İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ev sahipliğinde İzmir Deprem Master Plan Çalıştayı gerçekleştirildi.
Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirilen çalıştaya ev sahibi sıfatıyla İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın yanı sıra; CHP İzmir Milletvekilleri Tuncay Özkan ve Rıfat Nalbantoğlu, DEVA Partisi İzmir Milletvekili Seda Kaya Ösen, Bayraklı Belediye Başkanı İrfan Önal, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, Balçova Belediye Başkanı Onur Yiğit, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve alanında uzman isimler katıldı.
Alanında uzman isimlerin deprem gerçeği, depremsellik, deprem öncesi ve sonrasında yapılması gerekenlere ilişkin bilgi verdiği çalıştayda konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay, üstü kapalı olarak merkezi iktidara ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yapılması gerekenler ve yapılmayanlar için seslendi. Tugay, deprem konusunda ''çift başlılık'' eleştirisi yaptı.
''1999’da yapılan master planı, güncelliğini yitirdi''
Mevcut deprem master planının yetersiz kaldığını ifade eden Tugay, şunları söyledi:
''30 Ekim 2020 depremi, Karşıyaka Belediye Başkanı olduğum bir dönemde gerçekleşti. Bize İzmir’de bir deprem durumunda yaşananlarla ilgili çok şey gösterdi. Yaşayarak gördük. O günden bugüne çok çaba gösterildi .Yaklaşık 4 yıl geçti depremin ardından. Ayrıca 6 Şubat’ta çok korkunç bir depremi yaşadık. Onun da bize gösterdiği çok şey oldu. Soru şu. O günden bugüne deprem dirençliliğimizi ne kadar artırdık ve deprem sonrasında olası sorunlara ne kadar hazırız? Yapılması gereken mevzuat değişiklikleri yapıldı mı? Almamız gereken kararları aldık mı? Elde etmemiz gereken verileri hızlıca aldık mı? Daha dirençli hale geldik mi? Mutlaka bir şeyler yapıldı. Ama görünen o ki yapılanlar yetersiz. Biz bir master planı yapma kararı aldık. Çünkü 1999’da yapılan master planı, güncelliğini yitirdi. Çünkü o günden bugüne İzmir çok değişti. Çok sayıda altyapı ve ulaşım unsuru eklendi. Bir yerden sonra bir şeyleri gerçekten hakkıyla en iyi şekilde yapmak zorunda olduğumuza dair bir inanla bu master çalışmasını yapmak istiyoruz.''
''O kulakları ne zaman açacağız ve konuşulanlar duyulacak?''
Yaşanan felaketlerden ders çıkarılmadığını belirten Tugay, bakanlığın mevzuat değişikliğini yapmadığına dikkati çekti. Tugay, ''çift başlılık'' eleştirisi de yaparak, şunları kaydetti:
''Yakın zamanda yaşanan, bugün en fazla canımızı sıkan Körfez konusunda da aynı şeyi söyledim. Bu ülke artık siyaset üzerinden falanca kurul, filanca idare falanca merkezi yönetim filanca yerel yönetim deyip kendini ayırma hatasından acilen vazgeçmelidir. Bu ülkenin kaynakları kullanılıyor. Ülkemizin çok değerli bilim insanları çok değerli çalışmalar yapıyor ama bir şekilde ayrıştırılıyorlar. Tamamen iki farklı ülke varmış gibi iki ayrı ülkede iki ayrı çalışma yapılıyormuş gibi ilerliyor işler. İnsanların artık benim küçük iktidar alanlarım olsun, oralarda da başarılar bana ait olsun anlayışından vazgeçmeleri gerektiğini düşünmüyorum. İklim kriziyle mecale ederken de depremle ilgili hazırlık yaparken de siyaset ve kurumlar üzerinden ayrışma olmaz. Herkes kendine gelsin. İşbirliğiyle çok daha hızlı yol alınabilir. Biz dört sene önce mevzuatla ilgili yapılması gereken değişiklikleri Karşıyaka Belediyesi adına bildirdik. Ne yapıldı? Hemen hemen hiçbir şey. Dört sene önce ne kadar yanlış ve eksiktiyse bugün de aynı yanlış ve eksiklerle duruyor. Bunları ne zaman değiştireceğiz? O kulakları ne zaman açacağız ve konuşulanlar duyulacak?”
''Kimse yalanlara inanmasın''
Ara çözümler üretilebileceğini belirten Tugay, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye bir deprem ülkesi. Önemli fay hatları deprem üretecek bundan kaçış yok İzmir’de 6,5-7 şiddetinde deprem üretmeye müsait fay hatları var. Bununla ilgili… Önce kat sayısını beşe düşür, sonra unutuldu diye sekize çıkar mantığıyla yönetilmeyi hak etmiyor bu insanlar. 30 Ekim 2020 depreminden sonra biz bu şehirde ağır ve orta hasarlı binalara emsal artışı vermek zorunda kaldık. Başka bir yol yoktu. Büyükşehir’in gücünü aşan bir durumdu. Öyle bir eleştirilere maruz kaldı ki belediye. Bugün de özellikle bozuk zeminli yerlerde binalara emsal artışı verip de onların katlarını yükseltmek, şehrimizin özellikle bazı bölgeleri için vahim bir hatadır. Bundan sonra doğru olduğuna inandığımız şeylerin arkasında duralım doğru olanları yapalım. Ben doğru olan neyse onun arkasında duracağım ve doğru olan neyse yapılması için çaba göstereceğim. Bu dönem bir şeyleri değiştirmenin ve düzeltmenin dönemi olsun. Bu dönem, İzmir’in her zaman bilinen ve takdir edilen bilincinin ortaya çıktığı dönem olsun. Kimse yalanlara inanmasın. Kim yapılan söylüyorsa bilelim. Burada yapılacak toplantı, bir amaca ulaşmak için yapılacak toplantı olacak. Kanun ya da mevzuat değişikliği bekliyoruz diye de durmayacağız. Ama yapmayanlar kendilerinin sorumluluğudur. Kötü bir şey yaşanırsa onların utancı olmalıdır. İmar affında olduğu gibi Onlar da kapattıkları kulaklarını açsınlar ve insanların o yıkılına binaların altında ölmesine, sakat kalmasına izin vermeyelim.
''Ya hep ya hiç değil de ara çözüm de üretmemiz lazım''
Bir şeyleri çok akıllıca yönetmemiz lazım. O yüzden bilim ve akıl çok önemli. İzmir’de deprem riski nedeniyle a tane binanın boşaltılması, düzeltilmesi, konumlarının değiştirilmesi gerektiğini bilmiyorum. Ama şunu biliyorum. Bugün deprem riski yüksek olan ve boşaltamadığımız bir evin kolonlarını yeni tekniklerle güçlendirirsek belki o bina hasar alacak ama insanları katlar arasında sıkışmadan hayatını kurtarabilecek. Olayın bu yanına da bakmamız lazım. Ya hep ya hiç değil de ara çözüm de üretmemiz lazım. Bazı ara çözümler üretmemiz lazım.''