Haber Merkezi - Beykoz Kundura’nın disiplinlerararası kültür sanat sahnesi Kundura Sahne, 2024 sezonunu açıyor. Bu kapsamda tiyatro oyunu, performans ve dans tutkunlarını heyecanlandıracak üç gösteriyle yeni sezon başlıyor.

Gecen Gun Kundura Sahne Foto Credit Canberk Ulusan 01

Geçtiğimiz Aralık ayında prömiyerini yapan ve seyircinin alkışlarıyla karşılanan “Geçen Gün”, 2024 gösterimlerine bu hafta sonu başlıyor. Naz Erayda ve Kerem Kurdoğlu’nun birlikte yönettikleri ve Kundura Sahne’nin yapımcılığını üstlendiği oyun, 13, 14, 27 ve 28 Ocak tarihlerinde sahneleniyor. Kerem Kurdoğlu’nun yazdığı “Geçen Gün”, gündelik paranoya hallerimiz üzerine, ses, söz ve hareket parçalarından oluşuyor ve şehir ile iki kişi arasında geçen “endişe dolu bir sevgi hikâyesi” anlatıyor. Oyunda, ödüllü oyuncular Esme Madra ve Ozan Çelik rol alıyor.

Dünya tiyatro müzeleri 17 Ekim'de İstanbul'da buluşacak Dünya tiyatro müzeleri 17 Ekim'de İstanbul'da buluşacak

Eski Toren Icin Yeni Cilt 01

Kundura Sahne’nin Ocak ayı konuklarından biri de, yerli dans sahnelerinin önde gelen koreograf ve dansçılarından Melih Kıraç’ın yeni projesi, “Eski Tören İçin Yeni Cilt” prömiyer yapacak. Kamola Rashidova’nın tek kişilik performansıyla büyülediği performans, dünya prömiyerini 21 Ocak’ta Kundura Sahne’de yapacak. “Eski Tören İçin Yeni Cilt”, demans halinde yaşanan hafıza olaylarına işaret ederek, performans anında geçmiş, şimdi ve gelecek melezliğinin yollarını arıyor. Performans; Melih Kıraç’ın 1930’larda evlatlık verilen babaannesinin Konya’daki köyüne seyahati sonrası uyanan ve Özbekistan’da doğan Kamola Rashidova’nın rüyaları ve ana diliyle yaşadığı kopukluklardan ilhâm alan koreografisiylke diklat çekecek.

Andan Daha Kisa 01

Şubat ayında sahneleneck olan projeler arasında, Türkiye’de çağdaş dansın öncülerinden ve Taldans’ın kurucuları Filiz Sızanlı ve Mustafa Kaplan’ın dans projeleri “Andan Daha Kısa” yer alıyor. Dans projesinin en önemli özelliği, dört yıl aradan sonra seyircisiyle ilk kez Kundura Sahne’de buluşacak olması oldu.  2020 yılında İstanbul Tiyatro Festivali’nde prömiyerini yapan performans, 20. yüzyılın atonal yapısı ve formu üzerine sistematik bir yaklaşım öneren Serializm akımının özgün dinamiklerini inceliyor. Seriler ve diziler aracılığıyla doğanın ve duyguların matematiğini araştıran ikili, Serializm’in öğeleri olan ton, tını ve ritmi ilhâm kaynağı olarak kullanıyor ve bu yaklaşımın beden ve hareketle ilgili görüntüleri nasıl manipüle edeceğini ve yapıya etkisini araştırıyor.

Editör: Haber Merkezi