Güncel

CHP, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Bakan Göktaş'ı istifaya çağırdı

CHP Kadın Kolları, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ı istifaya çağırarak "Bizler 18 Kasım'da Bakırköy Adliyesi’nde bebek katillerinden hesap sorarken nasıl bir Aile Bakanı olarak tek kelime etmiyorsunuz? Sayın Özdemir, Günler önce, sessizliğinizi ya sorularımıza ithafen bozup istifa etmenizi ya da suskunluğunuzla istifa etmenizi söylemiştik. Suskunluğunuzu korudunuz ancak istifa etmediniz. istifanızı da tekrar talep ediyoruz" denildi.

Abone Ol

CHP Kadın Kolları, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Çocuk Hakları Sözleşmesinin gereklerinin uygulanmadığı vurgulanırken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Selçuk'ta beş çocuğun hayatını kaybetmesi ve yenidoğan çetesiyle ilgili tavrı nedeniyle eleştirildi.

CHP Kadın Kolları tarafından yapılan açıklama şöyle:

"Bugün, 1989 yılından bu yana BM tarafından kabul edilen 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Bugünün amacı; dünyanın her yerinde yaşamını zor koşullar altında geçiren, yaşam mücadelesi veren, yoksulluk içinde yaşayan çocukları korumak ve sefaletin, savaşın hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukların koşullarını iyileştirmektir. Türkiye ise 1990 yılında 'Çocuk Hakları Sözleşmesini' kabul etmiş ve uluslararası bağlayıcılık kazanmıştır. Ancak bu sözleşme de tıpkı diğer sözleşmeler gibi Türkiye'nin uluslararası bağlayıcılığının olduğu fakat 'gelir, geçer' olarak görülen sözleşmelerden biri olarak rafa kaldırılmıştır.

Rafa kaldırılmıştır diyoruz çünkü ne 2011 yılında yürürlüğe koyulan 'Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' olan Lanzarote ne '6284 varken İstanbul Sözleşmesine ne gerek var' dedikleri 6284, ne de günün bağlayıcı sözleşmesi olan Çocuk Hakları Sözleşmesinin gereklilikleri uygulanmıyor. Gereklilikler uygulanmazken bizler bir avuç toprağın üstüne atıldığı çocukların yasını tutuyor, olay yeri haline getirdikleri bebek kuvözleri için mahkeme salonlarında adalet arıyoruz. Ancak geldiğimiz noktada adalet birilerinin elinde oyuncağa dönüşmüş, çocuk hakları, insan hakları ayaklar altına alınmış, imzacı oldukları bağlayıcı sözleşmelere de tıpkı Meclis önergelerine dedikleri gibi 'Hayır' denmiş, ülke acı içindeyken kendileri için her türlü imkanı kullananlar; 5 çocuğu 18 kez ziyaret etmelerine rağmen alevlere mahkum etmiştir. Halkın feryadı da isyanı da sarayın kapısından içeri girememiştir."

"Siz nasıl bir Aile Bakanı olarak tek kelime etmiyorsunuz?"

Bakan Göktaş'ın susukunluğunun eleştirildiği açıklamada şu ifadeler kullanıldı;

"Artık ne aile var ne toplum ne de güçlü bir ülke. Bebekler kuvözde öldürüldü, çocuklar yanarak öldü, genç bir kız annesinin gözü önünde vahşice katledildi, küçücük bir çocuğun bedeni küçücük bir köyde 19 gün sonra bulundu, Leyla'ya kıyanların tek bir tanesi bile tutuklu değil ve siz tek bir açıklama yapmadan 18 ay sonra ilk kez toplantı yapıyorsunuz. Siz ülke yangın içindeyken hâlâ tek kelime etmeden Yenidoğan çetesi davasından 1 gün önce Çeşme 7. Olağan İlçe Kongrenizde gülerek poz veriyorsunuz. 18 kere gittiğinizi iddia ettiğiniz ancak tek bir icraatta bulunmadığınız o evde 5 çocuk yanarak hayatını kaybetti. Çıkmışsınız milyonlarca insanın aklıyla dalga geçercesine hâlâ umut diyorsunuz. Günler sonra İzmir'e gidip yanarak ölen 5 çocuğumuz hakkında tek bir açıklama yapmazken çıkıp 'kapsayıcı sosyal politikalarla hizmet sunmaya devam edeceğiz' diyorsunuz. Siz hangi sosyal politikadan hangi hizmetten bahsediyorsunuz? Bizler 18 Kasım'da Bakırköy Adliyesinde bebek katillerinden hesap sorarken siz nasıl bir Aile Bakanı olarak tek kelime etmiyorsunuz?

Sayın Özdemir, günler önce, sessizliğinizi ya sorularımıza ithafen bozup istifa etmenizi ya da suskunluğunuzla istifa etmenizi söylemiştik. Suskunluğunuzu korudunuz ancak istifa etmediniz. Şimdi sorularımızı da tekrar soruyoruz, istifanızı da tekrar talep ediyoruz."

"Sayın Özdemir istifanızı da tekrar talep ediyoruz"

"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yayınladığı 2024 Bütçe Teklifi raporlarından elde ettiğimiz, yani sizlerin verilerine ilişkin sorularımızı makamınızda misafir ağırlamaktan ve ilçe kongrelerine gitmekten fırsat bulup cevaplayacağınızı ümit ediyoruz" denilen açıklamada Bakan Göktaş'ın açıklaması istemiyle şu sorular yöneltildi;

"İlk olarak, OECD verilerine göre Türkiye'deki 6,5 milyon çocuk aşırı yoksulluk içindeyken Bakanlığın Çocukların Korunması ve Gelişiminin Sağlanması' programında sosyal ve ekonomik destek ile ailesi yanında desteklenen çocuk sayısı nasıl 170 bin olmaktadır? Nasılın cevabını bütün ülke yanarak hayatını kaybeden 5 çocuğumuz ile aldı. Ancak sizin cevabınız ne olacak? İkincisi, TÜİK'e göre Türkiye'deki kadın işsiz yüzdeliği yüzde 12,4 iken Bakanlığın yoksullukla mücadele etmek adına 'işe başlama yardımından yararlanan kişi sayısı' nasıl 120 olmaktadır? Nasılın cevabını bütün ülke kağıt toplamak zorunda kalan bir annenin çocuklarını kaybetmesi üzerine 'yaşam tarzı' ile suçlanması bahane edilerek aldı. Ancak sizin cevabınız ne olacak? Üçüncüsü, 2023 yılında Bakanlığın başlangıç ödeneği 150 milyona yakın bir para iken bunun sadece 98.758 milyonu kullanılmış. 2024 yılında ise 334 milyon bütçe teklifinde bulunmuşsunuz. Biz, bu 99 milyona yakın ödeneğin ne kadarının tahtalarla kaplanmış bir evde 5 çocuğunu büyütmeye çalışan bir aileye kullanıldığını onların içler acısı sonunda gördük. Ancak sizin cevabınız ne olacak? Siz bu aile hayatını kaybetmeden önce neredeydiniz? Bu aile 334 milyonun neresinde, siz neresindesiniz? Bahsi geçen 119 bin Türk lirası ne için ve hangi zaman aralığında ödendi? Ya suskunluğunuzu sorularımıza ithafen bozup istifa edin ya da ülkeyi içinde bıraktığınız yangını görüp suskunluğunuzla istifa edin."