Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Emek Büroları Koordinatörü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, 27 Aralık 2024 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmelik’i Meclis gündemine taşıdı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na soru önergesi veren Taşcıer, şu değerlendirmede bulundu:
"Hiçbir eğitim almadan geçiş yapabilmesinin önü açıldı"
“‘İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkındaki Yönetmelik’te yapılan değişiklikle C sınıfı iş güvenliği uzmanlarının B sınıfına; B sınıfı iş güvenliği uzmanlarının ise A sınıfına hiçbir eğitim almadan ve sınava girmeden geçiş yapabilmesinin önü açıldı. İş güvenliğini ticarileştiren bu düzenlemenin bedelini, hayatını kaybeden işçiler mi ödeyecek? Kamunun koruması altında olması gereken işçi sağlığı, nasıl oldu da bir anda rant kapısı haline geldi? Bu düzenlemeden kimler ne kadar kazanç sağlayacak? A sınıfı iş güvenliği uzmanları, en riskli iş yerlerinde görev yapan uzmanlar.
‘Parasıyla iş cinayeti’ dönemi başlatılmıştır
Bu seviyede uzmanlık, yalnızca bilgi ve tecrübeyle kazanılabilir. Ancak yeni düzenlemeyle uzmanlık sıfatı hak edenlere değil, kâğıt üzerinde ‘belge sahibi’ olanlara veriliyor. Yıllardır iş güvenliği uzmanı sertifikası için eğitim ve sınav şartı aranırken yapılan düzenlemeyle bu temel kriterler hiçe sayılmış, yalnızca belgeyle bir üst sınıfa yükselmenin önü açılmıştır. Resmen, ‘parasıyla iş cinayeti’ dönemi başlatılmıştır.
"İşçi sağlığını koruma sorumluluğu özel şirketlerin insafına terk edildi"
AKP iktidarı, yapılan düzenlemeyle iş cinayetlerinin önlenmesine yönelik kamusal sorumluluğu tamamen ortadan kaldırdı. İşçi sağlığı ve güvenliği gibi doğrudan insan hayatını ilgilendiren, kamu yararına hizmet etmesi gereken bir alan, rant odaklarının kontrolüne bırakıldı. İş güvenliği, ticari bir meta değildir; işçinin canını koruyan, yaşam hakkını savunan bir mekanizmadır. Ancak bugün gelinen noktada, bu mekanizma rant uğruna parçalandı, yozlaştırıldı ve adeta bir piyasa malzemesi haline getirildi. Ortak Sağlık Güvenlik Birimlerinin (OSGB’lerin) talepleri doğrultusunda yapıldığı iddia edilen bu düzenlemeyle işçi sağlığını, güvenliğini değil; işverenlerin bireysel çıkarlarını önceleyen bir belge dağıtım sistemi yaratıldı. Kamunun işçi sağlığını koruma sorumluluğu özel şirketlerin insafına terk edildi."