli serbestlikle ilgili açılan bir davada hakime taktir hakkı veren bu madde torba yasa ile Plan ve Bütçe Komisyonu’na geldi. Sen adaleti bu kadar ilgilendiren ceza hukuku, infaz hukuku ile ilgili bir konuyu Plan – Bütçeye getirip torbaya koyarsan, bugün de bu durumu düşersin. Bizle görüşmedin, onu ben bir kenara koyuyorum, 85 milyonun takdirine bırakıyorum. Ama ‘bu yanlışı düzeltin’ diyorum.”
Yorumlar