Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Savunma Sanayi Fonu’na gelir yaratmak amacıyla limiti 100 bin lira ve üzerinde olan kredi kartlarından 750 lira katılım payı alınmasını da öngören kanun teklifinin ertelenmesine ilişkin, "Bu süreçte birçok tartışma oldu. Eleştirilerin bir kısmına ben de katılıyorum. Bunlara saygı duyuyoruz. Zaten Meclis bunun için var, teklif gelir tartışmalar olur. Oylama olur, gerekirse teklifi geri çekersiniz ya da dönüştürürsünüz. Bu bir zaaf olarak görülmemeli. Toplumsal olarak ciddi eleştiriler ortaya konuldu. Etki değerlendirmeleri biraz hızlı yapılmıştı" dedi. Doğurganlık hızının 1.5’e düştüğünü ve bunun nedenleri arasında kadınların işgücüne girişinin de etkili olduğunu kaydeden Yılmaz, nüfus politikaları için "Demografik Nüfus Yüksek Kurulu" oluşturulacağını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, dün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bütçe kanun teklifini sunmasının ardından TBMM’de gazetecilerle bir araya geldi.

Yılmaz, 6 Şubat depremleri ve 2025 yılında depreme ayrılacak bütçeye ilişkin şöyle konuştu:

Türkiye yapay zeka yatırımlarıyla küresel sıçrama yapabilir Türkiye yapay zeka yatırımlarıyla küresel sıçrama yapabilir

"Deprem için harcanan para 70 milyar dolar civarına denk geliyor"

''Sanki depremin etkisi bitti gibi bir algı var ama öyle değil, asıl harcamayı şu anda yapıyoruz. 450 bin civarında konut inşa ediliyor. Bir taraftan da altyapıları inşa ediliyor. TOKİ yeni bir alan inşa ediyor oraya. Doğal gazı, hastanesi, altyapı yatırımları olacak. Sosyal ekonomik olarak bölgeyi canlandırma, vergisel avantajlar teşvikler bütün bunlar mali sonucu olan kararlar. Dolayısıyla baktığımız zaman muazzam bir harcama söz konusu. Bunun da büyük kısmı 2023 ve 2024’e denk geliyor. Sadece merkezi yönetim bütçesi, mahalli idareleri saymıyoruz, ayrı tutuyoruz. Sadece merkezi yönetim bütçesinden iki senede 2024 fiyatları üzerinden 2.6 trilyonluk bir harcama oldu. Bu muazzam bir rakam, aşağı yukarı 70 milyar dolar civarına denk geliyor. Bu gelecek yıldan itibaren bu harcamalara olan ihtiyaç da azalacak. Buna mahalli idareler harcaması, İller Bankası, özel sektör, fonlar dahil değil. Dolayısıyla büyük bir yük ama gelecek yıl itibarıyla bu yük azalıyor.''

Yılmaz, deprem öncesi yapılan bir liralık harcamanın deprem sonrası yapılan yedi liralık maliyeti ortadan kaldırdığına işaret ederek, şunları söyledi:

"Kentsel dönüşüm dediğimiz şey özü itibarıyla riskleri ortadan kaldırma meselesi"

''Koruyucu müdahalelerin maliyeti tedavi edici müdahalelerden çok daha düşük. Dolayısıyla esas olan riskleri yönetmek. Krizleri yönetmek için de önce riski belirlemeniz lazım. Nereler riskli, nereler değil bunu belirlememiz lazım. ürkiye son yıllarda önemli çalışmalar yaptı, hem akademik dünya hem AFAD diğer kuruluşlarımız nerede fay var ne oluyor, yüzde 100 burada bilgi sahibi olmak zor. Son Kahramanmaraş depremi ile Kayseri depremden etkilenen bir yöre olarak bilinirken yeni bir fay çıktı ve Kayseri’yi de etkiledi. Dolayısıyla bu riskler de zamanında ölçümleri de değişebilir ama işin özü riskli alanları tayin edip özellikle fayların geçtiği yerleri yerleşime açmamak. Yeni yerleşimde bulunacaksa o riskler neyse onlara uygun inşa etmek. Sağlam zeminde sağlam yapılar oluşturmak. Yerleşim yapılacaksa da riskler neyse onlara da uygun şekilde inşa etmek. Bunu yaptığımız zaman riskleriniz de maliyetleriniz de aslında çok düşüyor. Kentsel dönüşüm dediğimiz şey özü itibari ile bu. Riskleri ortadan kaldırma meselesi. Epeyce bir bina dönüştü ama hala dönüşmesi gereken çok sayıda binamız var."

Yılmaz, bilim insanları, deprem bilimciler tarafından riskli bir bölge olarak adlandırılan ve deprem için sürekli uyarı yapılan Bingöl için yapılanları şöyle anlattı:

''Bingöl’de toplam bina yapı stokunun yüzde 75'ini yenilemişiz''

"Bingöl, fay hatlarının kesiştiği bir il. Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarının kesiştiği, tam çatalda. Deprem bilimcileri de Erzincan-Bingöl sınırında maalesef deprem bekliyorlar. Ama Bingöl’de ne yaptık? Mesela son 20 yılda Bingöl özelinde söylüyorum; yapıların yüzde 75'ini yani toplam bina yapı stokunun yüzde 75'ini yenilemişiz. Hala eski yapılar var yüzde 25’in içinde. Veya o yüzde 75’te yanlış bir uygulama olduysa yönetmeliğe aykırı bir şey olduysa noktasal olarak onları bilmek mümkün değil ama yeni yönetmeliklere göre yüzde 75’i yenilenmiş durumda bunu zaman içinde yüzde 100’e çıkarmamız lazım. Bunu yaptığınız zaman en azından can kaybını engellemiş oluyorsunuz. Yine mal kaybı olabilir ama en değerli şey can. Can kaybı riskini azaltmış oluyorsunuz. Dolayısıyla işin özü bu. O yüzden risk haritalara çıkarılmış durumda, riskli alanlar belirlenmiş durumda. Bunlara dönük süreci hızlandırmak gerekiyor. Bu noktada da bu hükümet döneminde önemli gelişmeler oldu biliyorsunuz.''

''Önümüzdeki dönemde ne yapıp edip bizim bu kalan yapı stoğunu da dönüştürmemiz lazım”

Kentsel Dönüşüm Başkanlığını faaliyete geçirdiklerini hatırlatan Yılmaz, kentsel dönüşümün önemine dikkati çekti. Yılmaz, ''Birincisi kentsel dönüşüm, ikincisi sadece Marmara bölgesine yoğunlaşmış bir genel müdürlük, üçüncüsü de bu iki genel müdürlüğe kaynak oluşturmaya, kentsel dönüşüme finans sağlamaya dönük bir genel müdürlük şeklinde üçlü bir yapı oluşturduk. Önümüzdeki dönemde ne yapıp edip bizim bu kalan yapı stoğunu da dönüştürmemiz lazım. Yapı stoğunu dönüştürmeye dönük imkanları kullanmalıyız. Yapı dönüşümü için 584 milyar bütçe ayrıldı, sadece merkezi bütçe. Bir taraftan sosyal konut meselesi de çok önemli. Orada da yeni bir yaklaşıma ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de demografik dönüşüm yaşandığının altını çizen Cevdet Yılmaz, nüfus politikalarına ilişkin şöyle konuştu:

''Demografik Nüfus Yüksek Kurulu oluşturacağız''

“Şu anda doğurganlık hızımız 1.5’e düştü. Değişik nedenleri var. Bir tarafta evrensel nedenler var. İnsanların eğitim düzeyi, gelir düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı düşüyor. Kadınların iş gücüne girişi de etkiliyor. Çünkü bakım hizmetleri gerekiyor. Geçenlerde kabinede Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız bir sunum yaptı, onun üzerine Cumhurbaşkanımızın bir talimatı oldu. Demografik Nüfus Yüksek Kurulu oluşturacağız. Yani bu işleri hem detaylı bir şekilde inceleyen hem de yeni bir eylem planı geliştirecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını, Hazine ve Maliye Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını, Sağlık Bakanlığını, TÜİK'i ilgilendiren hususlar var. Bakanlıkların fikirlerini alacağız kurul oluştuktan sonra yeni bir eylem planı oluşturacağız. Bakım hizmetleri, sağlıktaki şartlar diğer maddi alanlarda yapılabilecek şeyler varsa çok boyutlu bir şey bu. Bütün boyutlarıyla bu işe bakacağız. Bütüncül bir eylem planı hazırlayacağız. Şu anda kurulun oluşumuyla ilgili mevzuat hazırlığı devam ediyor. Bu kanun gerektirmiyor. Cumhurbaşkanı kararı ya da kararnamesi ile bir kurul kurulabiliyor. Sonuçta bir koordinasyon yapısı var, mevcut kurulların bir araya gelerek işte bu kurulda nüfus politikaları ile ilgili bir koordinasyon yapmış olacak. Ben çok önemli görüyorum bunu. Uzun vadeli geleceğimiz açısından, sosyal güvenlik sisteminden başka kültürel alanlara kadar her şeyi etkileyecek temel bir alan.''

Yılmaz, gelecekte yaşlı bakım merkezlerine olan ihtiyacın daha çok tartışılacağını vurgulayarak, "Dolayısıyla bu nüfus dinamikleri her şeyi etkiliyor. Bizim bu süreci anlamsız tartışmalarla değil bu ülkeyi zenginleştirerek, geliştirerek getirdiğimiz yapısı açısından da çok etkili. Biz daha zengin bir ülke olup yaşlandığımız zaman bunu yönetebiliriz. Üretken yaşlılıkla yönetebiliriz. Ama bazı ülkeler bunu yapamayacak” dedi.

Yılmaz, Savunma Sanayi Fonu’na gelir yaratmak amacıyla limiti 100 bin lira ve üzerinde olan kredi kartlarından 750 lira katılım payı alınmasını da öngören kanun teklifinin bütçe görüşmelerinden sonra görüşülmek üzere ertelenmesini ise şöyle değerlendirdi:

''Haklı eleştiriler dikate alınarak paket gözden geçirilecek''

“Savunma sanayiyi fonunu desteklemeye, güçlendirmeye dönük bir çalışma yapıldı. Ama bu süreçte birçok tartışma oldu. Eleştirilerin bir kısmına ben de katılıyorum. Toplumsal duyarlılıklar, eleştiriler haklı eleştirilerdir. Bunlara saygı duyuyoruz. Zaten Meclis bunun için var, teklif gelir tartışmalar olur. Oylama olur, gerekirse teklifi geri çekersiniz ya da dönüştürürsünüz. Bu bir zaaf olarak görülmemeli. Toplumsal olarak ciddi eleştiriler ortaya konuldu. Etki değerlendirmeleri biraz hızlı yapılmıştı. Bu paket Meclis’te tartışılsın diye getirildi. Şöyle bir karar verildi. Cumhur İttifakı olarak bu paket için tekrar bütçe sonrasında bir araya geleceğiz, ayrıntılı bir şekilde tartışmalarını yapacağız, kalem kalem tekrar bakılacak. Haklı eleştiriler dikkate alınarak paket gözden geçirilecek. O günkü siyasi irade nasıl oluşursa gerekirse Meclis’imizin takdirine tekrar sunulacak. Ama şu anda ertelenmiş durumda. Bütçeye yoğunlaşmış durumdayız.''

Savunma sanayiinde proje sayısının bini aştığını belirten Yılmaz, “Savunma sanayii, 15 milyar doları aşan bir büyüklüğe ulaştı. Savunma sanayini bir güvenlik meselesi olarak görmüyorum sadece, aslında katma değeri yüksek bir ekonomik yapısından da çok kıymetli. Yani burada elde ettiğiniz etkinlikler zamanla sivil endüstriyi de etkiliyor” dedi. Yılmaz, savunma sanayiinin ekonomik büyüklüğünü şöyle açıkladı:

"Bütçeden olabildiğince para ayırıyoruz"

''Türkiye'de bugün artık büyük bir ekonomik sektör haline gelmiş savunma sanayi. Geçen yıl 5,5 milyar dolar ihracat yaptık, bu sene tahminimiz 6.6 milyar dolar. Zamanında paramızla vermedikleri ürünleri şimdi ülkelere biz satıyoruz. Ama yeterli mi yeterli değil. Özellikle çelik kubbe projesi. Son Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde bu karar alındı. Birleşik ittilarda koruma sistemleri entegre çalışan birbirine bütüncül şekilde çalışan Türkiye’nin hava sahasını dış saldırılara karşı çok daha güçlü şekilde koruyacak çelik kubbe projesi var. Alt birçok projeleri var. Entegre bir sistem tabi bu. Bir taraftan da Kaan dediğimiz beşinci nesil akıllı uçak sistemleri. Buna benzer çok büyük projelerimiz var. Bütçeden olabildiğince para ayırıyoruz.''

Editör: Ziya Burak Erol