Genel

Çağrı merkezi emekçileri meslek hastalıklarıyla karşı karşıya

Kas-iskelet sistemi, göz hastalıkları, odyometrik ve psikososyal rahatsızlıklar nedeniyle çağrı merkezi çalışanlarının hastaneye geldiklerini belirten Van-Hakkâri Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Görken, iş sağlığını etkileyebilecek risklere karşı önlem alınıp kamu tarafından denetlenmesini önerdi. Uyumsuz vardiya ve zoraki mesailerin sağlıklarını etkilediğini, işitme sorunu ve bel ağrıları yaşadıklarını belirten çalışanlar, mobbing, yoğun çalışma saatleri ve yetersiz maaştan şikâyetçi.

Abone Ol

Yasemin Dikici / Van

Büyük miktarda soruşturmayı telefonla almak veya iletmek için kullanılan bir hizmet olarak tanımlanan çağrı merkezleri, gelen ürünü, hizmet desteğini veya tüketicilerden gelen bilgi taleplerini yönetmek için şirketler tarafından işletiliyor. Tele pazarlama, bağış toplama, borç tahsilatı, pazar araştırması, acil durum bildirimleri ve kritik ihtiyaçları olan kan bankaları için işletilen bir çağrı merkezi, mektuplar, fakslar, canlı destek yazılımı, sosyal medya, anlık mesaj ve e-posta gibi bireysel iletişimlerin merkezi olarak yönetilmesini sağlıyor. 

Çağrı merkezi çalışanları, yöneticilerinin “verimlilik, yüksek performans” adı altında uyguladığı satış ve kota baskısı, uzun saatler boyu oturarak hizmet veriyor, stresli bir ortamda gürültüye maruz kalıyor. Bu durum da çağrı merkezi emekçilerini meslek hastalıklarıyla karşı karşıya getiriyor.  

Van-Hakkâri Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Doktor Gökhan Görken, kentte son yıllarda sayısı giderek artan çağrı merkezi çalışanlarının hastanelere, kas-iskelet sistemi hastalıkları, odyometrik, psikososyal rahatsızlıklar ve göz hastalıkları şikâyetiyle geldiklerine dikkat çekti. İşitme sorunu şikâyetlerinin ön plana çıktığına belirten Görken, “Sürekli konuşmaya bağlı ses deformasyonu, yoğun kulaklık kullanımı ve akustik şoklara bağlı işitme sorunları sıkça görülmektedir. Akustik şok sonucu; baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması ve işitme kaybı gibi semptomlara azımsanmayacak kadar sık karşılaşmaktayız” vurgusu yaptı. 

İş sağlığını etkileyebilecek risklere karşı önlem alınıp kamu tarafından denetlenmeli

Meslek hastalıklarında önlem almanın önemli olduğunu, önlenmediği takdirde geri dönüşümü olmayan hastalıklara dönüşeceğine işaret eden Görken, şunları söyledi:

“İş sağlığı ve meslek hastalıklarını bir halk sağlığı problemi olarak değerlendirmek ve ele almak gerekir. Bu sağlık problemleri ve meslek hastalıkları, kesinlikle önlenebilir durumlar. Ve önlenmesi aslında ülke üretiminden ekonomisine kadar birçok alanda fayda sağlar. Van’da çağrı merkezlerinin bu yönde problemleri bulunuyor. Ama tüm mesleki alanlarda mevcut risk ve sorunlar var. 

Risklerin neler olduğunu ve nasıl başa çıkmaları gerektiğini bilmeleri ve özellikle bu yönde haklarının neler olduğunu bilmeleri gerekmektedir. İşverenin iş ve işçi sağlığını riske atacak her türlü ergonomik riskleri tespit etmesi, dayatmalardan kaçınması, iş planını sağlıklı ve çalışanlarla birlikte işin ve her bir işçinin tek tek özel durumlarını göze alarak yapması gerekmektedir. İşveren tarafından çalışanlara yönelik ergonomik ortam, fiziksel-kimyasal risklerden uzak, uygun mesai süreleri, uygun ve kişisel vardiyalar, kabul edilebilir bir ücret, ulaşımdan beslenmeye iş sağlığını etkileyebilecek her türlü risklere karşı önlem sağlanmalı ve kamu tarafından da denetlenmelidir. Tüm işyerlerinde çalışanların etkin bir şekilde iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerine katılması önemli.” 

Çağrı merkezleri, “tehlikeli işyeri sınıfı” listesinde…

Çağrı merkezlerinde görev yapanlar, mesai saatlerinin büyük kısmını ekran önünde çalışarak geçirdiği için birçok ciddi rahatsızlıklar yaşadıklarını anlatan Görken, sözlerini şöyle tamamladı: 

“Duruş (postür), aydınlatma, gürültü vb. kaynaklı sorunlar ortaya koymakta ve çalışanların sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sebep olmaktadır. Çağrı merkezleri, “tehlikeli işyeri” sınıfları listesinde ‘tehlikeli” olarak yer almaktadır. Ofislerde kullanılan yazıcı ve kartuş tonerleri, mürekkep, temizlik maddeleri ve yapıştırıcıları gibi çeşitli kimyasallar başlıca tehlikeli maddelerdir. Ayrıca ofislerde en sık kullanılan fotokopi makinası ve lazer yazıcıları ozon salgılamaktadır. İşyerlerinde kullanımı artan elektrikli ofis araçları çevresinde elektromanyetik alan oluşturur. Bunun sonucunda vücut ısısının artışı, yorgunluk, baş ağrısı, uyku bozukluğu, halsizlik, dikkat dağılması, alerji, yüzde kızarıklık, baş dönmesi ve göz üzerinde etkileri göz yorulması ve göz yaşarması, renkli ışığa karşı (özellikle mavi) duyarlıkta azalma gibi olumsuz etkileri olduğu ortaya çıkar. Ayrıca kadın ve erkeklerde hormonsal problemlere neden olabilmektedir.” 

Sürekli ses maruz kalma, bel ağrıları, mobbing, yoğun çalışma saatleri, yetersiz maaş

Görüştüğümüz çağrı merkezi çalışanları “Çağımızın kürek mahkûmluğu” olarak tanımladıkları işlerinde uyumsuz vardiya ve zoraki mesailerin sağlıklarını etkilediğini, işitme sorunu ve bel ağrıları yaşadıklarını, mobbing, yoğun çalışma saatleri ve yetersiz maaştan şikâyetçi oldular.

Merve: 25 yaşındayım. Ekonomik sıkıntılardan dolayı çağrı merkezinde çalışmaya başladım. Üç yıldır çalışıyorum. İşe başladıktan 3 ay sonra, kulağımda ve belimde ağrılar oluşmaya başladı. İşitme sıkıntısı yaşadığım için hastaneye gittim ve kulağımın sürekli sese maruz kaldığı için sağır olma ihtimalimin olduğunu söylediler. Asgari ücretle çalışabileceğim başka bir yer bulamadığım için çalışmaya devam ediyorum. Kulak ve bel ağrılarım günden güne artmaya devam ediyor.  Günde 11 saat çalışıyoruz. Molaya sadece 10 dakika veriyorlar. Yöneticilere sorunu dile getirdiğimizde “Gitmek istiyorsanız, kapı açık” diyorlar. Daha önce iki arkadaşımızın beyin damarı tıkandı ve artık normal hayatlarına devam edemiyorlar. İleride sağır olmaktan korkuyorum ama çalışmak zorundayım. 

Asmin: Çağımızın kürek mahkûmluğu olan çağrı merkezi sektöründe, 5 yıldır hizmet veriyorum. Çağrı merkezinde, hizmet süresi arttıkça mobbingler de artmaya başladı. Uyumsuz vardiyalar, zoraki mesailer sağlığımızı da etkiledi. 11 saat ekrana bakmak, sürekli çağrı almak, sürekli oturmakla beraber kulak, göz ve sırt ağrıları başladı. Hastalık sürecinde doktor rapor verdi diye günlerde fırça yiyorduk. Van’daki çağrı merkezlerinin düzeni bu şekilde ilerliyor.

Nurten: 5 yıl boyunca çağrı merkezinde çalıştım. Ardı arkası kesilmeyen mobbingler, yoğun çalışma saatleri, sağlık sorunları ve yetersiz maaş yüzünden istifa ettim. Sürekli satış yapılması gerektiği, müşteriyle zorla sohbet etmemiz gerektiği ile sınırlı kalmayıp defalarca hakaret içerikli mobbingglere maruz kaldık. Sürekli müşterilere, bilerek yanlış mesajlar iletip hatları yoğunlaştırıyorlardı. 2,3 hafta üs tüste 11 saatlik çalışmalar ile hizmet verirdik. Bundan kaynaklı sürekli kulak çınlaması, baş ağrısı, boğaz ağrısı gibi sağlık sorunları ile karsı karşıya kalıyorduk. Doktora gidebilmek için bile izin alamıyorduk. 

Mehmet: Van’da lisans lisansüstü gençlerin, çalışabileceği tek yer çağrı merkezleri. Çalıştığım çağrı merkezi benden gençliğimi, sağlığımı, yaşama sevincimi aldı. Bende panik atak, anksiyete, sırt ağrısı göz bulanıklığı ve kulakta zor duyma olarak kaldı. Susmak bilmeyen çağrılarla, kısa süreli molalarla günlerimiz geçip gidiyor. Hasta olduğumuzda rapor alıyorduk, yöneticiler, “Bu yoğunlukta rapor mu alınır?” diye bizi azarlıyorlardı. Ülkenin ekonomik şartları zor. Çalışmak zorundayız, eve ekmek götürmek zorundayız.