Bir yalan masalı !...

Ersin ÖZENÇEL Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellâl iken bir ülke varmış evrende. Vatandaşı yokluğa mahkûm, çalışanlarının yüzde ellisi asgari üc...

Abone Ol
Ersin ÖZENÇEL Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellâl iken bir ülke varmış evrende. Vatandaşı yokluğa mahkûm, çalışanlarının yüzde ellisi asgari ücretli, emeklisi üç kuruşa talim eden, çiftçisi emeğinin karşılığını alamayan, üreticileri kaderine terk edilmiş, vatandaşları pazarlardan artık toplayan bir ülke. Buna karşılık; bal tutup parmağını yalayan, üç- beş yerden maaş alıp, yan gelip yatan, yapılan köprülerinden araçların geçmediği, paralı otoyollarının tercih edilmediği, bazı hava limanlarından uçakların inip kalkmadığı, ama; yine de gariban vatandaşların parasını ödediği bir ülke. Ya bankaları; devletten 3'e alıp, vatandaşına 5'e kredi veren; bununla da yetinmeyip, 4-5 kalem masraf ekleyip "yasal tefeci"lik yapan bankaları. Hele bir de devlet bankaları var ki; garibanın taksidini ödemediği anda tepesine binip, haciz işlemleri başlatan, ama; iş kodamanlara gelince "sağır sultan"ı sergileyen devlet bankaları. İşte; tam da böyle bir ülke... * * * Bankalar; her yılın sonu yaklaştıkça bir "promosyon masalı" atıyorlar ortaya. Gariban emeklileri kendilerine çekebilmek için binbir vaadde bulunuyorlar. Çağrı üstüne cağrı yapıyorlar. Adeta; "kırmızı dipli mum"la davetiye çıkarıyorlar. Cazibesine katılıp gittiğinizde de; verdikleri promosyonun karşılığında bankalarından belirledikleri bir sürede ayrılmayacağıza dair bir taahhütname imzalatıyorlar. Coğunluğumuz bu konularda bilinçli veya tam bir fikir sahibi olmadığımız halde, her zaman ki vurdumduymazlığız ile imzalayıp geçiyoruz. Siz zannediyorsunuz ki; her yıl bu parayı alacaksınız. Bu bakımdan da, paranın sıcaklığıyla "banka farketmez" diyorsunuz. Ama; hani derler ya "kazın ayağı öyle değil" diye. O taahhütname bir tuzak. Aslında; attığınız imza ile belirlenen süre içinde "ben sizden bir daha para istemeyeceğim" diyorsunuz. Örneğin; 900 lira promosyon almışsanız, bu sürede bu paraya talim etmiş oluyorsunuz. Sözleşmeniz üç yıllık sa, yılda 300 lira almış oluyorsunuz. Bakın; emekli maaşınızın günü Cumartesi'ye gelmiş ise, gidin bakalım maaşınız yatmış mı? Yok. Onu bırakın Pazar günü yatmış mı? Yok. Pazartesi sabahı saat 08.oo'de gidin. Yine yok. İllaki mesai saati başlayacak, paranız hesaba o zaman geçecek. Bunlar; bırakın günü saati, dakikaların bile hesabını yapıyorlar. "Nalıncı keseri" gibi hep kendilerine yontuyorlar. Açıkçası "Rabbena, hep bana" diyorlar. Vah benim emeklimin haline !...