TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda İçişleri Bakanlığı'nın 2025 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor.
Bakan Yerlikaya'nın sunumunun ardından milletvekilleri bütçeye ilişkin konuşuyor. CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda sabah yaşanan olaylara ilişkin şöyle konuştu:
"Eğer, sabahleyin Grup Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır'a bir 'Günaydın' deseydiniz, 'Amacınız nedir?' diye sorsaydınız zaten biz amacımızı size anlatacaktık. Sayın Bakan, dünyanın her yerinde siyasiler, politikacılar protesto edilirler; bu, demokratik bir haktır ve biz de bütün bütçe görüşmeleri boyunca ilgili bakanlıklarda, çeşitli bakanlıklarda bu hakkımızı kullandık ve genelde buradaki arkadaşlarımız da şahittir ki bir dakikayı geçmeyen eylemlerdir bunlar. Sabah yapmak istediğimiz şey de oydu yani en fazla bir dakikanızı alacaktık ancak ona müsamaha göstermediniz, sabredemediniz.
10 gün boyunca Esenyurt Belediyesi'nde barikatlar, barikatların arkasında yüzlerce polis, önünde milletvekilleri, grup başkanvekilleri bir kamu kurumu olan Esenyurt Belediyesi'ne girmemiz sizin tarafınızdan engellendi yani siz bir dakika sabredemediniz, o müsamahayı gösteremediniz, orada 10 gün boyunca saatlerce milletvekilleri beklediler. Bir de 'saldırı' oldu diyorsunuz. Allah aşkına kim saldırdı? Size herhangi fiziki bir saldırı oldu mu? Tam tersini söyleyeyim. Siz bizim üzerimize geldiniz, arkanızda polislerle beraber siz bizim üzerimize geldiniz. Biz kimseye fiziki bir müdahalede bulunmadık, bulunmayız da. Ben sizden bir özür bekliyorum Sayın Bakan, hakikaten özür dilemeniz lazım. Özür dilemeniz lazım, sizden bir özür bekliyoruz."
"Kayyum ataması antidemokratik bir uygulamadır"
Bakırlıoğlu, kayyum atamalarına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
"2016 yılında olağanüstü hal şartlarında, bir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesiyle Belediye Kanunu'nda bir değişiklik yapıldı ve kayyumlar uzunca bir aradan sonra tekrardan hayatımıza girdi. Daha öncesinde de -bildiğim kadarıyla- 80 darbesi döneminde yapılan bir uygulamaydı bu ve buradaki amacın şu olduğu zannediliyordu: O zaman -biliyorsunuz- darbe olmuştu, darbeden sonra parsel parsel satan belediyeler vardı, belediye başkanları vardı, onlara yönelik olacağını biz tahmin ediyorduk ancak incelediğim zaman FETÖ'yle alakalı o dönemde sadece 4 belediye başkanında bu uygulama yapılmış; kayyum atanmadı mı, atanmadı mı onu tam olarak bilmiyorum. Yani her yere sızan, Emniyet’e sızan, okullara sızan, askeriyeye sızan, kışlaya sızan Fethullahçılar siyasete sızamamışlar. Ondan sonra bu, artık rutin bir uygulama haline gelmeye başladı.
Bu uygulama antidemokratik bir uygulamadır, demokrasilerde olmaması gereken bir uygulamadır, insanların seçme seçilme hakları gasbedilmektedir. Ya, burada kimse, kimsenin suç işleme hürriyeti olduğunu iddia etmiyor, böyle bir iddiamız yok, olmaması lazım yani bir belediye başkanı olması suç işlemesini gerektirmez. Ancak uygulamada, yasada sıkıntı var, kayyum uygulamasında sıkıntı var, itiraz ettiğimiz noktalardan bir tanesi bu. Bu işte biraz da keyfiyet var. Sayın Bakanım, Ahmet Özer'den terörist olmaz, çıkmaz.
Çözüm sürecinde İmralı'da Belediye Başkanımız Ahmet Özer akil insan olarak tavsiye edilmiş; o dönemde akil insan olarak görevlendirilen insanlar vardı, şimdi onlar da mı terörist? Yani, neresinden bakarsanız bakın, elinde kalıyor. 2016 yılında kitap yazılmış, bu kitaptan dolayı terörist ilan ediliyor. Ya, terörist ilan edilmenin bu kadar kolay olmaması lazım Sayın Bakan. Yani Türkiye'nin en büyük ilçesinin belediye başkanı sabahın saat beşinde, beş buçuğunda evine zorla girilerek, yatak odasına; eş zamanlı koçbaşıyla belediye binasına giriliyor."