Politika

CHP Genel Başkanı Özel, gazetecilerin sorularını yanıtladı: (2)

- "Siyasette erken seçim konuşmanın mayına basmak olduğunu düşünmüyoruz" - "Biz bir erken seçim çağrısı yapmıyoruz. Erken seçim kararını millet verir" - "Hukuku çiğnedik, milletin menfaati burada' diyemezsiniz. 'Anayasayı askıya aldık, milletin menfaati burada' diyemezsiniz. Milletin menfaatinin nerede olduğuna millet karar verir"

Abone Ol

ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Özgür Özel, "Siyasette erken seçim konuşmanın mayına basmak olduğunu düşünmüyoruz." dedi.

Özel, partisinin genel merkezinde, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş ile görüşmesinin ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Erken seçime ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Özel, daha önce belirttiği görüşlerinde değişiklik olmadığını ifade etti.

Özel, şunları söyledi:

"31 Mart seçimlerinde, seçmenin karşısına çıktığımızda çok net olarak şunu söyledik, biz sizin sesinizi duyuyoruz, duyuruyoruz ve duyuracağız. Eğer siz de sesinizi duyurmak istiyorsanız bu seçimde size 10 bin lira en düşük emekli maaşını reva görenlere, asgari ücretinize zam yapmamayı düşünenlere, öğretmen olmuşsunuz 1 milyon öğretmeni atamayanlara, gençlerin umutlarını kıranlara, işçilere hak ettiğini vermeyenlere sesinizi duyurun. Çiftçiler, sesinizi duyurun dedik ve bunun bir genel seçim olmadığını söyledik. Ben, 31 Mart günü de söyledim, bugün de söylüyorum. 31 Mart seçim sonuçları Cumhuriyet Halk Partisini 47 yıl sonra birinci parti yaptı. O günden bugüne de hiçbir anket yok ki CHP birinci parti olmasın ve Adalet ve Kalkınma Partisi'yle arasındaki farkı seçim akşamından daha çok açmasın. Hal böyle olduğunda bizim net olarak söylediğimiz şudur, biz bir erken seçim çağrısı yapmıyoruz. Erken seçim kararını millet verir."

CHP'nin 127 milletvekiliyle erken seçim kararını alabilecek güçte olmadığını vurgulayan Özel, "Olsa yarın alırım, öbür pazar iktidara gelirim. CHP erken seçim istemez mi? Evet ister. Ama erken seçimin yapılabilmesi için bunun milletin gündemi olması ve vatandaşın istemesi lazım." ifadesini kullandı.

Özel, şöyle devam etti:

"Şimdi siz 10 bin lira asgari ücreti değiştirmezseniz, çaya 17 lira taban fiyat verirseniz, diğer taraftan daha dünkü görüşmelerde Gezi'yle ilgili değerlendirmeleri yerel basın mensuplarıyla yapılan sohbette okuduk, Anayasa Mahkemesi, AİHM kararlarına uymazsanız ve asgari ücrete zam yapmama gibi bir noktaya gelirseniz, toplumun hangi kesimi sizden memnun olacak da devam edeceksiniz. O zaman erken seçim kaçınılmaz olur."

- "Demokratik siyaset kanallarını açık tutmaya devam edeceğiz"

Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nun açıklamalarına ilişkin de "Mayınlı saha falan yok. Siyasette erken seçim konuşmanın mayına basmak olduğunu düşünmüyoruz. Hele hele birinci parti hiç böyle düşünmez. Ama oy oranınız sizi bir seçimden uzak tutuyorsa seçimi mayınlı saha olarak nitelendirirsiniz." dedi.

Partisinin iktidar adayı olduğunu belirten Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak erken seçim meselesinde benim atfım, CHP'nin çağrısı değil, hukuk tanımamazlığın ve vatandaşın sesini duymamanın doğurulabileceği sonuçlara ilişkindir. Sayın Cumhurbaşkanı gelecek, iadeiziyarette bulunacak. Tüm konuları görüşeceğiz. Önemli olan görüşebilmek, önemli olan konuşabilmek. Siyasetçiler el sıkışmazsa birtakım vesayet odakları ellerini ovuşturmaya başlarlar. Siyasetçiler görüşmezse bazı gizli mahfillerde başka planlar yapılmaya başlar. Siyasetçiler görüşür, konuşur, tartışır, yarışır, sandık gelir, vatandaş kazanır, Türkiye kazanır. O yüzden demokratik siyaset kanallarını açık tutmaya devam edeceğiz."

- "Gündemi halkın sorunları belirliyor"

Özgür Özel, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, yumuşama sürecine ilişkin 'Kırmızı çizgilerimiz var.' demişti. Görüşmede özel bir başlık olacak mı? Nasıl bir görüşme olacak?" sorusuna, "Biz zaten bir yumuşamadan bahsetmiyoruz. Vatandaşın canı bu kadar burnundayken muhalefeti yumuşatacağımızı kimse beklemesin." karşılığını verdi.

Yumuşama değil, normalleşmeden bahsettiklerini vurgulayan Özel, şunları kaydetti:

"Müzakere edebilmek, görüşebilmek, nezaket sınırlarını muhafaza edebilmek, hakaret etmemek, eleştirmek ama hakaret etmemek, etmeyince de duymamak. Ben vatandaşın bundan memnun olduğunu tüm değerlendirmelerde, tüm anketlerde görüyorum. Yine bunun devamında birtakım konularda müzakere etmek, sonuç alınabilirse bunu vatandaşın kazanımına dönüştürmek, sonuç alınamazsa mücadeleye devam etmek. Normal olan budur. Yoksa siyasilerin birbiriyle çatıştıkları, adeta savaştıkları, küfürleştikleri, hakaret davalarının havalarda uçuştuğu bir siyasetin hiç kimseye, hiçbirimize, en çok da yoksulumuza, fakirimize, işsizimize, çiftçimize hiçbir faydası yok. O yüzden normalleşmeden rahatsız olanlar, krizden ve gerilimden beslenenlerdir. Böyle partiler var. Böyle partiler normalleşme olmasın diye her fırsatta bize hakaret ediyor, saldırıyorlar. Ama biz sorumluluğumuzun farkındayız. Seçmenin birinci parti olarak sırtımıza koyduğu yük ve sorumluluk, onun sorunlarını gündemde tutmaktır. İki aydır gündemi Özgür Özel belirlemiyor. İki aydır gündemi Özgür Özel'in dille getirdiği halkın sorunları belirliyor, halkın sorunları konuşuluyor. Bunu yapmaya devam edeceğiz."

- "Devleti demokrasiyle yönetirsiniz, milletin yüzü güler"

Özel, "Hakkari'yle ilgili Cumhurbaşkanı, 'Yargı burada kanunu değil, hukuku konuşturmuştur.' dedi. Bu ifadeyi nasıl yorumluyorsunuz? Seçim öncesi AK Parti ile DEM Parti arasında bir kayyum görüşmesi olmuş olabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusuna karşılık, şahit olmadığı, bilgisinin bulunmadığı hiçbir görüşmeyle ilgili bir teorilerin peşine takılıp da değerlendirme yapmadığını söyledi.

"Siyasette uzun süre rekabet etmiş iki kişiden biri siyasetten ayrıldıysa onun bir ziyarette bulunması ve bir görüşme gerçekleştirmelerine tuhaf anlamlar yüklememek gerekiyor." diyen Özel, Hakkari Belediyesine kayyum atanmasına ilişkin Cumhur İttifakı'ndan gelen açıklamaları da talihsiz bulduğunu dile getirdi. Özel, şöyle konuştu:

"Sayın Bahçeli'nin, 'Milletin çıkarları gerekirse demokrasi ve devletin önündedir. Milletin varlığı demokrasinin varlığının ve devletin varlığının önündedir' değerlendirmesi çok sorunlu. Millet vardır. Devleti, demokrasiyle yönetirsiniz, milletin yüzü güler. Yoksa milletin menfaatlerini bugün Sayın Bahçeli başka tarif eder, ben başka tarif ederim, bir başkası gelir bambaşka tarif eder, hepimiz tarumar oluruz. Bugün yetkiyi elinde bulunduranlarla aram iyi, ayar veriyorum, yön veriyorum diye milletin sesi olunmaz. Milletin sesi sandıktadır. Kime yetkiyi verirse milletin sesi o olur. Ülkeyi öyle yönetir. Nasıl yönetir? Demokrasiye bağlı kalarak, hukuk kuralları içinde. 'Hukuku çiğnedik, milletin menfaati burada' diyemezsiniz. 'Anayasayı askıya aldık, milletin menfaati burada' diyemezsiniz. Milletin menfaatinin nerede olduğuna millet karar verir. Siyasetçiler kendilerine göre okuma yapamazlar. Sayın Erdoğan'ın da kanunu değil hukuku işletme lafında, kanuna aykırı bir kararın kendilerince hukuki olduğunu değerlendiriyorlar. Kendi tarif ettikleri hukuk. Evet siz bir belediye başkanı seçebilirsiniz, ama biz istersek yönetirsiniz demek, kendi yarattıkları hukuka, herhalde saray hukukuna uygun. Kanunun böyle olmadığını kendisi de dün ifade etti."

(Bitti)