CHP Milli Eğitim Bakanlığı'ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, milletvekilleri Sibel Suiçmez ve Umut Akdoğan’ın yer aldığı heyet, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlarından suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusuna gerekçe olarak Tekin’in AK Parti Batman Merkez İlçe 8. Olağan Kongresinde yaptığı laiklik karşıtı konuşma gösterildi. Tekin burada, şunları kaydetti;
"Beni eleştiriyorlar. Diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Ben de diyorum ki size ters olabilir ama Batman'da, Erzurum'da vatandaşların değerlerine ters değil. Bir terslik varsa sizin laiklikten anladığınız şey de vatandaşın anladığı şey arasında terslik var. 1940'lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur'an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey de benim anladığım şey aynı değil. Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inansınlar dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum. Sen neyi anlıyorsun? Sen Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun. O zaman ikimizin laiklik anlayışı arasında kuşkusuz fark var. Ben evrensel laiklikten yanayım, sen Türkiye'ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun. Bu olmaz. Senin laiklikten anladığın şey şu; üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyen çocuğu ikna odalarına alıp ikna etmeye çalışmak, bunu laiklik gereğiyle yaptınız. Bunu yaparken de kendinizi laiklikle savundunuz. Peki senin savunduğun laiklikle, benim anladığım laiklik bir mi? Bir değil''
"Tümüyle Cumhuriyet devrimlerini aşağılayan, Anayasayı ihlal eden Bakan"
CHP heyeti suç duyurusu öncesinde Sıhhiye Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Heyet adına açıklamayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş yaptı. Özçağdaş, ''T.C. Milli Eğitim Bakanı sıfatına haiz şüpheli Yusuf Tekin tarihi gerçeklikleri çarpıtan, tümüyle Cumhuriyet devrimlerini aşağılayan, Anayasayı ihlal eden, Bakan olurken TBMM Genel Kurulunda yaptığı yemine aykırı bulunan, gerçek dışı söz ve değerlendirmeleriyle halk kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve görevi kötüye kullanma suçlarını işlemiştir” ifadelerini kullandı.
"Burada asıl sorulması gereken sorulardan biri şudur" diyen Özçağdaş, şöyle konuştu:
"Bu ülkenin çocukları kör karanlıkta okullara gitmektedir yaz saati uygulaması nedeniyle. Okullar temizlenememektedir, okullar çocuklar için bir halk sağlığı sorununa dönmüştür. Mülakat mağduru öğretmenler MEB önünde ağlamaktadırlar, Yusuf Tekin’in zulmünden çektikleri nedeniyle. Bir milyon 200 bin öğretmen yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adını verdikleri çağdışı eğitim manifestosuyla öğrencilerin geleceğe hazırlanma hakları ellerinden çalınmaktadır. MESEM’lerde sadece bir yılda Yusuf Tekin döneminde 11 çocuk ölmüştür. Bunları beceremeyenler Türkiye’nin çok geride bıraktığı, Türkiye Cumhuriyeti tarihini çarpıtan bu iddialarla kendilerini atayanlara mesaj vermeye çalışmaktadır. Yusuf Tekin daha önce gittiği Erzurum’da ve diğer illerde de AKP’li teşkilatlardan dualarını eksik etmemelerini istemiştir. Binlerce öğretmenin beddualarını aldıktan sonra ve bu kadar hata yaptıktan sonra ve Milli Eğitimi yönetemedikten sonra ancak bu ve buna benzer ideolojik çıkışlarla kendisini kurtarmaya çalışmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye için, çocuklarımız için bir beka sorunu haline gelmiştir. Onun yaptığı bütün bu icraatlarla ilgili mücadele etmeye CHP olarak devam edeceğiz.''
"Yusuf Tekin'e bir kavga lazım''
Bir gazetecinin "Yusuf Tekin tepkilerin ardından açıklamalarının arkasında durduğunu ifade etti. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
''Yusuf Tekin’e bir kavga lazım. Yusuf Tekin’e boş bir tartışma lazım. Çünkü gündem lazım. Türkiye’de okulların temizlenemediğini, öğretmenlerin feryadını, sokaklarda yaşananları herkes görüyor. Dolayısıyla Yusuf Tekin, 80 yıl öncesine referans olarak bir açıklama istiyor. Bu ülkede camilerin en çok yıkıldığı dönemlerden biri Adnan Menderes dönemidir, sadece İstanbul örneğine baksınlar; çeşitli imar uygulamaları nedeniyle yıkılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin uygulamalarına baksınlar. Ben Üsküdar’da yaşıyorum, Kirazlıtepe’de yıktıkları camiye baksınlar. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin devlete sattığı camilere baksınlar. Dolayısıyla ‘80 yıl önce böyle olmuştu’, ‘90 yıl önce böyle olmuştu’yu bıraksınlar. CHP’nin veremeyeceği hiçbir hesap yoktur. On yıllar boyunca Türkiye’nin bir takım tarikat ve cemaatleri halkın duygularını sömürmek için olmadık yalanlar, olmadık iftiralarda bulunmuştur. Ama CHP 100 yıldır ayaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi gidecektir, CHP kalmaya devam edecektir. Çünkü Anadolu hareketinin temsilcisi, kuruluşun ve kurtuluşun partisidir. Gazi Mustafa Kemal’in de iki büyük eserinden biridir.''