Şükrü Karaman
Geçtiğimiz hafta Türk-İş’in ev sahipliğinde bir araya gelen Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, asgari ücrete ara zam, yılın ikinci yarısından itibaren ücreti kuşa çeviren yüksek vergi dilimi, taşeron işçi uygulaması, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller, en düşük emekli aylığının asgari ücret düzeyine yükseltilmesi, yüksek enflasyonun ve hayat pahalılığının önlenmesi gibi emekçi ve emeklinin yaşadığı temel sorunlara çözüm bulunması için hükümete seslenmişti.
Siyasi iktidara yakın Hak-İş’in de hükümete seslenmesi çalışan ve emekli için “bıçağın kemiğe dayandığı” anlamına geliyordu. Öyle ya AKP iktidarları döneminde yerel yönetim ve kamu kurumlarında örgütlenerek üye sayısını rekor düzeyde artıran Hak-İş neden böyle bir açıklamaya imza atsın. Ancak toplumu inim inleten hayat pahalılığı ve giderek eriyen ücretler, emekçinin satın alma gücünün sürekli dibe vurması karşısında daha fazla sessiz kalamazdı.
Mutfağı ve cüzdanları alev alev yakan fahiş fiyatlardan Türk-İş ve DİSK üyesi kadar Hak-İş’in üyesi de olumsuz etkileniyor. Nüfusun yüzde 20’sinin dışında kalan herkes eziliyor mevcut ekonomik ortamdan.
İktidardan 10 başlıklı talepte bulunan Türk-İş, DİSK ve Hak-İş , çağrılarına karşılık hükümetten gelecek yanıtı bekliyor. Gelecek yanıt üç konfederasyonun bundan sonraki süreçte izlenecek yolun saptanmasında etkili olacak. Üç konfederasyondan yöneticilerin katılımı ile oluşturulan ortak komisyonda emekçi ve emeklinin yaşamsal öneme sahip talepleri karşılık bulmazsa bölgesel ve merkezi mitinglerin yapılması değerlendirilecek.
Ortak açıklamanın ardından hükümetin bu talepleri yerine getirmek için ne gibi adımları atacağı bir süre izlenecek. Eğer siyasi iradeden olumlu yanıt gelmezse Türk-İş, DİSK ve Hak İş genel başkanları yeniden bir araya gelerek eylem takvini belirleyecek.
Kesin olmamakla birlikte hükümetin olumsuz tavrı karşısında önce bölgelerde, ardından kitlesel açıklamalar yapılması, hatta mitingler söz konusu. Sendikaların tavrı hükümetin vereceği olası olumsuz yanıt karşısında kitlesel açıklamaların ve mitinglerin hemen hayata geçirilmesinden yana. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ın girişimi ile üç konfederasyon başkanının bakanlar, hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşülebileceği de kuvvetle dillendiriliyor.
Hükümet, çalışan ve emeklinin taleplerine, feryadına daha fazla sessiz kalamaz. Üç konfederasyon 2 milyonu aşkın işçiyi temsil ediyor. Yani üreten, ekonominin çarkını döndürenlerin temsilcisi onlar. İşçi sınıfının elinde genel grev gibi çok güçlü silah var. Eğer üretime ara verirlerse yaşam durur Türkiye’de. Bundan ötürü hükümet çağrıya kulak tıkayamaz, sessiz kalamaz.
İşçi, memur, emekli, dul, yetim, esnaf, çiftçi, yani nüfusun yüzde 80’i tarihin en büyük ekonomik darboğazında, her gün yağan zam sağanağında yaşam mücadelesi veriyor. Ne kadar dayansalar, sabretseler de artık bıçak kemiğe dayandı. Sabredecek ne güçleri ne ekonomik varlıkları var. Bitti tüketti her şeyi can yakan hayat pahalılığı.