Merkez Bankası'ndan KKM için yeni sadeleştirme adımları Merkez Bankası'ndan KKM için yeni sadeleştirme adımları

Erva Gün

Türkiye'de yaş çay üreticileri, kota uygulamaları ve düşük fiyatlar nedeniyle zor günler geçiriyor. 2023 yılında üretimi 1 milyon 354 bin ton olarak gerçekleşen çaya yönelik kota sistemi ve özel sektörün belirlediği düşük alım fiyatları üreticiyi ekonomik sıkıntıya sokuyor.

2021 yılında 1 milyon 454 bin ton olarak gerçekleşen yaş çay üretimi, 2022 yılında 1 milyon 270 bin tona geriledi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Bitkisel Üretim 2. Tahminine göre, 2023 yılında ise bu düşüşün yerini artışa bırakması beklenirken üretimin yüzde 6,3 oranında artarak 1 milyon 350 bin ton civarında gerçekleşeceği öngörüldü. Trabzon Ticaret Borsası’nın verilerine göre, üreticilerden 1 milyon 354 bin ton yaş çay yaprağı alındı. Bunun 763 bin 200 tonu özel sektör, 591 bin 530 tonu ise Çaykur tarafından alınarak kuru çay üretildi.

Ekran Görüntüsü 2024 09 15 143438

                                                               Trabzon Ticaret Borsası / 2019-2023 yılları genel toplam yaş çay alımları

2021/22 sezonunda yaş çay alım fiyatı 4,1 TL iken, bu rakam 2022/23 sezonunda 7,1 TL’ye yükseldi. Geçtiğimiz yıl ise ÇAYKUR, yaş çay için alım fiyatını 11 TL olarak belirledi. 2024 yılı itibarıyla yaş çay alım fiyatı kilogram başına 17 TL'ye çıkarılırken, üreticilere ayrıca 2 TL destekleme bedeli verildi. Ancak enflasyonun yükselmesi ve ÇAYKUR’un uyguladığı kota politikaları, üreticileri zor durumda bırakıyor. ÇAYKUR, çay sürüm dönemlerine göre kotayı artırıp azaltırken, üreticiler ellerindeki fazla çayı özel sektöre satmak zorunda kalıyor. Özel sektör ise ÇAYKUR’un belirlediği fiyatların altında alım yaparak üreticilere daha düşük bedeller ödüyor.

“Üretici özel sektöre muhtaç kalıyor”

Hopa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Gökhan Şimşek, yaş çay üreticilerinin karşılaştığı sorunlara dikkat çekerek devletin kota uygulamaları nedeniyle üreticilerin ellerindeki tüm çayı satamadığını ve özel sektöre mahkum edildiğini belirtti.

Şimşek, "Devlet, kota uygulamasıyla üretilen çayın tamamını alacağının garantisini vermiyor. Bir dönümde 150 kilodan fazla çay veremezsiniz. Kota uygulaması kayıt dışı çayı tespit etmek için yapılıyor, ancak devlet çok az çay alıyor. Üreticinin ektiği ve topladığı tüm çayı almıyor. Örneğin bir dönümde 750 kilo çay üretiyorsanız, bunun sadece belirli bir kısmını devlet alıyor ve geri kalan çay için üretici özel sektöre muhtaç kalıyor. Özel sektör ise devletin belirlediği taban fiyatın çok altında alım yapıyor. Bu yıl ikinci sürüm zamanı, temmuz ayında, özel sektör 17 TL olarak açıklanan taban fiyatı 9 TL'ye kadar düşürdü" dedi.

"Destekler yeterli değil"

Açıklanan taban fiyatın brüt 17 TL olduğunu belirten Şimşek, kesintiler ve vergiler eklendiğinde bu rakamın daha da düştüğünü aktardı. Şimşek taban fiyatın kesintilerle birlikte 16 TL civarına gerilediğini söyleyerek, “Verilen 2 liralık tarımsal destek ise ÇAYKUR tarafından değil, Avrupa fonlarından sağlanıyor ve bu desteğin gelecek yıl verileceği açıklandı. Ancak bu süre zarfında enflasyon karşısında 2 liranın ne kadar değer kaybedeceğini siz düşünün" ifadelerini kullandı.

"Çay üretimi artı değer üretmekten çıktı"

Çay toplama maliyetlerinin de hızla yükseldiğine dikkat çeken Şimşek, "Bu yıl 1 ton çayı toplatmak için üreticiler 8 bin TL ödedi. Özel sektör 9 TL alım fiyatı verirken, bunun zaten 8 TL'si işçiye gidiyor. Çay, artık artı değer üreten bir ürün olmaktan çıktı. Devletin kota ve sınır uygulamaları özel sektörün önünü açıyor. Eğer devlet çay alım garantisi verseydi, üretici bu kadar zor duruma düşmezdi" diye konuştu.

"Artan kota rekolte kaybı nedeniyle anlamsız"

Şimşek, devletin hasat döneminde kotayı artırmasına rağmen, üretimdeki rekolte kayıpları nedeniyle bunun üreticiye bir fayda sağlamadığını vurguladı. Şimşek, "Son hasat döneminde devlet, ikinci sürümde dönüm başına 150 kilo kadar kota artışı yaptı. Ancak üçüncü sürümde, ikinci sürüme göre yüzde 20-30 oranında rekolte kaybı yaşanıyor. Yani arttırılan kotanın bir anlamı kalmıyor, çünkü üreticinin elinde o kadar çay kalmıyor" diyerek sözlerini tamamladı.

“Özel sektör taban fiyatı tanımıyor”

Fındıklı’da bir çay üreticisi, özel sektörün devletin verdiği taban fiyatını tanımadığını belirterek, “Taban fiyat uygulamasını devletin denetlemesi gerekiyor. Devlet, vatandaşını şirketlere ezdirmeyecek. 2000’li yıllardan önce çay sektörü bu halde olsaydı bir tane üretim yapan fabrika kalmazdı, ÇAYKUR bile kapatılırdı” dedi.

“Faizle alıyorum, veresiye ödüyorum”

Çay üreticisi N. K., devlet desteğinin maliyetlerin yarısını bile karşılamadığını söyleyerek, “Üretimin budama, gübreleme, toplama, mazot, nakliye gibi birçok aşaması oluyor. 1 ton gübreyi bu sene 15 bin 400’e aldık. Nakit para ile ödeme de yapmıyoruz bunu veresiye yazdırıyoruz. Faizle alıyorum ve ekstra farkla sonra ödüyorum yani 17 bin ila 18 bin TL civarında bir ödeme çıkıyor. 1 ton çay 1 ton gübreyi zor karşılıyor” diyerek sitem etti.

“Çay olmadığı zaman kotayı yükseltiyorlar”

ÇAYKUR’un kota uygulamasına tepki gösteren B.T., “Çayın çok olduğu zaman kotayı düşüyorlar şimdi üçüncü sürümde o kadar çay yok kotayı yükselttiler. Çay olmadığı zaman kotayı yükseltiyorlar. Bu yıl da çay ikinci sürgüne göre yarı yarıya düştü. İkinci sürgünde 7 ton çay sattık şimdi 3,5 ton sattık. ÇAYKUR kotayı yükseltse ne olacak? Elimizde çay var mı ki ne satacağız? Çay olduğu zaman kotayı yükseltseler ve kotayı 10-15 kiloya düşürmeselerdi o zaman biz de satabilecektik” dedi.

B.T. temmuz ayında ikinci sürümde Lipton’a çay sattığını ancak ödemenin gelecek yıl ocak ayının sonunda yapılacağını söyledi. Üretici, “Parayı yakın vadede alacak şekilde satarsan taban fiyatı düşürüyorlar. Kuru çaya yüzde 18 zam gelmiş ama yaş çay hala yerinde duruyor. Vatandaşın yıllardır ezildiği gibi yine eziliyoruz” şeklinde konuştu.

Editör: Erva Gün