Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, İsrail’in Lübnan’daki BM Barış Gücü’ne düzenlediği saldırıların ardından dün acil olarak toplandı. Toplantıda, İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki çatışmalar sırasında BM barış gücü askerlerine ateş açması ve onları yaralaması nedeniyle derin endişe duyulduğu ifade edilirken, bölgedeki güvenliği sağlamaktaki rollerinin önemi bir kez daha dile getirildi.
Lübnan'la ilgili acil olarak yapılan kapalı oturumun ardından yayınlanan BM Güvenlik Konseyi bildirisinde İsrail, Lübnan ya da Hizbullah'ın adı yer almadı. Konseyin şu anki başkanı İsviçreli BM Büyükelçisi Pascale Baeriswyl tarafından okunan bildiride tüm taraflara “UNIFIL personeli ve BM tesislerinin emniyet ve güvenliğine saygı göstermeleri” çağrısında bulunuldu.
BM: “1701 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı tam olarak uygulanmalı”
Konsey üyeleri ayrıca sivil kayıplardan, sivil altyapının tahrip edilmesi ve ülke içinde yerinden edilmiş insanların sayısının artmasından duydukları “derin endişeyi” dile getirdi. Güvenlik Konseyi açıklamasında tüm taraflara sivillerin korunmasını gerektiren uluslararası insancıl hukuka uymaları çağrısında bulunuldu.
Konsey üyeleri ayrıca 2006 İsrail-Hizbullah savaşını sona erdiren 1701 sayılı Güvenlik Konseyi Kararının tam olarak uygulanması gerektiği belirtilerek, bu sonuca ulaşmak için daha fazla pratik önlem alınması gerektiğini kabul etti. Bahsi geçen karar, Lübnan ordusunun güneyde konuşlanmasını ve Hizbullah da dâhil olmak üzere tüm silahlı grupların silahsızlandırılmasını öngörürken, son 18 yılda bunların hiçbiri gerçekleştirilmedi.
Netanyahu’nun açıklamalarını aksine barış güçleri tüm mevzilerinde kalacak
BM Barış Gücü Şefi Jean-Pierre Lacroix, İsrail'in Lübnan'daki kara harekâtı sırasında barış güçlerini 5 kilometre kuzeye gitmeye çağırmasına rağmen barış güçlerinin tüm mevzilerinde kalacağını söyledi.
Lacroix, Güvenlik Konseyi'ne verdiği kapalı oturumun ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, son günlerde 5 UNIFIL barış gücü askerinin yaralandığını ve BM'nin İsrail'i protesto ettiğini söyledi.
Lacroix, yaptığı açıklamada, tüm tarafların barış gücü askerlerinin emniyet ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu vurgularken, barış güçlerinin yerlerinde kalmalarının önemli olduğunu belirtti.
ABD de İsrail’in UNIFIL saldırısına tepki gösterdi
15 üyeli Güvenlik Konseyi Gazze'deki savaş konusunda derin bir bölünme yaşarken, üyeler arasında Filistinlilere destek arttıkça ve kayıplar çoğaldıkça ABD de müttefiki İsrail’e karşı tepkisini gösterdi. Biden yönetimi, sivil ölümleri ve UNIFIL'e yönelik son saldırıları eleştirirken, ABD BM Büyükelçi Yardımcısı Robert Wood, “Konseyin şu anda dünyadaki tüm insanların aklında olan şey hakkında ‘tek bir sesle’ konuşabilmesi iyi bir şey ve bu da Lübnan'daki durum” dedi. Wood, konseyin açıklamasının Lübnan halkına “konseyin önemsediği, konseyin bu konuyu izlediği ve konseyin bugün tek bir sesle konuştuğu” mesajını verdiğini söyledi.
İsrail: “BM güçlerinin zarar gördüğü her olay ‘en üst düzeyde’ soruşturulacak”
İsrail ise, bu olayların bazılarıyla ilgili soruşturmalar yürütüleceğini belirtti ve "Bundan ne çıkacağını göreceğiz” dedi. İsrail Ordu Sözcüsü Yarbay Nadav Shoshani, yaptığı açıklamada, İsrail'in UNIFIL ile sürekli temas halinde olmaya çalıştığını ve BM güçlerinin zarar gördüğü her olayın “en üst düzeyde” soruşturulacağını söyledi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, UNIFIL'i Hizbullah'a “canlı kalkan sağlamakla” suçlayarak İsrail'in tahliye uyarılarını dikkate almaya çağırdı.
İsrail’in Lübnan’ın kuzeyine düzenlediği saldırılarda 21 kişi hayatını kaybetti
Öte yandan, Lübnan Kızılhaç’ı, İsrail'in dün Lübnan'ın kuzeyinde düzenlediği hava saldırısında en az 21 kişinin öldüğünü ve sekiz kişinin de yaralandığını açıkladı. Lübnanlı yerel yetkililer, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) saldırısında, Hizbullah'ı hedef aldığı yerlerden çok uzakta bulunan ve ağırlıklı olarak Hıristiyanların yaşadığı Aitou köyündeki bir konutu vurduğunu belirtti.
Eylül ayında bin 400 Lübnanlı öldürüldü, 1,2 milyon kişi yerinden edildi
Geçtiğimiz ay Lübnan'da aralarında siviller, sağlık görevlileri ve Hizbullah militanlarının da bulunduğu bin 400'den fazla kişi öldürüldü ve 1,2 milyon kişi yerinden edildi. İsrail ise, militan grubu sınırdan uzaklaştırmak istediğini, böylece yerinden edilmiş 60 bin İsraillinin evlerine dönebileceğini öne sürdü.