İSTANBUL (AA) - Yapımcılığını Fatma Bal, yönetmenliğini ise Mustafa Uğur Yağcıoğlu'nun üstlendiği ve gerçek bir hikayeden beyaz perdeye aktarılan "Bir Umut Olsun" filmi, otizmin, eksiklik değil farklılık olduğunu sinema yoluyla anlatmayı hedefliyor.
Yapımcı Bal, filme ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kafkas Prodüksiyon olarak anlamlı bir iş üstlendiklerini belirterek, "Senarist arkadaşım böyle bir film projesi olduğunu söyledi. 'Bunun yapımcılığını yapabilir misin?' diye sordu. Ben de senaryoyu görmek istedim. Senaryoyu okuduktan sonra çok duygulandım. Hem bir başarı hikayesi, hem gerçek bir hayat vardı. Çünkü senarist arkadaşım da otizmli bir çocuğun annesiydi. Çocuğuna verdiği desteği, çocuğunu nasıl başarıya taşıdığını, arkasında nasıl durduğunu anlattığı bir hayat hikayesinin olduğunu görünce ben de çok duygulandım. Ben senaryoyu okurken ağlayınca, dedim ki ben bu kadar etkilendiysem herkes etkilenebilir." diye konuştu.
Filmin başrol oyuncusunun da otizmli bir genç olduğunu aktaran Bal, "Bu filmle çok güzel bir sinerji oluştuğunu gördük. Şu an Türkiye'de 8 milyona yakın otizmli aile, 3 milyon da otizmli çocuk var. Bu çocuklar okullarda, mahallelerde, parklarda, oturdukları binalarda dışlanabiliyor. Otizm nedir? Nasıl davranılması, nasıl yaklaşılması gerekiyor? Öncelikle bunların bilinmesi lazım. Otizmin aslında bir sevgi olduğunu bilebilirsek, etrafımıza bunu bu filmle verebilirsek kendimizi başarılı hissedeceğiz." ifadelerini kullandı.
- "Muhteşem bir sinerji oluşturmayı düşünüyoruz"
Fatma Bal, yapım sürecinde filme beklenmedik oranda destek geldiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Bir gün arkadaşımın restoranında otururken bu projeyi anlatıyordum. Böyle bir film yapmaya başladığımızı, projemizden, oyuncularımızdan bahsediyordum. Yan masadan bir iş adamı bunları duydu ve benimle görüşmek istediğini söyledi. 'Ben konuştuklarınıza kulak misafiri oldum ve çok duygulandım. Benim ortağımın çocuğu otizmli. Ben o annenin çektiklerini, yaşadıklarını çok yakından biliyorum. Sizin filminize destek olmak istiyorum' dedi. O kadar mutlu oldum ki bunu duyunca. Türkiye'de 100'e yakın otizm derneği var. Otizm Meclisi ve Otizm Federasyonu da bizlere bu konuda destek. Tohum Derneği bu konuda neler yapabileceklerini bize sosyal medyadan iletti. Aynı zamanda AFAD'la da görüşmelerimiz devam ediyor. Yani bu konuyla alakalı filmi nasıl büyütebileceksek, nasıl daha fazla sosyal sorumluluk projesi haline getirebileceksek, bütün halkımızın, insanların, arkadaşlarımızın desteklerini bekliyoruz ve böyle muhteşem bir sinerji oluşturmayı düşünüyoruz. Hedefimiz budur."
Yönetmen Mustafa Uğur Yağcıoğlu ise filmin tıpkı ismi gibi "umut" teması taşıdığını söyleyerek, "Yapımcı Fatma Hanım'ın bana ulaşıp teklifi getirmesiyle projenin içine girdim. Otizm farkındalık hikayesi ama aynı zamanda sinema sanatının standartları içerisinde, sinematografisi de istediğimiz gibi olacak, bize yakışacak bir film olacağını umuyorum." dedi.
- Çekimler temmuzda başlayacak
Çekimlere gelecek ay başlamayı planladıklarını kaydeden Yağcıoğlu, "Hikayemiz geçen yılki depremden başladığı için Kahramanmaraş ve İstanbul'da çekimleri yapacağız." şeklinde konuştu.
Yağcıoğlu, Türkiye'de otizm üzerine çok fazla film yapılmadığına dikkati çekerek, "Dünyada da aslında sayılıdır bu tür filmler. Bildiğim kadarıyla literatürde 17 film var. En bildiklerimiz, 'Rain Man', 'Benim Adım Sen' ve 'Forrest Gump'. Biz de umarım bu literatür içerisine girebilecek bir filmi ortaya çıkarırız." temennisinde bulundu.
Filmin senaristlerinden Hamide Yeşilyurt da otizmli çocuğuyla yaşadığı tecrübeler üzerine hikayeyi kaleme aldığını vurgulayarak, "Toplum otizmli bireylerin farkındalıklarını anlamadığında sadece çocuklar değil aileleri de dışlanıyor. Bu aileler çocuklarıyla birlikte kendilerini derin bir yalnızlığın içinde buluyor. Yaralanıyor, düşüyor, inciniyor ve kırılıyoruz yine de ayağa kalkıp yürümeye devam ediyoruz. Mesleğim gereği yıllarca sayısını dahi hatırlayamadığım doğumda yer aldım ve onlarca bebeğin hayatına dokundum. Annelerin sevincine ortak oldum. Birçok bebeği hayata bağladım fakat ben o çocuklarla oğlumu aynı okul sıralarına oturtamadım. Akran zorbalığı, velilerin anlayışsızlığı, kaynaştırma eğitimlerinin zorlukları, okul hayatımız boyunca bizi inanılmaz üzdü ve yordu. Sosyal hayatta karşımıza çıkan engeller hiç bitmedi." ifadelerini kullandı.
- "İnsanın kendi gerçeğini yazabilmesi daha kolaydır"
Yeşilyurt, filmin kendi hikayeleri olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bizim gerçeklerimizin hikayesi. İnsanın kendi gerçeğini yazabilmesi daha kolaydır çünkü onu kendisi yaşıyor. Kitapları olan bir yazarım. Yazma konusunda yeteneğimin olması, bana kendi hikayemi yazmamda yardımcı oldu. Bu yeteneği daha büyük bir amaç için kullanmak istedim. Otizmli bireyler için fark yaratacak, onlara ilham verecek, topluma ciddi bir mesaj iletebilecek bir hikayeyi kaleme aldım. Sinema, sanat dalları arasında kitlelere daha çabuk ve daha etkin bir şekilde ulaşabilen bir daldır. Bu yolla bizlerin hikayesini duyurmak istedim. Bunu başaracağımı da düşünüyorum. Oğlumun hikayesinin, onun gibi çocuklara umut olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Bir umut olsun sadece bu aileler için yapılan bir film değil, toplumdaki her bireyin izlemesi, ders alması ve üzerinde ciddi manada düşünmesi gereken bir film. Bu amaçla yola çıktık ve amacımızla büyük fark yaratacağımıza inanıyoruz. Sevginin, hoşgörünün, iyiliğin, aile bağlarının ve toplumsal dayanışma temalarının işlendiği filmlere ihtiyacımız var."
Senarist Semra İmamoğlu da Yeşilyurt ile çalışmaktan onur duyduğunu vurgulayarak, "Bu projede bizi besleyen şey gerçek hayat hikayesi ve bu hayatın arkadaşıma ait olmasıydı. Birlikte birçok proje yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Filmimiz toplumdaki herkese hitap ediyor ve her kesimden insanın bu filmde kendinden bir kesit bulabileceğine inanıyoruz." dedi.
İmamoğlu, Türk toplumunun otizm farkındalığı konusunda somut adımlar atması gerektiğinin altını çizerek "Bir Umut Olsun, izleyicisinde fark oluşturacak ve sinemada unutulmayacak filmler arasında yer alacak, umudunu taşıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.