Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Kılıç, ATBR Başkanı Jones ve beraberindeki heyetle bir araya geldi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Kılıç, ATBR Başkanı Jones ve beraberindeki heyetle bir araya geldi
Haber Merkezi - CHP Genel Başkan Yardımcısı Aysu Bankoğlu, son bir haftada üç çocuğun dini vakıf, cemaat ve tarikatlara ait merkezlerde hayatını kaybetmesi üzerine Meclis araştırması açılması için önerge verdi. Bankoğlu, “Dini vakıf, cemaat ve tarikatların son yıllarda eğitim sistemindeki hakimiyetinin endişe verici düzeyde artması nedeniyle aile ve çocuklar bu yapıların çemberine girmektedir. Tarikatlara aktarılan kamu kaynakları ve bu yapılara eğitim sisteminde ciddi imtiyazlar sunulması ile her geçen gün derinleşen ekonomik kriz ve yoksullaşma sonucu aileler ve çocuklar, ne yazık ki, cemaat ve tarikatlara mecbur bırakılmaktadır" ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aysu Bankoğlu, son bir haftada üç çocuğun dini vakıf, cemaat ve tarikatlara ait merkezlerdeki ölümlerini Meclis gündemine taşıdı. Konuyla ilgili araştırma önergesi veren Bankoğlu'nun ifadesinden satır başları şöyle; "Aileler ve çocuklar cemaat ve tarikatlara mecbur bırakılmaktadır" “Dini vakıf, cemaat ve tarikatların son yıllarda eğitim sistemindeki hakimiyetinin endişe verici düzeyde artması nedeniyle aile ve çocuklar bu yapıların çemberine girmektedir. Tarikatlara aktarılan kamu kaynakları ve bu yapılara eğitim sisteminde ciddi imtiyazlar sunulması ile her geçen gün derinleşen ekonomik kriz ve yoksullaşma sonucu aileler ve çocuklar, ne yazık ki, cemaat ve tarikatlara mecbur bırakılmaktadır. Eğitimin metalaştığı, yoksulluğun arttığı, temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığı bir toplumsal yapıda, çocukların yeterince denetlenmeyen bu merkezlerin eline düşmesi, ülkemizin geleceği açısından ciddi bir beka sorunu haline gelmiştir. Bu merkezlerde çocuklar siyasi propagandalarla ve pedagojiye aykırı şekilde şiddet ve baskıya maruz kaldığı için çok sayıda ölüm, intihar ve cinsel istismar olayları da yaşanmaktadır. Cemaat, tarikat ve dini vakıfların merkezleri ile mali gücü, tabi oldukları izin ve imtiyazlar ve bu merkezlerde yaşanan istismar vakalarının belirlenmesi ve önlemenin yollarının araştırılması gerekmektedir. "Çocuklar yoksulluk ve çaresizlik içinde tarikatlara bir yandan yem ediliyor" Medrese eğitiminin öğrencileri milli eğitim sisteminden uzaklaştırdığı ve öğrencileri okullarını bırakmaya teşvik ettiği de birçok bilimsel araştırmanın konusu olmuştur. Aileler dinin siyasallaşması ve sosyo-kültürel yapıların etkisiyle çocuklarını örgün eğitimden alıp bu tarz merkezlere yollamaktadır. Bu merkezler gerek devlette gerek sivil toplumdaki siyasi güçlerini de kullanarak çocuklara 'bir gelecek tasavvuru' sunmakta ve propagandalarıyla aileleri de ikna etmeye çalışmaktadırlar. Çocuklar yoksulluk ve çaresizlik içinde tarikatlara bir yandan yem edilirken öte yandan beyni yıkanıp insana, emeğe, doğaya, kadına düşman olarak yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu yönüyle yoksullaşma-çaresizlik-tarikatlaşma arasındaki pozitif korelasyonun iktidar mekanizması tarafından bilinçli bir şekilde yönetildiği de görülmektedir. "Bu merkezlerde çocuklar her türlü şiddet ve istismara maruz kalmaktadır" Kamu kaynaklarının bu yapılara aktarılması ve bu yapıların çeşitli imtiyazlarla güçlendirilmesi, sosyal devletin çocukların sağlıklı gelişim, iyi, nitelikli, ücretsiz eğitim alması görevini yerine getirmesinde ciddi engel teşkil etmektedir. Kamu kaynakları eğitimde çocukların beslenmesi, ulaşımı gibi sorunların çözümüne değil, bu yapılara aktarılmaktadır. Kamuya ait konut stoku öğrencilere değil, tarikatlara yurt veya medrese olarak tahsis edilmektedir. Bu ve yukarıda bahsi geçen nedenlerle dini vakıf, cemaat ve tarikatlar FETÖ’nün eğitim ağının üzerine kurulup aynı anlayışla propagandalarına devam etmektedir. Bu merkezlerde geleceğimizin teminatı çocuklar her türlü şiddet ve istismara maruz kalmaktadır. Sosyal devlet, bireylerin kişisel gelişimleri için gerekli eğitim, donanım ve hizmetleri sunmak ve en önemlisi bireylere insan onuruna yakışır bir gelecek sağlamakla yükümlüdür. Bu açıdan hem sosyal devlet anlayışını güçlendirmek hem Milli Eğitim sistemindeki bahsi geçen yanlışlara çözüm bulmak hem de çocuklarımızı korumak amacıyla bir araştırma komisyonunun kurulması ve yukarıda bahsi geçen bu konuların tüm yönüyle araştırılması kamu yararı açısından büyük önem taşımaktadır."