Cemil Cahit Saraçoğlu
Türkiye çalışma hayatındaki işgücü koşulları, her dönem iniş-çıkışlarıyla çalışan kesimler üzerinde sıkıntı yaratırken, 2020 yılında dünya ekonomilerini etkileyen pandemi, çalışma koşullarını daha da zorlaştırdı. Pandeminin de etkisiyle ekonomik koşullar zorlaştıkça, işsizlik hemen her haneye uğramaya başladı. İş bulma umudunu her geçen gün yitirenler ise daha önceki çalışmaları üzerinden prim gün sayılarını dolayısıyla da kıdem haklarını tamamlamanın peşine düşüyor.
Son yıllarda sıklıkla karşımıza çıkan erken yaşta emeklilik (EYT) gibi hukuki hak kayıplarını elde etme peşinde koşan bir kesimin doğmasına yol açarken hem kıdem hakkı, hem de kıdem tazminatına hak kazanma, oldukça karışık bir çalışma hayatı koşullarını karşımıza çıkarıyor.
Esas itibarıyla, kıdem tazminatı bir kişinin, emekli aylığı bağlanmış veya bağlanacak olması sebebiyle işini bırakması koşuluna tabi tutulmuşsa da ancak, emekli aylığına hak kazanabilmek için toplam prim ödeme gün sayısı, toplam sigortalılık süresi ve yaş gibi şartları da içeriyor. Bu durumun tek istisnası, emekli aylığı bağlanabilmesi için tamamlanmış olması gereken yaş koşulu dışındaki koşulların da yerine getirilmiş olmasıdır. O zaman da istisnadan yaralanmada, kişiler arasında ciddi eşitsizliklerin olduğu görülüyor.
Çünkü, emekli aylığı bağlanabilmesi için tamamlanmış olması gereken koşullar; herkes için de aynı olmayıp, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlanan tarihe göre değişiklik gösteriyor.
Şöyle ki,
a) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 8 Eylül 1999 tarihi öncesinde başlayanlar, toplam olarak 3600 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
b) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 8 Eylül 1999 tarihi ile 30 Nisan 2008 tarihi arasında başlayanlar, toplam olarak 4500 gün süreyle prim ödenmiş olması, toplam sigortalılık süresi olarak 25 yıllık bir sürenin tamamlanmış olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde üç ayrı koşulu,
c) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 30 Nisan 2008 tarihi ile 31 Aralık 2008 tarihi arasında başlayanlar, 4600 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
d) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2009 tarihi sonrasında başlayanlar, 4700 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
e) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2010 tarihi sonrasında başlayanlar, 4800 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
f) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2011 tarihi sonrasında başlayanlar, 4900 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
g) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2012 tarihi sonrasında başlayanlar, 5000 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
h) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2013 tarihi sonrasında başlayanlar, 5100 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
ı) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2014 tarihi sonrasında başlayanlar, 5200 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
i) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2015 tarihi sonrasında başlayanlar, 5300 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu,
j) İlk defa sigortalı olarak çalışmaya, 1 Ocak 2016 tarihi sonrasında başlayanlar, 5400 gün süreyle prim ödenmiş olması ve belirli bir yaşın doldurulması şeklinde iki ayrı koşulu, yerine getirmek zorundadır.
Eşitmiş gibi görünen eşitsizlik…
Buna göre, yukarıda belirtilenlerden, sadece yukarıdaki (b) sırası kapsamına girenler, yani, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya, 8 Eylül 1999 tarihi ile 30 Nisan 2008 tarihi arasında başlayanlar, en az 25 yıl sigortalılık süresini doldurmak zorunda iken, diğer grupların tamamı için böyle bir süre hiç aranmıyor. Dolayısıyla, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya, 8 Eylül 1999 tarihi ile 30 Nisan 2008 tarihi arasında başlayanlar hem emekli aylığına hak kazanma hem de kıdem tazminatına hak kazanma açısından çok büyük bir haksızlığa terkedilmiş durumdalar.
Yaraya bir miktar merhem peşinde koşanlar…
Emeklilik aylığını hak kazanamayanlar ise, aile yaşamlarını geçindirmek için “yaraya bir miktar merhem olması umuduyla” bu kez de çalıştıkları süreden doğan kıdem tazminatlarını almak istiyor.
Ancak, emekli aylığına hak kazanma ile ilgili olarak yukarıda belirtilen haksızlık, kıdem tazminatına hak kazanma açısından da karşımıza çıkmakta olup, şöyle bir gariplik var!
Çalışma hayatına 8 Eylül 1999 tarihinden önce başlayanlar 15 yıl ve 3600 prim günü koşulunu tamamladıkları andan itibaren, emekli olmayı beklemeden son çalıştıkları işyerindeki kıdem tazminatını alıp ayrılabiliyor.
Fakat 9 Eylül 1999 tarihinden sonra ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayanlara gün şartı getirilmesi bu dönemden sonra işe başlayan kesimleri ciddi sıkıntıya sokuyor. Bu kesimler de emekli olmadan kıdem tazminatı alabilirler, ancak onların daha zor şartları yerine getirmesi gerekiyor.
Yani 8 Eylül 1999 tarihinden sonra çalışmaya başlayanlar için 506 Sayılı eski Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısı koşullarını en erken yerine getirdikleri tarihe bakılıyor.
Bu durumda, 8 Eylül 1999 sonrası ilk defa sigortalı çalışmaya başlayanların kendi istekleriyle işten ayrıldıklarında kıdem tazminatı alabilmek için ya 25 yıl sigortalılık süresi ve 4500 prim gününü ya da sigortalılık süresine bakılmaksızın 7000 prim gününü doldurmaları gerekiyor.
8 Eylül 1999’dan sonra işe girenler için 25 yıl sigortalılık süresi 8 Eylül 2024 tarihinde dolacak.
Bu kişiler 4500 prim gününü doldurdukları halde 2024 yılına kadar 25 yıl sigortalılık süresi koşulunu yerine getiremedikleri için kıdem tazminatı alamayacak. Ancak, 1999’dan sonra işe girip 7000 prim gününü dolduranlar kendi istekleriyle işten ayrıldıklarında kıdem tazminatını alabilecek.
8 yıl 4 ay sigortalılar emekli olabiliyor
Dikkat ederseniz, 1999 yılı sonrası 30/4/2008’den sonra sigortalı olanlardan 4600 günü dolduranlar emekli hakkını da doldurmuş olurlarken, yaklaşık 8 yıl 4 ay önce ilk defa sigortalı olanlar 4600 günü doldursalar bile 25 yıl sigortalılık süresi istenildiği için emekliliğe hak kazanmıştır yazısı alamıyorlar.
SGK, 5510’un Geçici 6’ncı maddesini uygulamıyor
Tüm çalışan kesimlerin sigortalılığını düzenleyen 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu incelendiğinde, 28’inci maddesinde 1999-2008 arası çalışanların emeklilik için kıdem tazminatı alması düzenlemesi var.
Kanunun geçici 6’ıncı maddesinde 8 Eylül 1999 yılı sonrası sigortalı olanların da gün şartına gerek kalmadan kıdem tazminatını alabileceği yorumunu bulunuyor. Maddede 4600 gün şartı var ancak sigortalılık süre şartı yok. İşte Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 1999 yılından sonra iş hayatına girenlerde bu maddeyi uygulamayarak haksızlığa yol açıyor.
Geçici 9’uncu madde de uygulanmıyor
Öte yandan aynı kanunun Emeklilik Yaşına İlişkin Bazı Geçiş Hükümlerini düzenleyen Geçici 9’uncu maddesinde de “8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi ödemiş olması VEYA kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar” hükmünü getirdiği halde uygulanmadığı görülüyor.
Yani 2008 yılından sonra işe girenlere uygulanan 15 tam yıl yaşlılık ve ölüm sigorta prim ödemesi yapanların kısmı yaşlılık aylığı alması hakkı yine 1999 yılı Eylül ayından itibaren işe girenlere neden uygulanmıyor.
Kafalar burada karışıyor
Çünkü aylık bağlama şartları bakımından bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılarak aylık bağlanacaklar için; “28’inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen 5400 günlük süre ilk defa; 1) 30/4/2008 tarihi ile 31/12/2008 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4600 gün olarak, 2) 1/1/2009 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4600 güne 100 gün eklenmek suretiyle 5400 günü geçmemek üzere uygulanır” deniliyor.
Çalışma hayatı mı, çalınan hayatlar mı?
Bir yanda iş bulma umudunu yitirenler bir yanda prim gün sayılarını tamamlayıp emekliliğin peşine düşenler… Emekli aylığı bağlanabilmesi için gereken koşullar; herkes için aynı değil…
Editör: Ramazan Atabey
Yorumlar