Boğaz’ın abide yapıları ve Balyan’lar
Orhan GÜRDİL Yeditepeli, içinden deniz geçen, güzelliği ile dünyanın daima ilgisini çeken İstanbul, coğrafi güzellikleri kadar mimari güzellikleriyle de dillere destan olm...
Orhan GÜRDİL
Yeditepeli, içinden deniz geçen, güzelliği ile dünyanın daima ilgisini çeken İstanbul, coğrafi güzellikleri kadar mimari güzellikleriyle de dillere destan olmuştur. Bugün İstanbul’un göz alan, muhteşem yapıları yerli ve yabancı gezginlerin daima ilgisini çekmektedir.
18- 19. yüzyıllardan günümüze kadar bütün ihtişamını sergileyerek, ayakta duran bu güzel yapıları bize kazandıran Kayseri kökenli Ermeni bir aile olan Balyanlar’dır. Umumiyetle Osmanlı saraylarının mimarı olan Balyanlar, babadan oğula ve oradan da toruna kadar giden mimar kuşağınnın temsilcileridir.
Krikor Balyan, Senekerim Balyan, Garabet Balyan, Agop Balyan, Nikagos Balyan ve Sarkis Balyan İstanbul’a sayısız eser kazandırmış, mimar bir ailenin muhteşem mimarlarıdır. Yıllarca İstanbul’da bir aile geleneği olarak devam ettirdikleri usta-çırak ilişkileriyle mimari yeteneklerini ve becerilerini uzun süre devam ettirerek yaptıkları muhteşem yapılar, günümüzde bile gıpta ile izlenmekte ve kullanılmaktadır.
İstanbul Boğazı’nın en ihtişamlı yapısı olan Dolmabahçe Sarayı, Garabet ve Nikagos Balyan tarafından Sultan Abdulmecid’in (Doğum 1823- vefat 1861/saltanatı 1839-1861) emriyle yapılmştır. 1843 yılında yapımına başlanan saray, 1856 yılında tamamlanmıştır.
Sarayda altı Osmanlı sultanının yanı sıra, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal de kalmış, büyük önderin İstanbul’daki çalışmalarını yaptığı yer olmuştur. Atatürk bu sarayda, 10 Kasım 1938 tarihinde hayata gözlerini yummuştur. Dolmabahçe Sarayı daha sonra, müze-saray olarak kapılarını topluma açmıştır. Günümüzde bir takım uluslararası toplantılara ev sahipliği yapmakta olduğu da görülmektedir.
Balyan Ailesi’nin diğer bir muhteşem yapısı ise Beylerbeyi Sarayı’dır. Saray, III. Napolyon’un eşi Eugenie, Avustuya- Macaristan Kralı Franz Joseph, Karadağ Kralı Nikola ve İran Şahı gibi ünlü konukları ağırlamakla kalmamış, 1934 yılındaki Balkan Oyunları Festivali de bu sarayda düzenlenmiştir.
Dönemin padişahı Sultan Abdülaziz (1830- 1876/ Saltanatı 1861-1876)’in, padişahların yazlık mekânı olarak adını aldığı Beylerbeyi arazisi üzerine konukevi olarak yapılmasının isteği üzerine yine Balyan Ailesi mimarları tarafından inşa edilmiştir. Beylerbeyi Sarayı bugün müze olarak hizmet vermektedir.
İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasındaki Hisar semtinde Sultan Abdülmecid (1823- 1861) emri üzerine 1856 yılında Nikagos Balyan tarafından yapılan Küçüksu Kasrı, padişahların günü birlik kullandıkları bir bina olarak inşa edilmiştir. Küçüksu Kasrı bugün Milli Saraylar bünyesinde bulunmaktadır.
Boğaz’ın en zarif yapılarından biri de Bezm-i Alem Valide Sultan Camii (Dolmabahçe Cami)’dir. Cami, Dolmabahçe Sarayı’nın hemen yanında olup, Osmanlı Padişahı II. Mahmut (1795-1839-saltanatı 1808-1839)’un eşi Bezm-i Alem Valide Sultan tarafından yaptırılmış. Sultan’ın vefatı üzerine camiyi Sultan’ın oğlu Abdülmecid tamamlatmıştır. 1855 yılında kapılarını Müslümanlara açan bu muhteşem ve zarif cami Garabet Balyan’ın bir eseridir.
Caminin bir özelliği ise Ortaköy Camisi’ne benzer mimari özellikler taşımasıdır. Bu cami de, Balyan Ailesi’nin eseridir. Çırağan Sarayı, Osmanlı Sultanı Abdülaziz (1830- 1876, saltanatı 1861-1876) emri üzerine Sarkis Baryan tarafından inşa edilmiştir.
Bir dönem imparatorluk ikâmetgâhı olarak kullanılan zarif yapı, 1909-1910 yılları arasında Meclis-i Mebusan (Millet Meclisi) olarak kullanılmıştır.
Çırağan Sarayı, 20 Ocak 1910 yılında korkunç bir yangın sonunda kullanılamaz hâle gelmiş, geçirdiği basit bir tadilattan sonra (1920- 1922) yılları arasında Fransız İstihkâm Taburu’na tahsis edilmiştir. Yakın dönemde restore edilerek tekrar eski muhteşem görüntüsüne kavuşturulan Çırağan Sarayı, bugün turistik amaçlı kullanılmaktadır.
İstanbulluların Ortaköy Camii olarak bildiği Boğaz’ın en zarif camisinin asıl adı Büyük Mecidiye Camisi’dir. 1853 yılında Sultan Abdülmecid’in emri üzerine Garabet Balyan’a yaptırılmış olan caminin arkasında 15 temmuz Şehitler Köprüsü’nün bulunması ile yerli ve yabancı turistlerin ve de fotoğrafçıların daima ilgi odağı olmaktadır.
Balyan Ailesi’nin İstanbul’da yaptıkları daha pek çok birbirinden güzel eserleri bulunmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’a böyle muhteşem yapılar hediye eden Balyan Ailesi’nin adına yakışır, İstanbul Ermeni Mezarlığı’nda bir anıt mezar yaptırarak, İstanbul’da ölen Balyan Ailesi’nin tüm mensuplarını bir araya getirmiştir.