Türkiye-Birleşik Krallık Turizm Alanında İşbirliği 2. Toplantısı Ankara'da düzenlendi Türkiye-Birleşik Krallık Turizm Alanında İşbirliği 2. Toplantısı Ankara'da düzenlendi
Suat Gezici Dünyada her geçen gün artan ve çağın sorunu olarak adlandırılan obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanıyor. Dünya genelinde 1 milyardan fazla aşırı kilolu veya obezite hastası bulunurken 2035’te bu sayının 4 milyarı aşacağı tahmin ediliyor. Diyabetten, kalp hastalıklarına, infertiliteden kansere pek çok olumsuz sağlık sorununa davetiye çıkaran obezite, tedavi edilebilir bir hastalık olarak nitelendiriliyor. Obeziteye, aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, genetik geçiş, hormonal etmenler sebep olurken; bilimsel gelişmeler sonucunda farklı tedavi yöntemleri de geliştirilmekte. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “2022 Türkiye Sağlık Araştırması” sonuçlarına göre; boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde, 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranı, 2019’da yüzde 21,1 iken 2022’de yüzde 20,2’ye geriledi. Cinsiyet özelinde bakıldığında kadınların yüzde 23,6’sının “obez”, yüzde 30,9’unun “obez öncesi” olduğu tespit edildi. Erkeklerde ise bu oranlar sırasıyla yüzde 16,8 ve yüzde 40,4 olarak belirlendi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yayınlanan dünya obezite sıralaması raporlarına göre; Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development –OECD) ülkeleri arasında yer alan Amerika 12., Türkiye ise 17. sırada olarak dünya obezite sıralaması içerisinde ilk sıralarda yer alıyor. Rapora göre, Vietnam sonuncu sırada. Obezitenin nedenleri Hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenmenin en büyük etmen olduğu obezitenin nedenleri şunlar: • Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları • Fiziksel aktivite yetersizliği • Yaş, cinsiyet eğitim düzeyi, sosyo-kültürel etmenler, gelir durumu • Hormonal ve metabolik etmenler • Genetik, psikolojik etmenler • Sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama • Sigara ve alkol kullanma alışkanlığı • Kullanılan bazı ilaçlar (antidepresanlar vb.) • Doğum sayısı ve sık doğum aralığı • Anne sütünün yetersiz alınması Obezitenin etkileri Obeziteye bağlı oluşabilecek bazı hastalıklar şu şekilde sıralanıyor; • Tip 2 diyabet • Yüksek tansiyon • Kan yağları ve kolesterol yüksekliği • Karaciğer yağlanması • Damar sertliği gibi kalp damar hastalıkları • Eklem bozuklukları • Uyku apnesi • Kadınlarda yumurtalık kistleri ve buna bağlı adet düzensizlikleri • Aşırı tüylenme • Erkek çocuklarda gömük penis ve hormonal bozukluklar • Depresyon • Bazı kanserler Obeziteyle mücadele ve tedavi yöntemleri Yaşam kalitesini ciddi anlamda düşüren obezite, tedavi edilebilen kronik bir hastalık olarak değerlendiriliyor. Obezite tedavisinin kişiye özgü olması gerekmekte. Obezitenin tedavisinde; tıbbi beslenme (diyet) tedavisi, egzersiz tedavisi, davranış değişikliği tedavisi, ilaç tedavisi, cerrahi tedavi yöntemleri uygulanmakta. Obezite tedavisi esnasında hekim, diyetisyen, psikolog ve fizyoterapist işbirliği içinde takım çalışması ile hareket etmekte. Ayrıca obezite cerrahi yöntemlerle de tedavi edilebilmekte. Obez bireyler, fazla kilolardan kurtulmak ve kilo kontrolü için uzman yardımı alırken, fiziksel aktivite; günlük yürüyüş ve egzersizlerle obezite hastalığından kurtulabilmekte. Obezite ile mücadele için bazı diğer yöntemler şu şekilde sıralanıyor; • Raf ömrü uzun, kalorili, hazır gıdalardan uzak durulmalı • Doğal olmayan şeker tüketilmemeli ve günlük tuz alınımına dikkat edilmeli • Sağlıklı pişirme tekniklerini tercih edilmeli • Gün içerisinde vücudun ihtiyacı kadar su içilmeli • Yemek yeme alışkanlığını değiştirilmeli ve yemekler yavaş yenilmeli • Yağ tüketimi konusunda dikkatli olunmalı, doymuş yağlar mümkün olduğu kadar az alınmalı • Besin çeşitliliğine dikkat edilmeli, her besin grubundan dengeli bir şekilde beslenilmeli • Sebze ve meyveler mevsiminde yenilmeli • Alkol alımından uzak durulmalı “Emin olsunlar bu hastalığı yenebilirler” Eskiden obez Ufuk Ulusoy, yaşadıklarına ilişkin şunları anlatıyor: “Obez olmak kolay değil. Düşünsenize diğer insanlara göre iki kişi gibi görünüyorsunuz. Bunu kim ister ki? Ben çocukken de çok kiloluymuşum. Ailem yaşım ilerledikçe ergenliğe girmemle, aşırı kilomdan kurtulacağımı düşünüyorlarmış ama öyle olmadı. Küçükken çocuklar ‘şişko patates, yarım kilo domates’ diye dalga geçiyorlardı. Zoruma gidiyordu ama dışlanma korkusuyla ses çıkaramıyordum. Liseye başladığımda ergenliğin de getirdiği heyecanla bir kıza âşık olmuştum. Ona açılmaya korksam da anlaşılıyordu. Sonra bir gün cesaretimi toplayıp konuşunca bana ‘Kırılma ama çok kilolusun’ demişti. Ondan sonra zayıflamak için kendimce diyet yapmaya başladım ama her defasında başarısız oldum. Yıllar bu denemelerimle geçti. Kişisel deneyimlerim yetersiz kaldı ve 140 kilolara geldim. Üniversitede başka birine âşık oldum. Ona açıldığımda, ‘Bir sana bak, bir de bana’ sözü tokat gibi geldi. Sevmek bizim de hakkımız değil miydi? O günden sonra karar verdim, zayıflayacaktım. Hastaneye gittim. Diyetisyen doktor, bir diyet listesi hazırladı. Aynı zamanda psikoloğa da yönlendirdi. Diyetisyen ve psikoloğumun tavsiyelerine uydum. Basketbol oynamaya başladım. Diyetimi de tam uygulayınca iki yılda 30-40 kilo verdim. Sonrasında kilo vermeye devam ettim. Şimdi 80 kiloyum. İçimden biri çıktı sanki. Artık daha sağlıklı ve zinde hissediyorum. Benim gibi obezlere yardımcı olmak istiyorum. Bu sorunun üstesinden gelebilirler. Teknoloji, bilim gelişti... Yani emin olsunlar bu hastalığı yenebilirler. Ben yaptım, onlar da yapabilir. Neden olmasın?”

Editör: Ahmet Ertüm