CEMRE POLAT/ANKARA- Bu yıl 6’ncısı düzenlenen Uluslararası Solo Çağdaş Dans Festivali, 25, 26 ve 27 Ağustos’ta Ankara CerModern Açık Hava Sahnesi'nde gerçekleştirildi. Türkiye ve dünyadan 22 sanatçıyı üç gün boyunca ağırlayan 6. Uluslararası Solo Çağdaş Dans Festivali’nin programında, dans gösterilerinin yanı sıra atölye programları, konferans, konser, parti ve film gösterimleri yer aldı.
Modern dansın gelişimine katkı sunmayı amaçlayan festival, sanatın evrensel dilini vurgulayan "Düşünen Beden" temasıyla seyirci karşısına çıktı. CerModern tarafından organize edilen etkinlik, Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenirken büyükelçilikler iş birliğiyle düzenlendi. Festival, ulusal ve uluslararası düzeyde birçok sanatçıyı bir araya getirdi. ABD, Hindistan, Vietnam, Almanya, Fransa, Avusturya, Yunanistan, İsrail, Çek Cumhuriyeti, İtalya, Portekiz, Ukrayna ve İsviçre gibi farklı ülkelerden gelen dans sanatçıları, özgün performanslarıyla izleyici karşısına çıktı.
Solo Çağdaş Dans Festivali’nin danışmanlığını alanda yaptıkları çalışmalarla bilinen Deniz Alp, Özgür Adam ve Galip Emre üstlendi. Gelenekselleşen festival, ülkemizde modern dansın gelişimine katkıda bulunmak, tanıtmak, uluslararası düzeyde iş birliği yaratmak ve çağdaş sanatın toplumsal bir etkinlik olması amacıyla düzenleniyor.
"DÜŞÜNEN BEDEN"
Ankara'nın kalbinde, CerModern Açık Hava Sahnesi'nde gerçekleşen 6. Uluslararası Solo Çağdaş Dans Festivali, modern dansın sınırlarını aşan bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Etkinliğin "Düşünen Beden" teması, dansın insanın iç dünyasıyla iletişim kurduğu, duyguların ve düşüncelerin harekete döküldüğü bir alan olduğunu gözler önüne serdi.
Festival, atölye programları, konferanslar, konserler, partiler ve film gösterimleri gibi farklı etkinliklerle dolu bir program sunarak katılımcılara farklı deneyimler yaşatırken modern dansın ifade özgürlüğünü vurguladı. "Düşünen Beden" temasıyla hayat bulan festivalde dansçılar, bedenlerini ve duygusal ifadelerini sahnede özgürce sergileyerek izleyicilere sanatın derinliklerini deneyimleme fırsatı verdi. İzleyiciler ise dansın ritmi ve enerjisiyle içsel bir yolculuğa çıktı.
Her biri bir hikâye, his veya olgu üzerine şekillendirilen performanslar, izleyicilere farklı bakış açıları sundu. Örneğin: Festival kapsamında sahne alan Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından Deniz Uzuner, “Circular Mining” isimli performansında ülkemizde 1941 yılından bu yana meydana gelen maden patlamaları sonucu hayatını kaybeden üç bini aşkın maden işçisini odağına aldı. Dansıyla hayati risk taşıyan koşullarda çalışmak zorunda kalan her bir maden işçisinin geçirdiği zihinsel süreçleri sanatsal bir bakış açısıyla yansıtmayı amaçlayan sanatçı, seyircilerden büyük beğeni topladı.
2014'ten bu yana Kibbutz Contemporary Dance Company'nin en sevilen sanatçılarından, Güney Koreli koreograf ve dans sanatçısı Sujeong Kim'in koreografisini üstlendiği eser "Gezgin", Çek dansçı Michal Vach tarafından özgün stiliyle sahnelendi. Performansta, bir gezgin tarafından dün, bugün ve geleceğin birbirine karıştığı bir zamanda iletişim kurabilmenin imkansızlığına karşı sürekli ileriye doğru hareket etmenin tek çıkış yolu olduğu vurgulandı.
Almanya'nın prestijli dans kolektiflerinden Ensemble of Staatstheater Braunschweig'da aktif olarak dans eden Razul Singh, "Sahipsizi Sahiplenmek" isimli performansıyla sahnedeydi. Kendini keşfetme cesareti gösteren savunmasız ve sahipsiz bir insanın içinden geçtiği ruhsal durumları anlatan performans, kısıtlamalara karşı verilen mücadeleyi anlattı.
Çağdaş dans, fiziksel tiyatro, bale, modern dans gibi teknikleri harmanlayan özgün ve yaratıcı eserler üreten bağımsız kuruluş The Dance Company'de aktif olarak dans eden Mila Yenidoğan "İz" isimli performansıyla izleyici karşısına çıktı.
Ankara Devlet Opera ve Balesinde baş dansçılık yapan Burak Kayıhan, koreografisini aralarında Solocoreografico Torino, Solocoreografico Frankfurt, Jerusalem International Solo Dans Festival'in de bulunduğu pek çok organizasyonda jüri üyeliği yapmış olan Özgür Adam İnanç'ın üstlendiği "Dem"i sergiledi.
Geçtiğimiz sene İstanbul'daki Fringe Festival'de "Bir Kurbağa ile Sohbet" performansıyla sahne almış olan İtalyan sanatçı Sofia Casprini, aynı eseri Ankara seyircisiyle paylaştı.
Kibbutz Çağdaş Dans Topluluğu'nda çalışan İsrailli dansçı Orin Zvulun, koreografisini, Kore merkezli Crystal Dance Company'i yöneten ve Joelle Bouvier, Uri Ivgi ve Johan Greben gibi dansçılarla çalışmış dansçı ve koreograf Suejong Kim'in üstlendiği "Eve, Eşi Benzeri Görülmemiş Bir Canavar" isimli performans ile festival sahnesindeydi.
Özgürlük, kısıtlama, düzen, düzensizlik, biçim, biçimsizlik gibi konuları keşfeden doğaçlamaya dayalı süreçlerle ilgilenen ve şu anda Yunan geleneksel dans dersleri veren performans sanatçısı Olga Kalantzi, "WRAP: Kendinizden Asla Kaçmamanız İçin Bir Cep Rehberi" adlı eserini sergiledi.
13 ÜLKE AYNI SAHNEDE
Dünyanın farklı yerlerinden, farklı kültürlere sahip sanatçıları bir araya getirerek dansın evrensel dilini anlamaya ve paylaşmaya olanak tanıyan festivalin ilk gününde, Vietnam'dan Tu Hoang, Yunanistan'dan Olga Kalantzi, İtalya'dan Giovanni Leonarduzzi, Türkiye'den Deniz Uzuner, Mila Yenidoğan, Ceyda Özcan ve Burak Kayıhan performanslarını sergiledi.
İkinci gününde Türkiye’den Yeşim Coşkun ile Venüs Tepe, Portekiz’den Bruno Duarte, Fransa’dan Estelle Bezombes, İsviçre’den Neil Böhener ve Avusturya’dan Rosalie Wanka bir araya geldi. Son gününde ise Hindistan’dan Razul Singh, Almanya’dan Bettina Paletta, İtalya’dan Sofia Casprini, Çek Cumhuriyeti’nden Michal Vach, ABD’den Becca Hoback, İsrail’den Orin Zvulun ve Itamar Galina sahne aldı. Kültür ve Turizm Bakanlığınca desteklenen performanslar, her ülkenin Ankara büyükelçiliklerinin iş birliği ile düzenlendi. Farklı coğrafyalardan gelen sanatçıların özgün yorumlarıyla sahneye çıktığı etkinlik, sanatın insanlar arasında bir köprü kurma gücünü gözler önüne serdi.
Çağdaş/kavramsal dans alanında bireysel hareket üzerine farklı bir bakış sunmayı amaçlayan Uluslararası Solo Çağdaş Dans Festivali, modern dansın evrensel bir ifade biçimi olarak toplumsal farkındalığı artırmayı, sanatçıları desteklemeyi ve uluslararası iş birliğini teşvik etmeyi amaçlayan bir platform olarak öne çıkıyor.
İzleyiciler, festivalin sadece bir etkinlik değil, sanatın insanları bir araya getiren, duvarları yıkan ve kültürleri kucaklayan bir platform olarak hatırlanacağını söylüyor. Geleneksel olarak düzenlenen festival, önümüzdeki yıllarda da farklı coğrafyalardan gelen sanatçılarla buluşarak dünyanın dört bir yanında seyircilere ilham vermeye devam edecek.