Politika

Bekir Ağırdır: 25 yıl sonra gelinen nokta daha derin kriz

"1980 ile 2002 yılları arası hükümetlerin ortalama ömrü 1 yıl 4 ay olmuştu. Sanıldı ki Meclis çoğunluğuna sahip bir iktidara sahip olunursa öngörülebilirlik ve istikrar sağlanacak. Her istediğini, istediği gibi yapabilen bir iktidarın yönettiği 22 yılın ardından geldiğimiz nokta yine “Devlet nerede” sorusu."

Abone Ol

Araştırmacı Bekir Ağırdır, İzmir Konak'ta iki kişinin hayatını kaybettiği elektrik ihmali ile Yeni Pazar Üniversitesi ve Dublin Üniversitesi adlarıyla gerçekte olmayan iki sahte üniversitenin para alması ve diploma vermesi olayları üzerinden Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve sosyal durumunu değerlendiren bir yazı kaleme aldı.

T24'te yer alan yazıda Ağırdır, "28 Şubat darbesi, Marmara depremi, 2000 ve 2001 ekonomik krizlerinin yarattığı büyük toplumsal travmanın spontane gelişen sloganıydı: “Nerede bu devlet?” Şu iki olay bile gösteriyor ki 25 yıl sonra tekrar geldiğimiz nokta yine ne yazık ki bu: “Nerede bu devlet?” eleştirisinde bulundu.

"Başkanlık sistemi sonrası yasama, yürütme ve yargının ayrılığı ilkesinin zayıfladığını, yaşanan ekonomik krizin toplumsal çözülmeye neden olduğuna işaret eden Ağırdır, olası anayasa değişilkliğinin çözüm olmayacağını 80 anayasasında yapılan değişiklikler üzerinden anlattı: 

Uzun bir süre askeri vesayetin ve 12 Eylül darbecilerinin yaptığı anayasanın demokrasiye engel olduğunu konuştuk. Ak Parti iktidarı döneminde 12 kez anayasa değişikliği yapıldı. Bu değişikliklerin 3’ü halk oylamasıyla, 9’u Meclis’te partilerin mutabakatıyla yapıldı. Toplamda 177 maddelik 12 Eylül anayasasının 134 maddesinde değişiklik yapıldı ve bu değişikliklerin yüzde 75’i Ak Parti tarafından gerçekleştirildi. Yine de 15 Temmuz darbe kalkışmasına engel olunamadığı gibi iktidar sözcüleri hala da devletin içindeki çetelerin varlığından söz ediyor.

25 yıl sonra geldiğimiz yer derin bir ekonomik kriz, daha da derin bir demokrasi krizi.

Türkiye bugün bir devlet ve yönetim krizi yaşıyor. Yasalar çıkarılıyor, kararnameler düzenleniyor, vergiler toplanıyor, kararlar alınıyor ama tüm bunlar devletin doğru çalıştığı anlamına gelmiyor. O nedenle bu krizler yumağını devleti yeniden yapılandırmadan aşabilmek mümkün değil."

Yazının tamamını okumak için tıklayın.