Şükrü Karaman
Bir süredir iktidara yakın medyada önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun gerekli delege imzasını toplayarak olağanüstü tüzük kurultayını seçimli hale getirerek genel başkanlığa aday olabileceği yazılıyor, dillendiriliyor. Lakin, Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda “adayım ya da değilim” açıklamasını yapmadı bile. “Evet adayım” demediği halde sürekli adaylığını gündeme getirmek, pompalamak CHP’nin içini karıştırmaktan öte bir şey değil. Ancak kendine yakın bazı milletvekillerinin “ aday olmayacak” sözlerine “şahsi görüşüdür” diye yanıt vermesi de kafaları karıştırdı. Aday olmayı düşünmüyorsa kesin bir dille neden “aday değilim” demiyor? Öyle ya kafa karışıklığını gidermek kendine düşer.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, geçen hafta yapılan kadın kolları başkanlığı seçiminde Özgür Özel’in desteklediği Osmaniye Milletvekili Asu Kaya, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adayı Aylin Nazlıaka’yı büyük oy farkı ile geçerek koltuğa oturmuştu. Bu sonuç karşısında Kılıçdaroğlu’nun geri adım attığı yine siyasi iradeye yakın medya tarafından kamuoyuna aktarılmıştı.
Zaten bu aşamadan sonra Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü tüzük kurultayında gereken imzaları toplayarak genel başkanlığa aday olması çok düşük olasılık. Kadın kolları seçimi aslında tüzük kurultayı öncesi test niteliğindeydi. Zira Özgür Özel’in adayı Asu Kaya’nın büyük farkla kazanması tabanın görüşünü ortaya koydu.
Hem şu an CHP’de genel başkanlık sorunu yok. 4-5 Kasım 2023’te gerçekleştirilen 38. olağan kurultayda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Ekrem İmamoğlu’nun desteği ile Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı üstünlük elde ederek genel başkan olan Özgür Özel , on aya yakın görevinde parti içi muhalefet eleştirse de gayet başarılı profil sergiliyor.
CHP, Özel’in göreve gelmesiyle emekli, emekçi, esnaf, çiftçi, dul, yetim, atanamayan öğretmenler gibi toplumun en alt gelir grubuna dahil gariban kitleyi daha çok sahiplendi, sorunlarını, taleplerini meydanlarda ve TBMM’de gür sesle haykırdı. Bu doğrultuda Ankara’da “Emekli mitingi”, İstanbul’da “Atanamayan öğretmenler mitingi”, Kocaeli-Gebze’de “Geçinemiyoruz mitingi”, Tekirdağ- Hayrabolu’da “ Çiftçi mitingi”, Giresun’da “Fındık mitingi” yapıldı. Önümüzdeki hafta Gaziantep’te “Fıstık mitingi” gerçekleştirilecek. Anayasa Mahkemesi kararına karşın milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın Meclis’e dönmesi için etkin çalıma yürüttü. Ana muhalefet partisi olmanın sorumluluğunu daha çok üstlenerek hakkı yenen, ezilenlerin yanında daha çok görünür oldu. CHP’nin yapması gereken de bu idi.
CHP, alanlarda yürüttüğü politikanın karşılığını seçmen nezdinde alıyor. Yapılan anketler AKP’nin önünde birinci parti gösteriyor ana muhalefet partisini. Siyasette ne ekersen onu biçersin. Pahalılıktan belini doğrultamayan, dağ gibi sorunları ile baş etmeye çalışan garibanları daha da sahiplenmeli, belediyelerin sosyal yardımları ve Kent Lokantaları ile kısıtlı bütçelerine katkıda bulunmalı. Umarsızlıktan bunalan milyonlarca sabit gelirli umut arıyor, yardım elinin uzatılmasını bekliyor. O umudu CHP belirgin şekilde oluşturmaya başladı.
Daha genel başkanlık koltuğuna oturalı 10 ay yakın süre geçti. Özgür Özel’i şimdiden tartışılır hale getirmek, tüzük kurultayında karşısına aday olmak kendisine ve partisine yapılacak büyük haksızlık olur. Parti içi tartışmalarla zaman harcamak yerine, iç dinamikleri halkın kazanımına yönlendirmek esas olmalı.
Kurultayda, milletvekillerine ve belediye başkanlarına belli süre ile seçilmelerine yönelik dönem kısıtlamasına, aday olacakların tüm üyelerin katılımı ile ön seçimle saptamasına, kadınlara vekillik, belediye başkanlığı ve Parti Meclisi’nde daha çok yer verilmesine yönelik tüzük değişikliğini önceden verilen sözler doğrultusunda gerçekleştirmek zorunda. Zira parti içi demokrasiyi ve katımcılığı kusursuz sağlamak sosyal demokratların olmazsa olmazıdır.