Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, KKTC’nin kuruluşunun 41. yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa’da düzenlenen resmi geçit törenine katıldı.
Törende konuşma yapan Yılmaz, “KKTC’nin kuruluşunun 41. yıl dönümünde Lefkoşa’da bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Ada'da ve dünyanın dört bir yanında yaşayan Kıbrıs Türklerinin 15 Kasım Cumhuriyet Bayramı’nı yürekten kutluyorum. 41 yaşına basan Doğu Akdeniz’in parlayan yıldızı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 41 kere maşallah diyorum” diye konuştu.
''Barış harekatının sağladığı güvenlik ve özgürlük ortamı, KKTC’nin ilanına da imkan sağlamıştır. Rum kesimi dahil tüm Ada'da barış, huzur ve istikrar sağlanmıştır'' diyen Yılmaz’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
''Bugün Kıbrıs Adası'ndaki tek meşru devlet, KKTC’dir. Göklerde ay yıldızlı bayraklarımızı yan yana görmek hepimiz için iftihar vesilesidir. Bayraklarımız, huzurun ve refahın teminatıdır. Kıbrıs meselesi, hepimizin davasıdır, milli davamızdır. Rumların ortaklık devletini gasbetmesinin üstünden 61 yıl geçti. İki taraf arasında 1968 yılından bu yana aralıklarla yapılan tüm müzakere süreçlerinde, Kıbrıs meselesine adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm için ortaya samimi-yapıcı bir irade koyan, iyi niyetle yaklaşan taraf daima Kıbrıs Türk tarafı olmuştur. Peki ya Rumlar? Yapılan tüm müzakerelerde uzlaşmaz bir tavır sergiledikleri tarihin kayıtlarına geçmiştir.
''Kıbrıs Türklerini ‘azınlık’ olarak görüp...''
Buna rağmen halen federasyon istediklerini, çözüm istediklerini dillendiriyorlar. 1963 yılında ortaklık devletini silah zoruyla yıkan, 2004 yılında Annan Planı’nı reddeden, 2017 yılında Crans-Montana’da masadan kaçan onlar değil miydi? Rumların samimi olmadığı açıktır. Kıbrıs Türk’ü anavatan ve garantör Türkiye’nin gerçekleri çok iyi kavradığını her halükarda bilmelidir. Çok şükür ki hakikati gören gözlere, kurulan tuzakları fark eden devlet aklına ve geleceğimize ışık tutan tarih şuuruna sahibiz. Rum Kesimi, Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türkleri ile siyasi gücü ve refahı, siyasi eşitlik temelinde asla paylaşmak istemediler, istemiyorlar. Kıbrıs Türklerini ‘azınlık’ olarak görüp, sözde devletlerine yama yapmaya çalışıyorlar.
''Federal bir çözüm modeli artık söz konusu değildir''
Kıbrıs Türkünün denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış, tükenmiş federasyon modelini hedefleyen eski sürüm BM parametreleri ile kaybedecek vakti yoktur. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonunu tüm kuvvetimizle biz de inanıyoruz, bütün imkanlarımızla, gücümüzle bu vizyonun yanındayız, arkasındayız. Federal bir çözüm modeli artık söz konusu değildir. Ada’nın gerçeklerini ve iki tarafın da iradesini yansıtmayan hiçbir önerinin bizi çözüme götürmeyeceği apaçık ortadadır. Gerçeği duymak istemeyenler olsa da Ada’da iki ayrı halk ve 41 yıllık KKTC devleti gerçeği vardır. 41 yıl önce bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmuş olması, bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Uluslararası toplum da bunu artık kabul etmelidir.
''Kıbrıs Türklerinin eşit statüye sahip olduklarının tanınmasını istemeleri doğaldır''
Rumlar, Annan Planı'nı reddetmelerine rağmen, Topluluğun ilkelerini çiğneme pahasına Avrupa Birliği'ne üye olarak kabul edildiler ve bu durum onların rahat içinde bir konfor içinde yaşamalarını sağladı. Buna karşılık, Kıbrıs Türkleri haksız ve insanlık dışı izolasyonlara maruz bırakıldılar. Bu şartlar altında Kıbrıs Türklerinin, kendi hakları olan egemen eşitliklerinin ve uluslararası alanda eşit statüye sahip olduklarının tanınmasını istemeleri son derece doğaldır. Kıbrıs Türkünün her türlü zorluğa rağmen, büyük fedakârlıklarla kurduğu ve çatısı altında güvenle yaşadığı devletinden vazgeçmesini hiç kimse beklemesin. Anavatan ve Garantör Türkiye, Kıbrıs Türkünün ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her zaman yanındadır, yanında olacaktır.'