Naz Akman- Ankara
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, enflasyon durmadığı halde artık yılda sadece bir kere zam yapılacak olan asgari ücretli, memur, işçi ve emekli maaşlarının bir seçim aracı haline getirileceğini belirterek, TÜİK’e göre yüzde 65 civarında gerçekte ise üç haneli oranlarda seyreden enflasyonun ücretli çalışanları, emeklileri ve yoksulları ezildiğini kaydetti.
"Asgari ücrete tek seferlik zam kabul edilemez, üçer aylık sürelerle zam yapılmalı”
Yeşildağ, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun milyonlarca asgari ücretlinin yaşamını belirleyecek herhangi bir rakamı hala belirlenemediğini de eleştirerek, “Ülkemizde işçilerin çok büyük bölümü asgari ücret ve asgari ücrete yakın bir ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret bırakın geçinmeyi, açlık sınırının bile oldukça altında kalmaktadır.
Bugünkü haliyle asgari ücret açlık ücreti haline gelmiştir. Tüm emekçilerin kemer sıkma politikasına kurban gittiği ekonomik krizde, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan yurttaşlar; gıdasındaki, suyundaki, elektriğindeki ve doğalgazındaki vergilerin ve zamların altında ezilmektedir. Bunun yanında 2024’te asgari ücrete tek seferlik zam yapılması kabul edilemez. Asgari ücrete, yüksek enflasyon koşullarında üçer aylık sürelerle zam yapılmalıdır” dedi.
Asgari ücretin sendikalarla iktidar arasında seçimlerden önce imzalanan toplu sözleşmenin detayları esas alınarak belirlenmesi gerektiğine işaret eden Yeşildağ, “Bu sözleşme ile kamuda işçi olarak çalışanların en düşük maaşı önce 15 bin liraya çıkarılmış ve bu tutara yüzde 45 oranında zam yapılarak 2023 yılının ilk altı ayı için 21 bin 750 lira olarak belirlenmişti. Aynı toplu sözleşmeyle işçilere yılın ikinci yarısı için yüzde 15 zam yapılmıştı ve en düşük kamu işçisinin net maaşı 25 bin 12 lira olmuştu.
Bu tutara 2024 yılı başında yılbaşında 2023 ikinci yarısına ait enflasyon farkıyla birlikte yüzde 33 oranında (yüzde 23 enflasyon farkı + yüzde 10 toplu sözleşme zammı) zam yapılması kaçınılmaz gözüküyor.
Bu zamla birliklikte en düşük kamu işçisi ücreti 1 Ocak 2024’ten itibaren 33 bin 266 liraya çıkıyor. Asgari ücretin de kamu işçilerinin 2024 yılında alacağı en düşük ücret seviyesine çıkarılarak 33 bin 266 lira olarak belirlenmesi gerekiyor” diye konuştu.
Konfederasyonun araştırmasına göre; Aralık ayında açlık sınırının 16 bin 483 liraya, 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırının 46 bin 837 liraya çıktığını söyleyen Yeşildağ, gıda fiyatlarının Aralık ayında yüzde 6,2 arttığını son bir yıllık dönemde ise yüzde 100.2 arttığını ayrıca son altı aylık enflasyonun da yüzde 50.6 arttığını ifade etti. Yeşildağ, araştırmanın dikkate alınması gerektiğini belirterek 2024-2025 yıllarında yapılması gereken ücret zamlarına temel oluşturacak şekilde tüm kamu çalışanlarının maaşlarının en az yüzde 115 oranında artırılması gerektiğinin altını çizdi.
“Enflasyon farkı maaş ve ücretlere aylık olarak yansıtılmalı”
2024 ve 2025 yıllarında yapılacak zam oranlarının bu rakam üzerinden hesaplanması gerektiğini bildiren Yeşildağ, “Yüzde 115 oranında artırılarak belirlenecek bu tutarlara 2024 ve 2025 yılında Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında (üçer aylık sürelerle) yüzde 15 zam yapılmalıdır. Ayrıca Ocak 2024’te yüzde 5 oranında refah payı eklenmelidir. Birikimli enflasyonun yüzde 15’i aştığı aydan itibaren enflasyon farkı maaş ve ücretlere aylık olarak yansıtılmalıdır. Kamu çalışanlarına Ocak 2024’ten başlayarak aylık 10.000 lira barınma yardımı verilmelidir. Bu tutar memur maaş katsayısı artışı oranında artırılmalıdır. Yani en düşük memur maaşı baz alındığında, 4 kişilik bu ailede 2 kişi çalışsa dahi yoksulluk sınırına zor yaklaşmaktadır. Peki bütçe bu konuda ne diyor: Beni sadece işverenler ilgilendirir. Onlara teşvik, size de daha ağır vergiler yükleyeceğim diyor. ÖTV’de yüzden175, gelir vergisinde yüzde 140, KDV’de yüzde 120 daha fazla ödeyeceksiniz, kursağınızdaki son lokmada gözüm var diyor” dedi.
“Bütçede sosyal devlet ilkesi yok”
Yeşildağ 2024 yılı bütçesiyle halka bir darbe daha vurulacağını öne sürerek, “Ülkede kira ortalaması 10 bin TL’yi bulmuş, emekçilerin maaşının yarısı en insani ihtiyaç olan barınmaya gider olmuş ama bütçede lojmanlar, toplu konutlar, gerekli gayrimenkul düzenlemeleri yok. Zenginin yatını, pırlantasını lüks tüketim olarak görmüyorum ama senin çocuğunun önüne koyduğun bir tabak yemekten vergi alacağım diyor. Yetmiyor, ödeyeceğimiz her 100 TL verginin 25 TL’sini dolaylı olarak patronların cebine koymayı planlıyor. Daha çok vergi alıp, daha az hizmet verilmesini öngörüyor. Emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 36’lardan yüzde 26’lara kadar gerilemişken, yeni bütçe yine ve sadece sermaye için iyileştirmeler, hibeler, vergi afları planlıyor. Bütçede sosyal devlet ilkesi yok, eğitim ve sağlıkta iyileştirme yok, gelir ve vergi adaleti yok, enflasyonla mücadele yok; bu bütçe bize sadece siz emekçilerin yaratmadığı bu ekonomik krizin faturasını size keseceğiz diyor. Bütçe sadece ekonomik haklarımız açısından bir mücadele konusu değil, aynı zamanda bir demokrasi meselesidir. Halka rağmen, halka karşı, halkın gelirlerini çarçur etmek, halkın kendi kendini yönetme biçimi olan Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine de aykırıdır” dedi. Yeşildağ devamla, “Bir ülke, emekçilerin, üretenlerin, değer yaratanların elinde yükselir. Bir ülke için itibar, saraylar inşa etmekten değil alın teriyle çalışan yurttaşların haklarını almasından, insani koşullarda yaşamasından geçer. Büyük önder Atatürk’ün köylünün milletin efendisi, emekçinin ülkenin kıymetlisi olarak kurduğu bu Cumhuriyet, ne yazık ki belli bir zümre hariç halkın her kesiminin günden güne yoksullaştığı, değersizleştiği bir ülkeye dönüştürülmüştür. Ülke nüfusunun yüzde 99’u, yüzde 1’lik bir kesim servetine servet eklesin diye çalışır, yaşayamaz, barınamaz, nefes alamaz hale gelmiştir. Elbette bu sistemli yoksullaştırmadan biz kamu emekçileri de en ağır şekilde payımıza düşeni aldık ve almaktayız. Sanılmasın ki bu bütçe, bu kapıdaki düşman, sadece kamu emekçisinin sorunudur; bu tüm çalışan nüfusumuzun, onların ailelerinin yani topyekûn memleketin sorunudur. Memleket sorunudur. Bu bütçeyi, pazardan alışveriş yapmayan, sorsanız ekmeğin fiyatını bilemeyecek, kira ödemeyen insanlar hazırlıyor” dedi.
“Yurttaşlara çağrı; Adil bütçe talebimize destek verin!”
Yeşildağ son olarak “Bıçak kemiğe dayanmakla kalmadı, artık kesmeye başladı diyoruz. Kemerinde delik kalmayan halka kemer sıkın demenin mantıkla da vicdanla da bağdaşır bir yanı yoktur diyoruz.
Ailemizin ihtiyaçlarını karşılayabilmek istiyoruz. Devlete bunca emek verirken, ay sonunu getirebilmek istiyoruz. İnsanca koşullarda insani ücretler alarak çalışmak istiyoruz. Atatürk’ün ‘Milletin egemenliğinin sembolü’ dediği Meclis’te sadece patronların değil milletin bütçesinin hazırlanmasını istiyoruz. Her zaman emeğin onurundan yana taraf olan Birleşik Kamu-İş olarak; tüm yurttaşları ‘adil bir bütçe’ talebimize destek vermeye, sesimizi gürleştirmeye çağırıyoruz. Gelin, o saray gibi şaşalı kaptan köşkünden ‘Hepimiz aynı gemideyiz’ tekerlemesini söyleyenlere, makine dairesinden seslenelim: ‘Biz olmazsak bu gemi gitmez!’” taleplerini sıraladı.