Bu sistemin adı yok
Can PULAK
Benim ülkemde, canım Türkiye’mde demokrasi, hak, hukuk, adalet, insan hakları, özgürlük filan kayboldu. Yerine gelen sistemin adı yok.
Başkanlık sistemi desem değil, Yarı Başkanlık hiç değil,Parlamenter sistem desem o da değil, garip ve acaip bir sistem bu…Diktatörlük diyorlar, bana göre o da yanlış. Aslında bütün kurumlar var ama çoğu çalışmıyor.Daha doğrusu, tek kişinin gözünün içine korkuyla bakarak görev yapıyorlar.
Basın hürriyeti dinamitlendi.Yeni adıyla medyanın yüzde 80’den fazlası iktidarın eline geçti. Ülkedeki gerçek gazetecilerin yüzde 90’ı işsiz bırakıldı. Çoğu mahkemelerde sürünüyor. Sözcü Gazetesi ile Fox televizyonu da olmasa, basın sizlere ömür..Bu durumda adını koyamadığımız sistemi kim eleştirecek? Yanlışları kim düzeltecek, doğru yolu kim gösterecek? Muhalefet partileri deseniz, kelin merhemi yok ki başına sürsün. Kendi çalıyor, kendi söylüyor, sesini doğru dürüst duyuramıyor. Hoş duyursa, aldıran olacak mı? Bu ülkede doğru söyleyene, iktidar gibi düşünmeyene ya Fetö’cü yada terör yanlısı diyorlar.
Haksızlık, usulsüzlük, yasa tanımazlık öylesine aldı başını gitti ki, yaptığınız seçimin de bir kıymeti yok. Ahmet’i seçiyorsunuz, illa Mehmet’i başkan yapacaklar. Bunun için denenmedik yol kalmıyor. Beceremezlerse seçimi yenileme kararı alıyorlar. Türkiye’nin tüm hayati ve acil sorunlarını
bir yana itip, geçim derdinin altında ezilen milleti, seçimle meşgul ediyorlar devamlı. Ekonomi kötüymüş, dövizin tırmanışı durmuyormuş, cepheden şehitler geliyormuş hala, ordumuz harp halindeymiş, umurlarında bile değil beylerin. Var mı yok mu seçim, bununla yatıp bununla kalkıyorlar.
Adı olmayan sistemin testisi çatladı bir kere.Artık ne yapsanız su tutmaz.Yapıştırmaya fazla dayanmaz ki bu testi. Ayakta kalma zamanını uzatırsınız belki ama, o da uzun olmaz. Haksızlıklara, adaletsizliklere, aklına estiği gibi ülke yönetimine karşı tepkiler giderek artıyor. Öylesine ki, artık iktidar partisine mensup olanların bile sesleri yükseliyor. Nasıl yükselmesin, öyle yanlışlıklar, haksızlıklar ve sorumsuzluklar yapılıyor ki, öfkelenmemek ve tepki göstermemek mümkün değil.Kötü yönetimin hesabını verecek olanlar aynı otobüsün yolcuları değil mi?. Freni patlayan bu otobüsün kaza yapması halinde hepsi yaralanacak. Bunu görüyorlar, hissediyorlar ama, bir şey yapamıyorlar işte..
Sadece AKP’liler değil, bu ülkenin tüm insanları da geliyorum diyen tehlikeleri görüyorlar, başlarına gelebilecek felaketleri kestiriyorlar ama, onların da şimdilik endişeli bir bekleyişten başka yapacakları bir şey yok. TUSİAD yapılan yanlışlara dikkat çekmeye, yönetimi uyarmaya çalıştı. Vay sen misin bunu yapan, bekleyin şimdi başına gelecekleri. Terörle yapılan mücadelenin aynısıyla tehdit edildiler.
Bunca yanlışlar içinde doğruyu bulmak, üzerimizdeki kara bulutları dağıtmak giderek zorlaşıyor. Gırtlağımızı sıkmaya başlayan sorunlarla uğraşacağımıza, zamanı çok kötü kullanıyoruz. Yine 1,5 ayı boşa, kavgayla, gürültüyle geçireceğiz. İstanbul Belediye Başkanlığını kazansan ne olur, kazanmasan ne olur? Kafayı ona yoracağına, Türkiye’yi iyice zorlayan meseleleri aşmaya, bu yöndeki mücadeleyi kazanmaya çalışsana..
Millet huzursuz, seçimle değil geçim derdiyle uğraşılsın istiyor. Mutfaklarda yangın var, çürük soğanı 8 liraya yiyor insanımız. Pahalılık, yoksulluk, işsizlik iyice arttı. Ülkenin iç ve dış sorunları, inanılmaz ölçülerde ciddileşti. Ama biz hala seçim kavgasıyla yiyoruz birbirimizi. Seçim kararı aldık ya, sonucunu size şimdiden söyleyeyim. Ekrem İmamoğlu daha büyük bir farkla seçilir. Hem sadece seçilmekle kalmaz, ülkenin yeni ama güçlü ve sevilen bir lideri olur.Böyle bir liderle, Türkiye’nin gündemine de adı olmayan bu sistemin düzeltilmesi mutlaka gelir. Söylemedi demeyin,Türkiye yeni bir yolculuğa çıkıyor. Bu belirsiz sistem,mutlaka ciddi ülkelerde olduğu gibi ciddi bir yörüngeye oturacak. Ama bugün, ama yarın, belki yarından da yakın…
Hani bir beka sorunu vardı. Bu sorun adres değiştiriyor galiba. Ülkenin beka sorununu, yönetimin yaptığı yanlışlar yaratıyor şimdi.Öyle yanlışlar yapıyorlar ki, geleceğimizi tehlikeye atabilecek öyle sakat uygulamalara imza atıyorlar ki, Türkiye’nin gerçek beka sorununa şimdi hepimiz inanmaya başladık. Ben Yüksek seçim kuruluna ne diyeyim ki, dini devlet işlerine iyice karıştıranlara,
Anayasa’yı ihlal edenlere seyirci kalan kurumlara ne diyeyim ki, görevini tarafsız değil iktidar için yapan kamu görevlilerine ne diyeyim ki..? Devlet çarkı bozuldu bir kere, mevcut yönetimle, mevcut yönetimin kafasıyla düzeltmek de artık mümkün değil.
Ama böyle hedefsiz, savruk, aklımıza esen kararlarla, günlük politikalarla, ikide bir değiştirdiğimiz gündemlerle de daha fazla gidemeyiz. Yolun sonuna geliyoruz artık. Böyle sorumsuz bir gidişle, 4 seneyi filan çıkaramayız. Mutlaka düzelteceğiz Türkiye’yi, eski saygın çizgisine ve itibarına döndüreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Dedim ya,testi çatladı bir kere. Biz Türk’ler yumurta kapıya dayanana kadar bekleriz. Ama dayandı mı da, özlediğimiz demokrasinin değişmez kurallarıyla erken seçim de dahil, bir yolunu buluruz. Kötümser olmayalım, ümidimizi kaybetmeyelim,gelecek güzel olacak dostlar, inanın güzel olacak…