Haber: Deniz Ali Tatar

İlk uzun metrajlı filmi "Şimdiki Zaman" ile 2011 yılında seyircilerle buluşan başarılı yönetmen Belmin Söylemez, ikinci uzun metrajlı filmi “Ayna Ayna” ile dünyayı dolaştı. Türkiye prömiyerini 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gerçekleştiren “Ayna Ayna” ile birçok festivale katılan ve ödüllere değer görülen Söylemez; filmde oyuncu olma hayali kuran Aylin, sokak performansçısı Frida ve küçük tiyatrosunda oyunlar sergileyen Lale’yi bir araya getiriyor. Son olarak 11. Engelsiz Filmler Festivali’nde izleyiciyle buluşan film: “En İyi Film”, “En İyi Senaryo” ve “Seyirci Özel Ödülü” nün sahibi oldu. Başka Sinema kapsamında sinemalarda gösterime sunulan film, 24 Kasım’dan itibaren MUBI platformunda izleyiciyle buluşacak. 24 Saat’in sorularını yanıtlayan yönetmen Belmin Söylemez; yönetmenlik yolculuğunu ve “Ayna Ayna” filminin sürecini anlattı.

Ayna Ayna 2

“Ayna Ayna birçok farklı malzeme ile yoğrulan, ağır ateşte pişen bir yemek gibi zaman aldı”

Sinemaya kısa film ve belgesellerle başlayan Söylemez, 2011 yılında çektiği ilk uzun metrajlı filmi “Şimdiki Zaman” ve ikinci filmi “Ayna Ayna” arasında çıkış noktası anlamında tam 10 yıllık bir sürenin olduğunu söyledi. Söylemez, bu süreci şu şekilde anlattı: “Şimdiki Zaman’ı 2011’de çektik ve 2012’de tamamladık. Ayna Ayna’nın çekimlerine 2019 yılının Kasım ayında başladık, 2020 Şubat’ında, pandemi öncesinde bitirdik. Kurgu ve post prodüksiyon süreci karantina dönemine denk geldiği için acele etmeden, aralar vererek ilerledik. Şimdiki Zaman’ın gösterim yolculuğundan sonra 2014 yılında sinemaya yanında başladığım yönetmen Bilge Olgaç ile asistanlık sürecimi anlatan ‘Bilge ve Öğrencisi: Bir Reji Asistanının Günlüğü’ adlı belgeseli hazırladım. Türkiye Sinemasının 100.yılında, İstanbul Modern için gerçekleştirilen filmlerden biriydi. Bunu takip eden yıllarda iki farklı proje üzerinde çalıştık. Biri Ege, Akdeniz kıyılarında geçen bir hikâye, diğeri de Ayna Ayna. Ayna Ayna’nın yaşadığımız hayat ile iç içe gelişen bir hikayesi vardı, o nedenle ona odaklanmaya ve yoğunlaşmaya karar verdik. Birçok farklı malzeme ile yoğrulan, ağır ateşte pişen bir yemek gibi zaman aldı.”

Üç farklı kadının ortak hikayesi

Farklı öykülere ve farklı özelliklere sahip gibi görünseler de bir noktada bir araya gelebilecek üç kadını konu alan “Ayna Ayna” filminin çıkış noktasının ‘sanat’ olduğuna değinen Söylemez, hikayenin şekillenme sürecini şöyle özetledi:

“Sanat ile uğraşan bir kadın olarak, hayatın her döneminde bu süreçte yaşadığımız zorluklar, engeller ve var olma mücadelesi hep mesele edindiğim konulardı. Bunları anlatan bir film yapmak istiyordum. İlk kurmaca filmimiz Şimdiki Zaman’ın hazırlıkları sırasında yaşadığım iki farklı tecrübe bu düşünceye yanıt gibiydi. Bunlardan biri Şimdiki Zaman’da rolü kesinleşmiş oyunculardan Şenay Aydın’ın Meksikalı ressam Frida Kahlo’ya olan tutkusunu benimle paylaşmasıydı. Şenay bana onunla ilgili tek kişilik bir oyun yazıp bunu Türkçe-Kürtçe oynamak istediğini anlattı. Müthiş bir tesadüf eseri o günlerde Pera Müzesi’nde Frida-Diego sergisi vardı. Birlikte sergiyi gezdik; Şenay bize Frida Kahlo ile kurduğu bağı anlattı. Ayna Ayna’da kendini Frida ile özdeşleştiren karakter de kafamda böylece oluşmaya başladı. Yine aynı günlerde Şimdiki Zaman filmi için oyuncu seçmeleri yapıyorduk. Seçmeler sırasında tanıştığım genç kadın oyuncu adaylarının çoğu oyunculuk konusunda bir ikilem yaşıyordu. Bir yandan idealist bir yaklaşım içindeydiler; bağımsız tiyatrolarda ve filmlerde yer almak istiyorlardı, ama bir yandan da kendi başlarına bir hayat kurabilmek için dizilerde ve ticari yapımlarda bir rol almaya çalışıyorlardı. Çoğu o günlerdeki popüler Osmanlı dizilerinde haremdeki rollere başvuruyordu. Onların yaşadıkları da genç Aylin karakteri için esin kaynağı oldu. İlerleyen yıllarda Laçin Ceylan ile tanıştım. Laçin’in oyunculuk kursları verdiğini duyunca yazdığımız öykü açısından bu kursu görmenin de senaryoya bir boyut katacağını düşündüm. Laçin’in oyuncu adaylarını yönlendirmesini, hayal güçlerini harekete geçirmesini izlerken filmin bir ana karakteri daha olmasına kara verdim, o da Lale karakteri. Ayna Ayna bunlardan yola çıkarak oyuncuların, ve tabii filmin özelinde kadın oyuncuların yaşadıklarını anlatan bir film öyküsüne dönüştü. Haşmet Topaloğlu ile beraber yazarken İstanbul’u da içinde yaşadığımız haliyle ve dahasıyla, sokaklarıyla, vapurları, metroları, alt geçitleri, öğrenci yurtları, antika pazarı ile senaryoya dahil ettik.”

AYNA AYNA 1

“Manolya Maya’da oyunculuk ışığı ve potansiyeli görüyordum”

Filmde Aylin karakterini canlandıran Manolya Maya’nın ilk başta filmin reji ekibinde yer aldığından bahseden Söylemez, sürpriz bir şekilde Maya’nın oyuncu olduğunu söyledi. Söylemez, süreci şu şekilde özetledi: “Filmin hazırlık sürecinde ve oyuncu seçmelerinde de Manolya ile çalışıyorduk. Çalışmalardan arta kalan zamanlarda sinema ve oyunculuk üzerine konuşuyorduk. Hazırlık sürecinin başından itibaren sezgilerim bana aradığım Aylin’in Manolya olduğunu söylüyordu. Manolya’nın oyunculuk deneyimi yoktu, hatta böyle bir düşüncesi de yoktu, ancak ben onda oyunculuk ışığı, potansiyeli görüyordum. Bu düşüncemi cast direktörümüz Erengül Öztürk ile paylaştım. Manolya kendisine Aylin rolünü teklif ettiğimde çok şaşırdı. Bir süre düşündükten sonra denemeye karar verdi. Henüz yolun başındaki genç Aylin karakteri ile empati kurarak, onu anlamaya çalışarak ilerledi.”

Filmde Aylin, Frida ve Lale’yi bir araya getiren şeyin sanat olduğuna değinen Söylemez, tiyatro ile şiirin bir aradalığı ve filmdeki bu etkiyi şu şekilde anlatıyor: “Çoğumuz günlük hayatın monotonluğunda, karşılaştığımız sorunlarda nefes alacak, bize güç verecek, hayatımıza renk katacak bir şeye ihtiyaç duyuyoruz. Kimi zaman duyduğumuz bir şiir, karşımıza çıkan bir duvar resmi, bir arkadaşımızın anlattığı rüya... Sanat dışımızda, uzakta bir yerde değil hayatımızın içinde. Filmdeki karakterler kendi yollarını çizmeye çalışırken bu sayede özgürleşiyorlar ve bir araya geliyorlar. Ayna Ayna’yı seyredenlerin, filmde kendilerine dair bir şeyler bulmasını dilerim.”

Kayak sezonunu erken açan Yıldız Dağı, yılbaşı ve yarıyıl tatili öncesi tam doluluğa ulaştı Kayak sezonunu erken açan Yıldız Dağı, yılbaşı ve yarıyıl tatili öncesi tam doluluğa ulaştı

Fotoğraf: Serhat Şatır

Fotoğraf: Serhat Şatır

Çekim sürecinin 2019 yılının Kasım ve Aralık aylarında gerçekleştiğini belirten Söylemez, 2020 yılının Şubat ayında da  birkaç günlük ek çekimler yapıldığından bahsetti. Söylemez, filmin çekim sürecinde karşılaştıkları zorluklara da değindi:

 “Çekim öncesinde görüntü yönetmenimiz Vedat Özdemir ile hazırlık için, bütün mekanları dolaşıp provalar gerçekleştirdik. Ancak İstanbul sürprizlerle dolu bir şehir. Örneğin Feriköy Antika Pazarı'nın, çekim yaptığımız ilk gündeki tezgâh düzeni ertesi hafta sürpriz bir şekilde değişmişti. Bir yandan da pazara direk çakılıyordu. Sahne devamlılığı tutturmaya çalışarak, bu değişime ayak uydurarak çektik. Belgesel sinemadan gelen biri olarak tesadüflere açık ilerlemeyi ve onları değerlendirmeyi seviyorum. Benim en heyecan duyduğum çekimler, belgesel gözüyle yaptığımız İstanbul çekimleriydi mesela. Filmin karakterleri Aylin’i, Frida’yı, Lale’yi Beyazıt Kütüphanesi’nden Karaköy sokaklarına İstanbul’un çok katmanlı yapısı içinde çektik. Çekimlerin hemen akabinde pandemi süreci başladı. Kurgunun bir bölümü karantina dönemlerine denk geldi. Aralar vererek, kurguya zaman tanıyarak ilerledik. Kurgucumuz Evren Luş’un filme çok emeği oldu bu süreçte. Ben zaten kurgu aşamasını çok seviyorum, filmin yeniden oluştuğu bir dönem olarak görüyorum. O nedenle aralar vermek, bu sırada film üzerine düşünmek benim için bir avantajdı.  Daha sonra Fatih Rağbet ve Eli Haligua ile ses tasarımı, James Norman’la renk ve Ekin Fil ile müzik aşamalarında yine uzun süren, titiz bir çalışma yaptık."

AYNA AYNA 3

“Genç bir öğrenci, Ayna Ayna ile Alice Harikalar Diyarı arasında benzerlikler gördüğünü söyledi”

Filmin gösterildiği festivallerde özellikle gençlerden aldığı tepkilerin ve yorumların kendisini çok duygulandırdığını söyleyen Söylemez, “Ayvalık ve Kadıköy gösterimlerinde henüz yolun başındaki genç kadın oyuncuların duygusal olarak etkilendiklerini görmek, ‘bütün kaygılarımızı ve yaşadığımız aşamaları göstermişsiniz’ demeleri beni çok etkiledi. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ndeki bir gösterimin ardından, genç bir öğrenci Ayna Ayna ile ‘Alice Harikalar Diyarı’ arasında benzerlikler gördüğünü ve aynı zamanda ‘Kafkaesk’ bulduğunu söyledi. Sonrasında da defterini verip filmden bir replik yazmamı istedi. Foça Film Günleri’ndeki bir kadın seyirci emekli olduktan sonra tiyatro kursuna başladığını, Ayna Ayna’dan çok şey öğrendiğini söyledi. Bir başka çarpıcı yoruma da Almanya’da tanık olduk. Nürnberg’deki Almanya-Türk Filmleri Festivali’nde bir kadın seyirci, Meksika’daki Frida müzesinde rehberlik yaptığını anlattı ve Şenay ile aralarında müthiş bir diyalog başladı” dedi.

“Ayna Ayna” nın son olarak 11. Engelsiz Filmler Festivali kapsamında gösterildiğini ve yarıştığını anlatan Belmin Söylemez; “En İyi Film”, “En İyi Senaryo” ve “Seyirci Özel Ödülü” ne değer görüldü. Festival kapsamında filmin erişilebilir bir izlenme deneyimiyle gösterilmesinin önemine dikkat çeken Söylemez: “Engelsiz Filmler Festivali, çok önemli bir işleve sahip. Filmimizin orada gösterilmesi bana gurur verdi. Engelleri aşarak sinemayı herkese ulaştırmaya çalışmaları hepimiz için umut verici bir çaba. Festival kapsamında düzenlenen ‘Sesli Betimleme Atölyesi’ne katıldım. Benim için çok zihin açıcı ve ilham verici bir deneyim oldu” diyerek sözlerini noktaladı.

Engelsiz Filmler Festivali 2023 Belmin Söylemez ve Kaan Denk - fotoğraf Serhat Şatır.3

Fotoğraf: Serhat Şatır

Editör: Deniz Ali Tatar