“Bisiklet gezegenin yavaş ölümüdür!”

Ortadoğu’da İsrail’in önce Hamas bahanesiyle Filistin’i yerle yeksan etmesi, ardından Hizbullah’la savaş için gözünü Lübnan’a dikmesi, kuzeyimizde Avrupa’nın burnunun dibinde Rusya’nın Şubat 2022’den beri Ukrayna topraklarını işgal etmesi pek de hayra alamet girişimler değil.

Abone Ol

Utku Şensoy

Öte yandan dünya dönüyor, başta Avrupa olmak üzere imkanı olan herkes bir yandan yaz tatilini geçirip diğer yandan Euro 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası şölenine odaklanmış durumda. Ortadoğu’dan başlayarak, “Dünyanın yeni bir kapsamlı savaşa sürüklendiği” iddialarının sıkça dile getirilen bir donemde ki kanımızca bundan ziyade nükleer güce sahip başat ülkelerin son yıllarda olduğu gibi yine vekalet savaşlarını tercih ederek cephelerden uzak kalacaklarını düşünüyoruz, biz de gerilimden uzak durup, biraz daha keyifli konulara değinmek istedik. 

Bu sosyal medya doğru bilgiye ulaşmasını, keyif almasını, hoşça vakit geçirmesini bilenler için tam bir cevher. Böyle yapmayıp da sazan gibi her gördüğüne atlayıp bilgi zanneden, sataşmalara yanıt vermeye çalışanlar veya para hırsıyla kumara sarılanlar için büyük bir kabus! 3-4 yıllık olmasına rağmen hala güncelliğini koruyan şu paylaşıma yeniden rastladık. Euro Exim Bank CEO'sunun sözleri olduğu iddia edilen aşağıdaki satırlarda hayli çarpıcı olduğunu düşündüğümüz ilginç fikirler yer alıyor;

Dönemin tanınmış CEO’su, “Bisiklet gezegenin yavaş ölümüdür!” demiş… Ünlü CEO bunu söylediğinde ekonomistleri hayli düşündürmüş;
“Bisikletçi ülke ekonomisi için tam bir felakettir. Zira bisiklet kullanıcıları:
1- Araba almıyor.
2- Bankadan borç da almıyor.
3- Sigorta poliçesi ödemiyor.
4- Yakıt almıyor.
5- Periyodik bakım için para ödemiyor.
6- Ücretli otopark kullanmıyor.
7- Büyük kazalara neden olmuyor.
8- Çok şeritli otoyol istemiyor.
9- Obez olmuyor.

Bisiklet kullanan sağlıklı insanların ekonomiye ihtiyacı ve faydası yoktur; İlaç satın almazlar. Hastanelere veya doktorlara gitmezler. Ülkenin GSYİH'sına fazladan bir şey katmazlar. Buna karşılık, her yeni McDonald's mağazası en az 30 yeni istihdam yaratır; 10 kardiyolog, 10 diş hekimi, 10 diyetisyen ve beslenme uzmanı. İlave olarak mağazada yüzlerce emekçi insan da fiilen çalışmaktadır…”
Ve bir not: “Yürümek daha da kötüdür çünkü yayalar bir bisiklet bile almazlar!"    
***
Backster etkisi - Avatar

Ve bir başka sosyal medya paylaşımı.1966 yılında, ABD’nde “Yalan Makinesi” olarak bilinen aygıtın mucidi olan Cleve Backster, güvenlik görevlilerine poligraf aygıtının kullanımı eğitimini verdiği okulunda uykusuz bir gece daha geçirdi. Ardından, eğlence olsun diye, yalan makinesinin elektrotlarını kocaman yapraklı tropikal bitkisinin üzerine yerleştirdi. Yalan makinesi çeşitli korku, sevinç, şaşkınlık gibi durumların elektriksel değişimlerini ölçtüğüne göre, belki bitki de su dökünce seviniyordur diye düşünmeye başladı. Bitkiyi suladığında galvanometre zikzaklar çizerek aşağı doğru indi. Oysa yukarı doğru bir hareket bekliyordu Backster. Ardından kibriti alıp bitkiyi yakmayı düşündüğünde her şey değişti. Bitki çılgınca galvanometrenin ibresini tavan yaptırdı. İnanamadı Backster. “Bitki düşüncelerimi mi okuyor?” dedi.
İnsanlık tarihinin önünde yeni bir dünya açılıyordu artık. Deneyler deneyleri kovaladı. Bitkilerin sadece düşünceleri okumakla kalmayıp çevrelerindeki her şeyi hissettikleri de çıktı ortaya. Hatta kilometrelerce ötede olunsa bile yaşanan sevinç ve üzüntüleri de hissediyor, korkudan baygınlık bile geçiriyordu. Bir gün şehir dışından gelen bir botanikçi kadın içeri girdiğinde bütün bitkiler sessizleşti. Hiçbirinden tepki gelmiyordu. Sanki hepsi birden sessizliğe bürünmüştü. Ta ki o kadın havaalanından uçağa binip gittikten 45 dakika sonra yeniden tepki vermeye başladılar. Kadın botanikçinin bitkileri kurutup ölçümler yaptığını öğrendiği zaman anladı Backster, kadını görünce bitkilerin korkudan bayıldıklarını.
Bir deney tasarladı. 6 yardımcısına aynı gece aynı saatlerde yapmak üzere farklı görevler verdi. Görevlerden biri gece yarısı gelip laboratuvardaki bitkilerden birini söküp parçalamaktı. Ertesi gün o gece bitkiyi parçalayan yardımcı içeri girdiğinde bütün bitkiler çılgınlar gibi haykırmaya başladı galvanometrelerin ibrelerinin tavan yapmasını böyle adlandırıyor Backster.

Bu deneyden anlaşıldı ki bitkiler sadece hissetmiyor, aynı zamanda hafızaları da var. Ve Amerika’da bazı adlî vakalarda bitkilerin şahitliğine başvurulmaya başlandı. Bitkiler asla yanlış sonuç vermiyordu çünkü yalan nedir bilmiyorlardı. Bu çalışmalar makale olarak yayınlanmaya başlayınca dünyanın dört bir yanından bilim insanları konu üzerinde çalışmalara başladılar. Sonuçlar inanılır gibi değil.

Koparılmış bir yaprak, kendisine güzel sözler söylenmesi durumunda normal yapraktan aylarca daha uzun süre canlı kalabiliyor. 120 km mesafedeki bir acıyı, sevinci hissedebiliyor. İnsanların düşüncelerini okuyabiliyor, kötülük yapanları hafızasına kaydedebiliyor. Aynı zamanda bu bilgileri diğer bitkilerle de paylaşıyor. Kendisine kötü davranılan bitki üzüntüsünden intihar bile ediyor. Yanındaki bitkinin susuz kalması durumunda kendi suyunu onunla paylaşıyor. Bitkiler, bütün canlılarla iletişim kurma konusunda bizim hayallerimizin ötesinde bir hassasiyete sahip. Her biri doğanın bir parçası. Belki bir gün onları daha iyi anlama imkânımız olursa bize tarihin bütün yaşanmışlıklarını bile anlatabilirler. Gişe rekoru kıran Avatar filminin esin kaynağı da bu çalışmalar. Bilmeliyiz ki dünyanın herhangi bir yerinde bir bitkiye kötü davranılırsa, bütün bitkiler bunu hissediyor.

Kaynak: Bitkilerin Gizli Yaşamı, Peter Tompkins/Christopher Bird, 1973, Sungur Yayınları, Çeviri: Sulhi Dölek. Derleyen: Osman Kutlu